Jaeden gülümsedi. ''Bu da Finn. Onun kusuruna bakma, düellodaydık.''
Finn. Rüyalarıma giren kıvırcık saçlı çocuğun ismi buydu.
Tanrım.
Finn, gözlerini benden çekti. Bir an boşluğa düşer gibi oldum. ''İstersen bakabilirsin, ama şuan bu düelloyu bitirip eve gitmek istiyorum Jaeden.''
Egoist.
Alayla gülümsedim. ''Bir yabancının dediklerini takmıyorum.''
Yakışıklı birisi diye dediklerini göz
ardı edecek değildim. Kaşlarını
kaldırdı ve gözlerini bana çevirip
benim gibi gülümsedi. ''Güzel ama
bu da benim umrumda değil, Millie.''
İsmimi ağzından duymam beni garip hislerin içine sürükledi.
Ama mimiğim dâhi oynamadı.
''Senin umrunda olmaması benim de umrumda değil.''
Jaeden sessizce bizi izliyordu. Resmen çocuk gibiydik.
Gözlerime baktı. ''Biliyorum.''
Ardından Jaeden'a döndü. ''Ben gidiyorum. Gelsen iyi olur. Hem
de hemen.'' dedi ve bana son kez baktıktan sonra, bizden uzaklaştı.
Onun gidişini izledim. O sırada Jaeden boğazını temizledi ve ilgimi ona çevirmeme sebep oldu. ''Millie, en
iyisi bende gideyim. Lütfen Finn'in kusuruna bakma, başına top attığım içinde, özür dilerim. Belki görüşürüz?''
Onun tereddütlü gülümsemesinin aksine içten bir şekilde
gülümsedim. ''Görüşürüz.''
---
''İnanmıyorum Millie!'' diye bağırdı Sadie. ''Sen ve birine yükselmek?''
Kıkırdadım. O ise inanamazcasına başını iki yana salladı. ''O çocuk bakışlarıyla içindeki gerçek seni uyandırmış olmalı.'' diye de ekledi.
Gözlerimi devirdim. ''Ben neysem
oyum Sadie. Ayrıca, o umursamaz bakışları, insanın sinirini bozuyor
içimde ne uyandıracak?''
Güldü. ''Aynen aynen öyle,'' diye
geçiştirdi.
Homurdandım. ''Ciddiyim. Sadece dış görünüşü yönünden ilgi çekici.''
Sadie gözlerini kıstı. ''Yüzünü görmek isterdim.''
Yüzü aklımda canlanınca gözlerimi kapattım ''İnan bana,'' dedim. ''Onu görmek istemezsin.''
''Neden?'' diye sordu şaşkınlıkla.
Çünkü onun yüzü akıllara kazınacak kadar güzel.
Derin bir nefes verdim. ''Boşver Sadie, boşver.''
---
YOU ARE READING
ineffable ' fillie
Fanfiction''o, kıvırcık saçlarının uçlarına kadar kırılmış biriydi.''
