"İyi seyirler dilerim."
Doktor Kim Doyoung kürsüden indikten sonra dakikalar içinde basık ve temmuz ayının katlanılmaz sıcağıyla daha da boğucu, havasız hale gelen spor salonunun ışıkları büyük bir gürültüyle söndürüldü. Karanlıktan istifade eden Dejun, yaklaşık yarım saattir kürsüdeki herifin dikkatini çekerse diye içinde tuttuğu oflamalarını ve göz devirmelerini bıraktı en sonunda. Yanındaki Hendery ise dikkatle gözlerini karşısındaki boş, beyaz duvara dikmiş, ikinci el parçalarla zar zor toplanmış projektörün çalıştırılmasını bekliyordu büyük bir merakla. Dejun bir de ona göz devirdi, oturduğu yerde biraz daha yayılarak başını önüne eğdi ve gözlerini kapayarak bir uyku moduna aldı kendini.
Sokakları dahi küf kokan bu eski, uzak ve bir ölüden farkı olmayan küçük kasabanın, hava ne kadar açık ya da güneşli olursa olsun, sakinlerinin yüzlerini bir türlü güldürmeyen her günün aksine, bugün insanların göğüslerini tekrar gururla dolduran, kasabaya adeta neşe getiren biri vardı: Kim Doyoung. Bu kasabada büyümüş, ta çocukluk dönemindeki ağır başlılığından tutun da on sekiz yaşının baharında kasabadan ayrılacağı vakte kadar, her zaman efendi kişiliği ve olgun hal ve hareketleriyle herkesin takdirini kazanmış biriydi. Her zaman çok sevilmişti ve hayatlarının geri kalanını o kasabaya tıkılıp kalarak geçireceği bir geleceğe mahkûm olan diğer gençler için de bir örnek olarak gösterilirdi hep. Bak, görüyor musun Doyoung'ı? Hiç bıraktı mı kendini, vazgeçti mi hiç hayallerinden? Al bak, gör, tutturdu bir yer de gitti yerleşti kente, şimdi de doktor olmuş, görüyor musun? Örnek al biraz!
35 yaşında, mesleğinin başındaki bu genç doktorun yolunu aradan geçen yıllar sonra tekrar bu kasabaya çeviren bir şeyler vardı. Tam da kasabanın kız erkek fark etmeksizin bütün gençlerini dışarıda kalan ve artık kullanılmayan spor merkezine toplamasının sebebi, Hendery'nin pür dikkatle izlerken yanı başındaki aylak Dejun'ün uyuyarak görmezden geldiği, yer yer boyaları çatlayıp dökülmüş duvarda oynamaya başlamış filmdi. Doktor Doyoung'ın, kendi hastalarından birinin hayatını konu aldığını ve öylesine çekilmiş, boş bir film olmadığını söylediği bu film, yine kendisinin söylediğine göre oraya topladığı gençlerin kendilerini tanımalarına ve seslerini duyurabilmek adına onları cesaretlendirmeye yardımcı olacaktı.
Eh, Dejun'ün bütün bunları umursadığı söylenemezdi çünkü kendisini zaten iyi tanıdığını düşünüyordu. Bu yüzden, onun deyişi ile ne şu yoktan yere şişirilmiş doktoru en başından dinleme gereği duymuş, ne de bir takım hışırtılar ve loş ışıklarla yeni yeni başlayan şu filmi izlemek için gözlerini yormuştu. Uyuma çabaları da beyhudeydi, her ne kadar spor salonunun ses sistemi iyi olmasa da, orada bulunup da filmi izlemeyen tek kişi Dejun de değildi, birbirleri arasında fısır fısır konuşan onca gencin sebep olduğu hafif fakat yine de rahatsız edici bir uğultu vardı. Bu yüzdendir ki oflayarak gözlerini açtı ki bunun üzerine yan tarafındaki Hendery'den azarlar bir tonla şşşşt! uyarısını kaptı. Ona aldırmadan yayıldığı yerde hafifçe doğruldu ve arkasına yaslanarak dik bir şekilde oturdu. Birkaç dakika boyunca ne döndüğünü anlamak istermiş gibi ekrana baktı durdu, sonra ondan da sıkılmış olmalı ki başındaki kepini çıkarıp, başta babası ve annesi olmak üzere kasabalıdan büyük bir tepki ve ayıplama yiyeceğini bilse de bir hevesle pembeye boyadığı solmuş saçlarını iyice karıştırdı. Sonra bir kez daha ofladı fakat bu sefer Hendery'nin dikkatini çekmeyecek kadar sessiz. Ekrana baktı, tırnaklarıyla tişörtünün eteklerindeki dikişli ipleri çekiştirdi ve en sonunda da Hendery'nin odağını değiştirmek için bilerek bir şarkı mırıldanmaya başladı.
İstediği de oldu. Hendery ilk birkaç saniye onun bu sıkılmış ve rahatsız edici davranışlarına pek aldırış etmese de en sonunda dayanamayıp soluna döndü sinirli sinirli. "Çocuk gibisin yahu! Sessizce duramaz mısın sen hiç? İzlesene şu filmi işte, duymadın mı Doyoung abinin dediklerini?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY KAFAMA DÜŞSÜN
Fanfiction⟡ XiaoDery (Xiao Dejun x Hendery), Romantik, Slice of Life, Kuzey Amerika & Avustralya, 15,712 ⟡ #NEOCITYFEST2020: UZAK DİYARLARDA | © neocityfest
