Backstreet Boys
I Want It That Way (1999)Sonraki günler Draco'nun ne karıştırdığını araştırmaya fırsat bulamadı. Dumbledore'dan aldığı özel derslere devam ediyordu. Son derslerinde Voldemort'un çocukluğuna dair yeni şeyler öğrenmişti. Bu süreçte onunla benzer yönleri olduğunu fark etmek, çatalağız oluşu gibi, canını sıksa da üstünde durmamaya çalışıyordu. Yaklaşan bir savaş olduğunu Dumbledore'un tavırlarından anlayabiliyordu. Tehlike yakındı ve Harry hazır olmak zorundaydı. Eskisinden daha bilinçli, daha güçlü, daha hazır... Şimdiye kadar şans ondan yana olduysa da artık şans faktörüne güvenemezdi.
Dersler dışındaki hayatı da normal sayılmazdı. Ron ve Hermione'nin arasının tuhaflığı Harry'ye de bir şekilde yansıyordu. Ron, genel olarak Lavender ile takılıyordu. Hermione bu duruma sinir oluyor, belli etmemeye çalışsa da pek başarılı olamıyordu. Bir yandan da Quidditch seçmeleriyle ve çalışmalarıyla ilgilenmek zorundaydı.
Noel yaklaşıyordu. Draco'yu dersler dışında pek göremediği için onunla konuşma fırsatı yakalayamamıştı. Zaten konuşsa bile ne söyleyeceğini bilmiyordu. Sene başında trende olanlar ve son konuşmalarında Draco'nun sergilediği tavır Harry'yi endişelendiriyordu. Yapabildiği tek şeyin haritada onu izlemek olmasıysa fazla can sıkıcıydı. Bu durumla ilgili kendini suçladığı anlar oluyordu. Geçen sene ayrılığı teklif etmemiş olsaydı yine aynı şeyler mi yaşanırdı? Yapacakları en doğru şeyin bu olduğu konusunda anlaşmışlardı. Her şey bittiğinde kavuşacaklardı sonuçta. Birbirlerine verdikleri sözler vardı. Ama şimdi Draco, bütün bunlar yaşanmamış gibi davranıyordu. Üstelik bir şeyler karıştırdığı kesindi.
Sırada Slughorn'un partisi vardı. Biriyle katılması gerektiği için Luna'yı davet etmişti. Açıkçası Harry'nin umurunda olan bir etkinlik değildi ama katılmak zorundaydı. Partinin ortasına doğru Slughorn, Snape'e Harry'yi övmeye başladığında durum garipleşmeye başladı. 'Doğuştan gelen yetenek' diyordu Slughorn. Harry'nin gözlerinin önüneyse bir anlığına Melez Prens'in kitabı geldi. O sırada konu Harry'nin Seherbaz olup olmamasına döndü. Harry, Snape'in ters bir şeyler söyleyeceğinden eminken Filch'in sesi konuyu dağıtmaya yetti.
Harry, Filch'in sesine döndüğündeyse beklemediği bir görüntüyle karşılaştı. Filch, Draco'yu kulağından tutmuş içeri sürüklüyordu.
"Bu çocuğu üst kattaki koridorda sinsi sinsi dolaşırken yakaladım. Partinize davet edildiğini iddia ediyor ve yola koyulmuş bunun için. Ona bir davetiye yolladınız mı?"
Draco, Filch'in elinden kurtuldu. Sinirli görünüyordu.
"Tamam, davet edilmemiştim! Gizlice girmeye çalışıyordum. Mutlu musun?"
Filch ve Slughorn arasında geçen konuşmaya tam odaklanamadı Harry. Bakışları Draco'nun yüzündeydi. Draco önce Harry'ye baktı. Sonra Snape'e... Harry bunun üzerine Snape'e bakmayı ihmal etmedi. Draco mutsuz görünüyordu. Snape ise sinirli ve biraz... Korkmuş? Harry, Snape'in yüzünde gördüğünün korku olduğunu düşündü ama emin olamıyordu. Draco'nun neden mutsuz göründüğünü de anlayamıyordu. Bildiği tek şey; Draco'nun gerçekten bir şeyler karıştırdığıydı. Pek de iyi olmayan şeyler...
Slughorn, Draco'nun partide kalmasına izin verdiğinde Draco'nun yüzü güler hale geldi. Ancak Harry bu gülüşün içten olmadığının farkındaydı. Slughorn'un iksir yeteneğini övüyor, gülücükler saçıyordu. Buna son veren ise Snape oldu. Onunla konuşması gerektiğini söyleyerek partiden alıp götürdü. Neyse ki Harry, artık bu gibi durumlara hazırlıklı olması gerektiğini biliyordu. Luna'dan izin istedi, partiden ayrılarak boş koridora çıkar çıkmaz pelerinini üstüne attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shadow of Love | Drarry
FanfictionÜçüncü sınıfta başlayan yakınlaşmadan, savaştan sonraya kadar uzanan bir aşk hikayesi... Birbirlerine tutunabilmek için kendilerini bırakmak zorunda olan Draco ve Harry'nin zaman zaman korkularına, zaman zaman dış etkenlere yenik düştüklerini görece...