Taeyong o an yüzünün Jaehyun'a dönük olmadığı için sevinmişti. Çünkü gözleri doluyordu.
Hüzün...
Hüzün Taeyong'a çok yabancı bir duyguydu. Ama hissediyordu. Sol tarafında minik bir sızıydı.
Ancak farkındaydı, minicik bir çatlak büyüyüp bir delik olurdu...
"Jaehyun, bileklerini getir."
Jaehyun, Taeyong'u bırakıp bileklerini ona uzattı.
Kelepçelerden birini Jaehyun'un sol bileğine diğerini ise kendi bileğine taktı Taeyong.
Dolu gözlerinden yaşlar aktı.
"Bana söz var Jaehyun, bu kelepçeleri kalbimize takalım. Anahtarları olmasın ama. Hep kilitli kalsın."
"Hep öyle olacak dedektif. Ben hep sende tutuklu kalacağım..."
•
(Birkaç hafta sonra)
"Taeil hyuuuung, mumları diksene- hay ben senin amına koyayım."
"Sus lan çarparım bak. Bugün bizim için çok önemli bir gün."
"Eyvallah reis ben bilmiyordum."
Taeil ve Jungwoo yine ve yine atışıyorlardı. Jungwoo her küfür edişinde ensesine bir şaplak yiyordu.
Herkes kafede bir yerleri süslemiş, ellerinden geldikçe yiyecek hazırlamış, şimdiyse Jaehyun'un gelişini bekliyorlardı. Taeyong her ne kadar sakin gözükse de içten içe heyecanlıydı.
"Jaem ve John, emin misiniz 4 sene önce bu gün mü gördü?" Taeyong bir kez daha sordu.
Jaemin'in söylediğine göre 4 sene önce bugün Jaehyun, Taeyong'u burada fark etmişti.
"Eminim hyung, hatta Jenoyla bi kere bunun için pasta kesmişlerdi fotoğraflar duruyor."
Jaem anlattığı şeyin üzücülüğüne inat gayet mutlu duruyordu. Jeno'suz nasıl yaşayacağını bilmediğinden onla yaşıyordu.
"Asker, hazır ol, rahat, sağ baştan- dur yoksa sol muydu neyse arş ileri."
"Ne diyorsun Jungwoo. Sıççam ağzına."
"Taeil dedişko, kızma, Jaehyun geliyor onun haberini veriyorum anlamadınız mı?"
Ve kafedeki normal aydınlatmalar kapatılıp Taeyong'un özenle yerleştirdiği pirinç lambalar yakıldı.
İçeride çok hoş ve bir o kadar da sade bir görüntü vardı.
Taeyong, Jaehyun'u tutuklamıştı, kalbinde kilitli tutmuştu. Ona göre gayet adildi, Jaehyun kendi dünyasında adalet sağlarken, Taeyong da kendi kalbiyle sağlamıştı aynı adaleti.
Jaehyun kapıdan içeri girer girmez Taeyong kollarını sevgilisinin boynuna sardı. Jaehyun'un kolları ise ait olduğu yerdeydi, Taeyong'un belinde.
"Bunlar- çok güzel."
"Biz kadar olamaz."
"Biz... Taeyong, biz hiçbir zaman sen ve ben olmayalım."
"Olmayacağız."
Taeyong, sevdiği adamın dudaklarını öptü. Kokusunu içine çekti, sımsıkı sarıldı.
Jaehyun, sevdiği adamın gözlerinin içinde kendini izledi, işte o an kendini canavar gibi görmedi.
Taeyong'un elini tuttukça, ellerindeki kan gitti sanki.
Ve siz değerli okuyucularım, bir katilin aşık oluşunu okudunuz. Asla yıkılmaz denilen duvarları yıktık. Sınırlarımızı yeniden çizdik...
Jaehyun'un da dediği gibi;
Esen kalın dostlarım...
•
❝Her son mutlu değildir kitaplarda,
Her mutlu son, son değildir masallarda,
Biz kendi sonumuzu yazdık;
Jaehyun, sevgilisyle beraber kendi cehenneminde yandı,
Ama cehennemi ateşten değil aşktandı.❞
(Triggerman, Mndln0)
•
🤧🤧🤧🤧🤧🥺🥺🥺🥺
Bir ficin daha sonuna geldik
Çok boşlukta hissediyorum kendimi
Vay be bu da bitti
Eee tahminleriniz doğru çıktı mı?
Aslında finali 2.ye yazıyorum gibi bir şey.
19. Bölümü çok erken yazmıştım 1 hafta önceden falan, ama hoşuma gitmedi. Baştan beri istediğim bölüm değildi.
Ben de sildim
17-18-19. Bölümleri tekrar yazdım ama siz son halini okudunuz
Neyse işte öyle
Eğer beğendiyseniz beni takip edebilirsiniz burdan
Ve isteyenler olursa dşge insta adresim:
@/mndln0
YOU ARE READING
Triggerman † Jaeyong
Fanfiction"Gözlerindeki kırgınlığı gördüm. Herkese yorgunluk desen de biliyorum, içinde bir yerlerde çocuk ölmüş, genç yaşında. Sense onu istemeyerek gömmüşsün. Gözyaşlarınla sulamışsın toprağını. " °Jaeyong° ©mndln0
20• Beautiful Stranger(F)
Start from the beginning
