Keyifli okumalar dilerim ☄️
◾
Kocaman, varisli ve birden fazla dövmeyle dolu olan elini, önündeki masaya koyarak eğildi. Böyle durduğunda vahşi, avını öldürmeye hazırlanan bir aslana benziyordu, her an yiyeceğine saldıracak ve dişleri arasında parçalayacak güce sahipti. Ortama hükmeden koyu mavi gözleri, vahşi bir ilkellikle doluydu, kan dondurucuydu. Boğazında patlamaya çok yakın bir damar vardı, içindeki öfkenin bam noktası misali vira büyüyüp küçülüyordu... Sırtı yay gibi gerilmiş, yüzünün çizgilerine bile yansıyan öfkesi, onu bir katille eşdeğer kılıyordu.. Ki zaten, Ramon Pavlov, bir katildi. Onlarca leşi olan, acımasız bir katil.
"Benim adamımı kim öldürdü?" sesi, gırtlağından çıkıp odayı sardığı an, masanın etrafında toplanan takım elbiseli, yirmi sekiz adam aynı anda bakışlarını Ramon Pavlov'dan çekip önlerine döndüler.. Bu ses tonu, kovalarca dolu kezzabı insanın tenine atarcasına, titretici ve iç hoplatan bir etki bırakmıştı. Mavinin en koyusunu taşıyan gözleri, büyük bir nefretle ve kinle, masanın etrafına dizili adamların üstünde gezinmeye başladı, hiçbir hareketlerini kaçırmayan bir suretle kelimeleri, net ve vurgulu çıkan sesiyle tekrar etti. "Abraham Plotnikov, onu kim öldürdü?" renksiz, kaskatı dudaklarından çıkan kelimeler, otuz ikinci katta bulunan plazanın duvarlarına çarptı, parçalandı.. Fakat bu sese, orada bulunan adamların hiçbirisi tepki vermedi, dondurucu bir yel esti pencereden beri masanın üstüne.... Ramon Pavlov, duruşunu bozmadı. Adamların üstünde teker teker gezinen kara hareleri, azgın sele kapılmış taşlar gibiydi. Hırçın, öfkeli ve durdurulamaz. "Susmaya devam ederseniz hepinizin leşini camdan sallandırmam beş saniyemi bile almaz."
Bedeni dev gibiydi, geniş omuzları, iki metreye yakın olan boyu, aslanı andıran yavaş ve çıldırtıcı hareketleri... İnsanların cesaretini sömüren gücünü çevresine göstermekten asla çekinmiyordu, belki de bu yüzden Rusya'nın ve İtalya'nın en büyük yer altı mafyasıydı.
"Bir bilgimiz yok, Ramon. Sen ne biliyorsan biz de onu biliyoruz." Giovenni Paledra, beyaz gömleğinin yakasını telaşla düzelterek bakışlarını korkusuz olmaya çalışan bir suretle Ramon'a diktiğinde, anında bir kartal misali üstüne çöken mavi irislerle sırtından aşağıya ince bir ter tabakası süzüldü, şakağında ufak ufak süzülen korkuyla bu sefer elini alnına götürmüştü.
"Bu masadan biri, benim adamımı öldürdü Giovenni Paledra," koca avucunu açarak önünde bulunan masaya sertçe geçirdi, aynı anda yirmi sekiz adam da irkilerek bakışlarını Ramon Pavlov'a çevirmişlerdi... Büyük bir gürültüyle çıkan tok sesle, alnındaki damar soluk ışık altına vira atmaya devam ediyordu... Sıra sıra dizilen siyah kirpikleri, derin soluklarını yutan biçimli dudakları ve zerre merhametin olmadığı mavi, okyanusu andıran gözleriyle cehennem batağı, Ramon Pavlov..."Adaletli bir adam değilim, gerekirse suçuyla beraber suçsuzu da yakarım. Bunu en iyi bilenler bu masada oturanlardır." İki uçurum dibi andıran dudaklarından çıkan bu kelimeler, sondu. Artık konuşmayacaktı.
Masaya son kez baktı.. Kimse bir tepki dahi vermiyor, ortamda çıt çıkmıyordu.. Biçimli kaşları daha da çatılabilirmiş gibi çatıldı, masaya vurduğu avucunun içi birazdan alacağı canların hazzıyla uyuşmaya başladığında dudakları, tehlikeli kıvrımlarla iki yana kaydı... Eğildiği masadan yavaşça kalktı, tüm heybetiyle birlikte hükmeden tavrı da yılan gibi süzülmüştü odaya... Gözleri, camın önünde bekleyen adamına kaydı. Ufak bir işaret bile vermeden anlaşılan emriyle birlikte tavandan yirmi sekiz tane kırmızı, uzun ışınlar, adamların tam kafasındaki noktaya, kurşunun girer girmez can aldığı o ölüm noktasına vardığında Ramon, ellerini ceplerine koyarak birazdan oluşacak kan gönlünden bir adım geriye doğru adımını attı... Kandan iğrenirdi, kırmızı olan her şeyden iğrenirdi, buna karşılık öldürmeden önce insanların aldığı nefesi dinlemekten büyük haz alırdı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUS KAPANI
General FictionAydın Mahallesi kitabındaki Zeyno'nun hikayesidir.. Olayları daha iyi anlamak için Aydın Mahallesini okumadan başlamayınız🍒