BÖLÜM -34-

973K 10.1K 12.2K
                                    

Hellö 💦

İnsanların sakladıkları ve gün yüzüne çıkardıkları onca sır arasında bir sessizlik tohumu yeşerir her defasında. Hamra da bu tohumun gölgesine sığınmaya çalışırken utangaç ve akılalmaz bir şekilde gergindi. Karşısındaki koyulaşmış, şaşkınlıkla aralanan gözleri ile kendisine bakan o yakışıklı adam sonunda aylardır yanlış sandığı şeyi kendi ağzı ile dile getiriyordu.

Derin bir nefes aldı ama cevap veremedi. Onun yerine başını onaylar anlamda sallamakla yetindi. Ahzal ise karşısındaki kadının verdiği cevabın şaşkınlığı ile öylece bir süre bakakaldı.

Anlam veremiyordu. Karşısındaki bu kızıl hatun, aylardır içini kemiren o düşünceler aslında kendi kafasında kurduğu bir senaryodan mı ibaretti?

"Neden daha önce kimsenin olmadığını söylemedin?" dedi anlamayan bir tavırla. Hamra ise şaşkın çıkan ses tonuna karşılık burnunu çekmekle yetindi. Bir şey söylese hüngür hüngür ağlayacağından korkuyordu. Söylemesine de gerek kalmamıştı. Adam kendi kendine cevabını içten içe vermişti zaten.

Ne bekliyordun aslan parçası? Kıza onca söz söyledikten sonra itiraz edip ben bakireyim mi diyecekti? Sikerler! Harbiden de bu kızıl hatun bakire miydi yani? Şimdi kimseyle birlikte olmamış, onu bu şekilde kimse öpmemiş miydi?

İçinde akılalmaz bir sıcaklık, bedeninde garip bir uyuşma söz konusu oldu. Onu kollarının arasına alıp sarmalamak istedi ama hanzoluğunun altında ezilmekten başka bir şey yapamıyordu. Aylardır hep bel aşağı imalarda bulunup bu kadını yermeye çalışmıştı. Art niyetinden değildi ki. O erkeklerin alabildiklerini düşündükleri şeyleri kendisi alamadığı için mutlu olamadığındandı. Ama nereden bilebilirdi bu küçük kadının kimseye ait olmadığını?

Bakirelik ya da başkasıyla olma düşüncesine hiçbir zaman takılan birisi değildi. Kendisi de defalarca kadınlarla birlikte olmuştu ve karşı taraftan bencil bir şekilde bunun tersini bekleyemezdi ama yine de karşısındaki kadının başka bir erkekle olmadığı düşüncesi bedeninde inanılmaz bir heyecan spazmına neden olmuştu.

Uzandı ve yanağından damla damla akan yaşları baş parmaklarıyla yumuşak bir şekilde sildi. Sıcacıktı. Yumuşacık, pürüzsüz yüzü sıcacık ve saçları gibi kızarmıştı. Şimdi uzanıp burnunun ucuna tatlı bir öpücük kondursa ne güzel olurdu. Ah! Bu kadın şimdi kollarında durmuş kendisine başkalarıyla birlikte olmadığını mı söylemişti? Hâlâ inanmakta zorluk çekiyordu.

"Hamra..." dedi yavaşça. Genç kızın kendisine bakması için çenesinden tuttu ve yavaşça kaldırdı. Diğer eli ise önüne düşen saç tutamlarını kulağının arkasına itekliyordu. Ona saatlerce böyle kucağında bakmak istedi. Ama ağlarken değil. Onu ağlarken görmek hoşuna gitmiyordu.

"Ben özür dilerim." dedi yeniden alışık olmadığı bir şekilde. O ki Ahzal Remizade... Hayatında hiç bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar fazla özür dilediğini hatırlamıyordu. Aslında hiç özür dilediğini adam akıllı hatırlamıyordu.

Gözlerine bakan dolu dolu mavi gözlere uzanıp öpmek istedi.

"Bunca zaman... Başka birileriyle olduğunu düşünerek peşin hükümler verdim ve... Şimdi anlıyorum ki seni çok fazla kırdım."

Kırmıştı elbette. Her defasında bin parçaya ayrılsa da sonunda yine kendisini adamın yanında buluyordu. Ah! Demre onu öldürecekti ama ne yapabilirdi ki? Bu adamı seviyordu. Bu adam çok hoşuna gidiyordu. Bu adamın yanında olmak bedenine akılalmaz bir enerji birikimi sağlıyordu.

"Nasıl telafi edebilirim bilmiyorum. Daha önce... Hiç böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştım."

"Bakire bir kadınla ön sevişmeye girmeden öncesinden mi bahsediyorsun?" dedi Hamra neden sinirlendiğini kestiremez bir şekilde ters ters konuşarak.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin