🌜🌛 •34•

1K 95 57
                                        

Şarkı: Taylor Swift - I Knew  You Were Trouble

İyi okumalar 💜

Ah, lütfen birisi şu lanet kalbime böyle tepkiler vermemesini söylesin. Sanki ilk defa buluşacakmışız gibi kudurmuş bir şekilde zıplıyor yerinde.

Sadece şunu söyleyeceğim sana sevgili kalbim, kanguru musun anasını satayım? Otur oturduğun yere. Diğer normal kalpler gibi.

Sanki ben çok normalmişim gibi konuşmam peki? İşte Açelya ve kafasının içinde dönen şeyler serenomisine hoş geldiniz.

Kedimin kafasını okşuyordum kucağımda tutarken. Hıyar abim bırakır mı? İncileri dökülür. Neymiş ayağım varmış gidebilirmişim. Bu abilerin hepsi böyle olmak zorunda mıydı? Bu ayak sana güzel bir tekme atacak hiç merak etme abicim. O anı iple çekiyorum. Ve o gün ölmezsem eğer benden şanslısı olmazdı.

"Bana bak Tosun. Şu zımbırtı çok ses çıkarıyor mu? Çünkü garip şeyler oluyor orada." Kedim miyavladığında kafamı salladım. "Ben de öyle düşünmüştüm. Borazan gibi ses çıkarıyor. Anlamaması için sağır olması lazım."

Cidden bu son birkaç gündür bana neler oluyordu? Bu kadar hızlı birine tutulmam mümkün mü? Ya da sadece kendimi mi kasıyorum? Ah, cidden ama ortalıkta ne haltlar dönüyor? Ve ben şu an neden oraya gidiyordum? Yemin ederim kafayı yememe ramak kaldı. Ve bana kafayı yedirten şahıs da Emir. Ona karşı daha neler hissettiğimi bile bilmiyorum. Sahi, tahmin etmesi pek zor değil ama o yolda ilerliyordum. Bunu bilmek daha da kötü hissettiriyordu. Çünkü arkadaş gibiydik. Ve bunu bozanın benim hislerimin olmasından korkuyordum. Çünkü genelde hep öyle olmaz mıydı? En iyisi hiç başlamadan içimdeki hisleri gömüp bir daha gün yüzüne çıkmasını engellemekti.

Kendi kendime söylenerek sahile geldiğimde etrafıma baktım nerede olduğunu görmek için ama bulamamıştım. Elimi cebime atıp telefonumu çıkarmaya çalıştım.

"Orada dikilmiş ne yapıyorsun?" Birden duyduğum sesle yerimde sıçramıştım. İyi ki telefonumu çıkarmamıştım. Kedimi saran kollarım biraz daha sıklaşmıştı. Kafamı ona doğru çevirdim.

"Ödümü kopardın gerizekalı. Öyle pat diye söylenir mi?"

"Korkttum mu?" Ciddi ciddi sorduğunu görünce gülmemek için yanağımın içini ısırdım. Hem bu kadar tatlı da olunmaz ki ama tipini yediğim.

Tövbe bismillah. Çocuğa uçtum mu lan ben az önce? Kafamda 'Yavaş Açelya hızın 200' çanları çaldı. E, haklıydı.

"Abartılacak kadar değil." Eğilip Daisy'nin kafasını okşadım. "Bak bu Tosun. Tosun bak bu da Daisy. Şimdi elinizi sıkın bakayım." Tosun'un patisini uzattım ama kucağımdan atlayıp Emir'in yanına gitti. Ağzım açık bir şekilde kedime bakıyordum. "Şuna bak. Beni sattı."

"Tosun bile cazibeme dayanamadı. E, haklı. Onu suçlamana gerek yok." Kafamı yukarı kaldırıp yüzüne alayla baktım. Şimdi haksız olduğunu kanıtlamaya çalışırsam kendimi daha da rezil edecektim. Ama ben susar mıyım? Asla.

"Suçluysan hapse tıkalım. Ama delil yetersizliğinden iki dakikaya çıkarırlar. Çok da şey etme."

"İyi o zaman sen içerideyken kafamı dinlerim."

What dedin gülüm?

"Hah?" Dağdan mı indin Açelya? O nasıl tepki Allah'ın seversen?

"Ben senin gibi değilim, direkt söylerim. Güzelse güzeldir. Yakışıklıysa yakışıklıdır. Sana da benden tavsiye. Arada kullan bak bunu. İncilerin dökülmez." Sırıtarak yüzüme bakıyordu. Ben ise hâlâ ne dediğini idrak edemediğim için yüzüne boş boş bakıyordum. Doğruldum ve gözlerinin içine baktım.

•Misafir Çocuğu• |¾TextingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora