Zaman

6.5K 271 27
                                    

BORA SAYGIN

Defne bize bir şans vermişti. Ve biz de bunu en güzel şekilde değerlendirmeliydik. Yazlık evine gelmiş telefonlarımızı kapatmıştık. Televizyon ise maalesef çekmiyordu ama dvd sayesinde film izleye bilirdik.

Herkes gece yorgun şekilde geldiği için uyumuştu. Ben ise saçma bir şekilde uyanmıştım. Bu erken uyanışı defneyi izleyerek güzel ve avantajlı hale getirebilirdim.

Üzerime eşofman ve sıfır kol tişört giyip defnenin odasına çıktım. Yatakta çok güzel uyuyordu. Defne hayatı boyunca bu eve hiç gelmediği için kıyafeti maalesef yoktu. Ve mecburen bizim küçükken giydiğimiz şeyleri giymişti. Ama yinede içinde küçücük kalmıştı.

Onun buraya hiç gelmemiş olduğu gerçeği bir kez daha iğrenç bir insan olduğumun kanıtı olmuştu. Kötü düşünceleri kafamdan atıp defne hakkında düşünmeye başladım sınav sonuçlarının açıklanmasına kısa bir süre kalmıştı. Umarım güzel bir okul kazanır. Özel okul düşünmüştüm ama defne bunu istemiyor. Para ile değil emeği ile okuyacakmış.

Mecburen bunu kabul etmiştim. Zaten başka da çarem yoktu. Henüz kararları hakkında yorum yapacak kapasitede biri değildim. Hayatı boyunca onun hep düşmanı olmuştum. Ve o bu hayatta tek başına kalmıştı. Şimdi ise kendi emeği ile bir şeyler başarmak istemesi çok doğaldı.

Ben bunları düşünüyorken kapı sesi duydum arkama baktığımda gelen doruktu. Bana eliyle gel işareti yaptığında hiç ayrılmak istemesemde defne uyanmasın diye doruğun peşinden gittim.

+abi doğu da defne de uyuyor. Güzel bir kahvaltı hazırlayalım sonra hep beraber bir orman yürüyüşü yaparız.

-olur güzel düşünmüşsün. Hatta dondurucuda köfte et falan vardı akşam da bahçede mangal yaparız.

Bizimkiler uyurken güzel bir kahvaltı hazırladık. Ama aklım hala babam olacak o şerefsizdeydi acaba polisler yakalaya bilmiş miydi?

Bunu öğrenmenin en iyi yolu yarın gitmekti. Bizimkilere belli etmeden bir şeyler alma bahanesi ile gider defnenin de kıyafetlerini ve test kitaplarını alır gelirdim. En iyisi buydu. O şerefsizin kurtulmasını istemiyordum.

Düşüncelerimden gözümün önünde sallanan el ile çıktım. "abi hayırdır daldın gittin yine" doruğa baktığımda bana şüphe ile bakıyordu. "hiç ya şu defnenin sınav sonucunu düşünüyorum biliyorsun kendi kararı ile özel okula gitmek istemiyor." dorukta bu olayı pek sevmemişti. Bakışlarından anlaya biliyordum.

+abi gerçekten konuşsak defne ile bir koleje ortak olsak orda okusa. Hem içimiz rahat olur.

-doruk biliyorsun defne tamamen kendi emeği ile büyüdü. Kendi kendini büyüttü biz o büyürken ona sadece köstekdik. Şimdi kendi kararlarını alabilecek yaştayken onun kararına karşı gelecek en son kişiler bile değiliz.

Doruk dediklerimizi mantıklı bulmuş olacak ki susmuştu.

Merdivenlerden gelen ses ile kafamı o yöne çevirdim. Defne doğunun sırtına çıkmış kahkaha ata ata aşağı iniyorlardı. Bu manzarayı göreceğimi söyleseler sadece gülerdim. Şimdi keyifle onları izliyorum.

Doruk onlara gülerek bakıp "neye gülüyorsunuz bu kadar?" diye sormuştu. Defne doğuya bakıp daha çok gülmeye başlayınca hayranlık ile gülüşünü izledim. Ben hiç güldürmemiştim onu böyle.

Defneye ne zaman baksam hep ona yaptığım şeyler aklıma geliyordu. Aklıma bir anda küçük bir kız çocuğuyken ona doğunun aldığı o yatak geldi. Ne kadar sinirlenmiştim. Küçük bedenine acımadan defalarca vurmuş. Ve yatağı paramparça yapmıştım
yapmıştım sırf soğuk sert betonda uyusun diye.

İğrenç biriyim ben defneyi haketmeyecek kadar iğrenç. "abi gece eşofmanım sürekli kayıyordu. Bağcığı düşmüş makineye falan düştü sandım. Sabah ne göreyim defne hanım ona verdiğimiz eşofmana takmış." defneye baktığımda gülmekten konuşamıyordu "ay a.. Bi benim eşofmanım kayıyordu ne yapayım yani"  gülerek konuşması hepimizi güldürmüştü.

Gülerek kahvaltımızı yapmış şimdi yürüyüşe çıkmıştık. Hep beraber yaptığımız ilk tatil buydu resmen. Yürüyüş boyunca hiç konuşmadan sadece etrafı izlemiştik. Doğa güzel yerdi.

Eve geldiğimizde hemen mangal için hazırlık yaptık. Doruk ve ben etleri hallederken doğu ve defne film seçiyordu. Projektör ile duvara yansıtıp dışarda izleyecektik filmi defnenin teklifi bu yöndeydi bize de mantıklı gelmişti.

Etker hazır olduğunda bahçeye masayı hazırladık. Hep beraber akşam yemeği yerken sessizliği bozan doruk oldu. "defne biliyorsun sınav sonuçları açıklanacak iyi bir liseye gitmek istiyorsun. Kendi emeğinle anlıyorum ama kolejde okumak ilerleyen zamanlarda sana avantaj olarak döner." aslında Bir yerde doruk haklıydı defneye baktığımda ağzını temizlenmiş doruğa odaklanmıştı" abi ben özel bir okulda para ile okumak yerine kendi emeğim ve zekam ile bir yerlere gelmek istiyorum. Hayat bana zaten şu zamana kadar hiç adil davranmadı bundan sonra da avantajlı davranmasını gerek yok" defnenin dedikleri ile kafamız istemsiz olarak aşağı eğilmişti. Tüm yemek sessizlik ile geçmişti.

Defne bize bir şans vermişti ama hala içinde bir yerlerde bizden nefret ediyordu. Bizim yapmamız gereken şey ise bu nefreti sevgiye dönüştürmekti. Her ne kadar zor olursa olsun bunu yapacaktık.

Defne yemekten sonra hemen uyumaya gittiği için ben de bir şeyler uydurup eve dönüyordum. Film işi yalan olmuştu en azından Babam hakkında olan şeyleri öğreneyim umarım yakalanmıştır.

Yolu yarıladığımda telefonun çektiği bir yere gelmiş olmalıyım ki arka arkaya bildirimler gelmeye başlamıştı. Telefonu elime alıp İlk mesajı açtım. Yakın arkadaşımdandı

"abi Allah rahmet eylesin babanın ölümü beni de üzdü iyi adamdı. Defalarca aradım açmadın evine de gittim yoktun beni mutlaka ara endişeleniyorum"

Arabayı aniden durdurmuştum ne yani şimdi o adam ölmüş müydü.

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

KISA BİR BÖLÜM OLDU AMA 2 GÜN İÇİNDE 1 BÖLÜM DAHA YAZMAYI PLANLIYORUM.

SİZLERİ SEVİYORUM 💮💮💮

ACIYA DOKUNMAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin