Saat yaklaşık olarak sekizdi ve biz arabada dönüyorduk.
"Bugün geç çıkıcağımı düşündüğüm için evdekileri gönderdim. Dışarıda yemek mi istersin yoksa evde bir şeyler hazırlayabiliriz."
Yorgun hissediyorum ve dışarı çıkmak istemiyorum.
"Evde bir şeyler hazırlayabilirim Barlas Bey"
"O zaman eve"
Kafamı salladım sonraysa pek konuşmadan eve vardık.Barlas Bey çok yorgun görünüyordu.
"Siz isterseniz dinlenin ben bir şeyler hazırlarım"
"Tamam yardıma ihtiyacın olursa seslen"
Mutfağa geçtiğimde aklımda olan tavuk ve pilav yapmaktı. Malzemeleri çıkartmaya başladım.Tavuğu yaptım ve fırına verdim pilavında suyunu çekmesini bekliyordum. Beklerken salata yapmaya karar verdim. Malzemeleri doğradıktan sonra uzanıp salata için tabağı çıkartırken arkamdan bir el benden önce davrandı.
Arkamı döndüğümde Barlas Bey oldukça yakınındaydı yüzümde nefesimi hissedeceğim kadar. Normal şartlarda boyum onun çenesine gelirken şuan onun bana doğru eğilmesi ve benim parmaklarımın üstüne çıkmamla kafamı azıcık uzattığımda dudağına değecek kadar yakındık hızlıca parmak ucumdan geri eğilip bir adım geri çekilmeye çalıştım sırtımı tezgaha çarpmamla durakladım.
"Buyurun Barlas Bey bir şey mi istediniz?"
"Hayır sadece su almaya gelmiştim"
"Hemen veriyorum"Aramızda çok garip bir hava var,olmaması gerektiği kadar garip. Ona dönüp bardağı uzatırken bana bakışı az önce biraz yavaşlayan kalbimi geri hızlandırmaya yetti.
"Hazırlayabildin mi?"
"Hı?"
"Yemek diyorum"
Ahh aptal kafam.
"Evet hazır masayı nereye hazırlayayım?"
"Buraya?"Masanın baş sandalyesine oturdu. Biri bana bakarken iş yapmak yeterince zor değilmiş gibi bakan Barlas Bey.
Elimden geldiğince hızlıca masayı hazırlarken arkamda bakışlarını hissediyorum. Tavuğu da çıkarttıktan sonra artık her şey tamamen hazırdı.
Barlas Bey'in otur işaretiyle karşısına oturdum. Yemek oldukça sessiz geçti aklımda tamamen az önceki an vardı. Yemek bittikten sonra Barlas Bey yardım teklif etse de reddettim. Ondan olabildiğince uzak durmam gerektiğini bugün daha iyi fark ettim hem kalbim hem de geleceğim için sağlıklı değil. İşimden memnunum ve yanlış bir şey yapıp kovulmak istemiyorum. Hem gereksiz hayallere yer vermeye de müsade edecek bir yaşantım yok.
Mutfağı topladıktan sonra odama çıktım üstümü değiştirdim ve oldukça yorgun hissettiğimi fark edip yattım.
Sabah kahvaltıyı yapıp yine birlikte işe geldik ben odama geçerken aklımda sabah Barlas Bey'in dedikleri vardı. Hafta sonu Barlas Bey'in toplantısı olduğu için Antalya'ya gidecekmişiz. Hem heyecanlandım hem de biraz tedirgin oldum. Yeni bir il daha görmek elbette güzel ama Barlas Bey'le gitmek hem de son zamanlarda yanında kalbim sürekli hızlanırken işte bu biraz tedirgin edici.
Saat on ikiye yaklaşırken Barlas Bey'e kahve götürmek için çay ocağına indim. Karşılaşmayı pek istemesemde Mertle karşılaştık.
"Seni görmek güzel. İşteki ilk günün nasıldı?"
Sesi oldukça samimi.
"Yorucu biraz ama güzel"
"Sevindim,bugün öğle yemeğine benle gelmek ister misin?"
Dün telefonda onu tanımamdan dolayı biraz mahçuptum ama bunu Barlas Bey'e sormadan karar veremezdim.
"On dakika sonra cevap versem"
"Ahh umut var demek tabii ki"
Tebessüm edip gitti ben de Barlas Bey'in kahvesini götürmeye çıktım.Gel sesiyle içeri girdim ve kahveyi bıraktıktan sonra bana bakması için bekledim.
"Çıkabilirsin"
"Barlas Bey aslında bir şey soracaktım"
"Buyur"
"Bugün öğle yemeğini sizinle yapmasam? Bir arkadaşım davet etti de"
Kaşlarını çattı bir şey söylecekmiş gibi ağzını açıp kapadı.
"Bugün sanırım senlik bir iş yok öğlen gidebilirsin"
"Sağ olun"
Mert'i arayıp birlikte yiyebileceğimizi söyleyip kapadım.Öğle arası geldiğinde Mert'in yukarı gelmesiyle Barlas Bey'in odasına haber vermek için gittim.Odasına gittiğimde yine sinirli gibiydi.
"Barlas Bey ben çıkabilir miyim? Öğle arası gelmişte."
"Şuradaki dosyaları alfabeye göre sıralaman gerek"
"Gelince yapsam?"
"Olmaz yap öyle çık"
"Peki Barlas Bey"Mert'in yanına gidip bugün gidemiceğimizi yeni işim çıktığını haber verdiğimde başka bir gün dışarda yemek için söz verdirtti ben de kırmamak için verdim. Barlas Bey'in odasına gidip dosyaları sıralamaya başladım.
İşi bitirip Barlas Bey'e döndüğümde bakışları üzerimdeydi.
"Bitti mi?"
"Bitirdim Barlas Bey başka bir istediğiniz var mı?"
"Arkadaşın bekliyor mu?"
"Erteledik Barlas Bey"
"O zaman hadi yemeğe çıkalım"
Cevap vermemi bile beklemeden hızlıca asansöre yürüdü. Şuan oldukça şaşkındım. Hızlanıp yanına yetiştim. Biz yürürken Burcu Hanım bana ters ters bakıyordu.Geldiğimiz yer çok kasıntı olmasada lüks bir mekandı. Garsonun sandalyemi çekmesiyle oturdum. Barlas Bey'e baktığımda garsona ters bir bakış attı ve garson adeta kaçarcasına masadan uzaklaştı.
"Şirketten arkadaş edinmeye başlamışsın bile"
Sorar gözlerle bakıyordu.
"Sanırım"
Tatmin olmamış gibi baktı gözlerime.
"Yarın eşyalarını hazırla cuma günü gideceğiz. Üç ya da dört gün kalacağız. İşten bir kaç kişi daha bizden iki gün sonra gelicek. Eğer vaktimiz olursa sana Antalya'yı gezdiririm."
Heyecanlanmıştım. Kafamı olur anlamında salladım. Neden önden gittiğimizi sormak istiyordum ama hem cesaret edemedim hem de garsonun gelmesiyle susmak zorunda kaldım. Gelen az önceki garson değil bir kadındı. Niye o adam gelmedi ki? Barlas Bey'e yiyecekmiş gibi bakıyordu. Kız beni de fark etsin diye hafifçe öksürdüm. O sırada Barlas Bey'in bana bakarak sırıttığını fark ettim.Yemeği yedikten sonra şirkete gelmiştik ve ben ofisimde boş boş oturuyordum. Benim görevim tam olarak neydi ki? Telefonun çalmasıyla dalgınlığımdan kurtuldum.
"Buyurun Barlas Bey"
"Sen artık eve git burada yapabileceğin bir şey kalmadı aşağıda şoföre söyle seni bıraksın"
Aslında otobüsle gidebilirdim ama İstanbul kartı henüz çıkartmaya fırsatım olmamıştı.
"Peki"Eve geldiğimde kapıyı Elif açtı. Onunla selamlaştıktan sonra odaya çıktım. Odada kenarda duran laptoptan kişisel asistanlarla ilgili bir arama yaptım ve yapmam gerekenleri listeledim. Sonraysa gidebileceğim bir ingilizce kursu baktım lisede İngilizcem oldukça iyiydi ve kendimi geliştirmek istiyordum. Barlas Bey'le bunu konuşmaya karar verdim.
Ertesi sabah erkenden Barlas Bey'in giysi odası olduğunu bildiğim odaya gittim. Ona çok yakışcağını düşündüm haki yeşili bir gömlek ve bir pantolon ayarladım. Odasından su sesi geliyordu. Kapıyı tıklattım. Ses gelmeyince duşta olduğuna emin olup içeri girdim odası oldukça güzel dizayn edilmiş, siyah ağırlıklı olmasına rağmen ferah bir odaydı. Ayarladığım giysileri yatağa bıraktıktan sonra suyun kapandığını fark edip koşar adım çıktım.
Kahvaltı masasında merakla Barlas Bey'in aşağıya inmesini bekliyordum. İndiğinde üzerinde -düşündüğümden bile daha çok yakışmış olan-seçtiklerim vardı. Gömleğin kollarını katlamıştı ve gömlek mükemmel fiziğini sarmıştı. Kahvaltıya oturduğunda oldukça neşelenmiştim.
"Bundan sonra her gün günlük giysilerimi ayarlamanı istiyorum"
"Zevkle Barlas Bey"Kahvaltı bittikten sonra arabada artık İngilizce kursunu sormaya karar verdim.
"Barlas Bey bir şey sorabilir miyim?"
Kafasını salladı. Araba kullanırken oldukça yakışıklıydı.
"Ben İngilizcemi geliştirmek istiyorum. Saat altıdan sonra gidebileceğim bir kurs buldum eğer izin verirseniz haftanın üç günü kursa gitmek istiyorum en fazla iki saate dönerim."
"İngilizce öğrenmek istiyorsan haftada üç gün akşamları sana ben öğretebilirim"
Bu ne kadar mükemmel bir teklif gibi görünse de kalp krizi riski içeriyor.
"Siz zaten çok meşgulsünüz kursa gitsem daha iyi olmaz mı?"
"Sana ihtiyacım olabilir hep yanımda olsan daha iyi ben öğretirim."Kalbim yine hızlanmaya başladı. Bu adamın yanında kalbimin belli bir ritmi kalmıyor.
Umarım hikayeyi sevmişsinizdir🥰

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİŞİSEL ASİSTANIM
Teen FictionKalmak için sebebiniz kalmadığı zaman gitmeniz gerekir. Bazen yeni bir başlangıç yapmak için bazense hayatınıza devam edebilmek için. Esin ve Barlas'ın hikayesine davetlisiniz. Şimdiden hoş geldiniz.