[ BİR, GÖKYÜZÜ HÂLÂ AYNI GÖKYÜZÜ ]
30 Mayıs 2020 günü. Gündüz. Kadim dostum Johnny'nin yazlığının büyük, arka bahçesi. Hava mayısın sonu, haziranın habercisi olmasına rağmen karanlık, kısa kollu tişörtümün açıkta bıraktığı kollarım üşüyor, titriyorum fakat sanki yarınımız yokmuş gibi yayıldığımız çimenlerden ayrılmaya niyetimiz yok. Bir umut güneş gösterir yüzünü belki. Güneş hep doğar.
Hava karanlık, söylemiştim bunu, fakat tekrar etmek istiyorum. Hava karanlık. Bulutlar bir araya toplanmış. Yanağıma ufak, belli belirsiz bir damla düşüyor çok geçmeden. Ağlamıyorum, yağmur atıştırmaya başlamış fakat bir on dakikayı bulmadan ağlayacağımı da bilmiyorum. Güneş gelmeyecek. Hiçbirimiz bilmiyorduk bunu.
Kadim dostum Johnny yanımda hemen. Sağ kolunu kız arkadaşının omuzlarına sarmış, bedenleri birbirine değiyor. Bir şeyler konuşuyorlar. Bir şeylerden bahsediyorlar fakat görmüyorum gözlerindeki ilgiyi merakı alakayı. Konuşmak için konuşuyorlar sadece. Johnny'nin takıldıkları hiç hoşuma gitmez zaten. Bunun kaçıncı ilişkisi olduğu hakkında pek bir bilgim yok. Ya da üç ya da dört. Bilmiyorum. Sayılarla aram hiçbir zaman iyi olmadı ki.
Ten hamağı sahiplenmiş erkenden gelip. Yerleşmiş herkesten önce. Kimsenin de yanına sağına soluna sıkışıvermesine müsaade etmiyor katiyen. Elinde telefonu, gözleri ekranda, kulaklarında kulaklıkları fakat dinlemiyor müzik falan. İlgisi bizde. Ara sıra açılan sohbete ortak oluyor, ya fikrini belirtiyor ya da fikri sorulduğunda evet, hımm, aynen nidalarıyla geçiştiriyor bizi.
Sicheng ve Yangyang ise çaprazımda kalıyor direkt. Sicheng Jaehyun'sız gelmiş. Yangyang'ın elinde bir tane tenis topu var rengi mavi. Onu nereden bulduğuna dair hiçbir fikrim yok ki zaten Yangyang tenis oynamayı bile bilmez; küçücük topu sektire sektire el hareketleriyle Sicheng'a bir şeyler anlatıyor. Heyecanlı. Sicheng ise sessiz. Bütün odağını Yangyang'da toplamış, onu dinliyor sükûnet içinde ara ara dudaklarını sürterek çıkardığı onay mırıldanmalarını saymazsak. Kendi hallerindeler.
Biz de öyleyiz. Mark ve ben. Kendi halimizdeyiz. Mark tam anlamıyla yeni yeni gün yüzü gösteren çimenlerin üzerine uzanmış, başı bağdaş kurduğum dizlerimin üzerinde konumlanmış. Sağ eli uzanıp daha geçen hafta boyadığım halde hemencecik solmuş gece mavisi saçlarını karıştırıyor, dağıtıyor onları. Diğer üç parmağı ise yoluyor çimenleri, tişörtüne pantolon ceplerine ve ara ara da benim üzerime bırakıyor küçük, ince ot parçalarını. Bundan zevk alıyor. Kıkırdıyor ince ince.
Sabah köpeği Şarap'la yürüyüşe çıktığında karşılaştığı bir kadını anlatıyor bana Mark. Yaşlıymış. Parkta yürüyüşe çıkmış olmalı o da, diye ekliyor kendince. Mark'ı görmüş, Şarap'ı görmüş, sonra hayvanın iki kulak arkasını iki de sırtını sevmiş okşamış yoluna devam etmiş olduğu gibi. Bu kadar. Bir günaydını bile çok gördü bana, diyor Mark. Dudak büzmesini saklamaya çalışıyor fakat alınmış.
Onu dinliyorum fakat sabırsızım. Asıl duymak istediklerim bunlar değil kesinlikle. O topladı bizi buraya. Bir şey söyleyecekmiş. Gelin erkenden dedi bana, bize dün akşam gece yarısına takribi on beş dakika kala sanki burası kendi malikânesiymiş gibi Johnny'ye fikrini dahi sormadan hem de.
Ten'in bisikletinin arkasına uykulu uykulu tünemiş yola çıktığımız zaman dokuz buçuğu gösteriyordu akrep ve yelkovan durgun bir halde, yirmi dakika sonra Johnny karşıladı bizi. Uyuduğunu akıl edemediğimiz için alacaklı gibi çaldığımız kapıyı söve söve açtı, üzerinde sadece baksırı vardı, kesinlikle hoş bir karşılama değildi. Sonra Sicheng ve Yangyang geldi Yangyang'ın sabah sabah deli enerjisinin habercisi teybinde çalan Alman rapi ile, onlar da bisikletli üstelik, dağılırken sahile ineceğiz diye sözleştik dördümüz. Sonra Johnny'nin kız arkadaşı geldi, ismi mühim değil baş harfi kısacası ya üçüncü ya dördüncü, arkadaş grubumuza ne ara dahil olduğunu bile bilmiyorum o derece. En son da Mark geldi. Hepimizi topladı erkenden normalde on ikiye kadar yataktan çıkmazken biz, kendisi de en son geldi. Johnny'nin kız arkadaşından bile sonra geldi. Assolist gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAHA MUTLU OLAMAM
Fanfiction⟡ MarkHyuck (Mark Lee x Lee Donghyuck), Angst, Avrupa, 37,266 ⟡ #NEOCITYFEST2020: UZAK DİYARLARDA | © neocityfest
