Yaşadığı sarsıntıdan sonra hemen odanın içindeki banyoya gitti ve gecenin hatıralarından kendini arındırmaya çalıştı. Her nasıl olduysa gece beyni durmuş ve içine bir canavar girmiş olmalıydı. Yoksa Savaş bir kadına , hem de masum küçük bir kadına asla zorla sahip olmazdı.Suyun altında geçirdiği yarım saatin ardından , kendini berbat hissetse de , odaya geçip üstünü giyindi ve tekrar yatağa yöneldi.Beyni çalışmayı durdurmuş , gözleri yataktaki kırmızı lekede takılıp kalmıştı.
Kafasını iki yana salladı ve hemen çarşafı yataktan çekip aldı. Aklında ne vardı bilmiyordu ama o anda sadece öyle yapmak istiyordu. Elinden geldiğince leke içte kalacak şekilde katladı beyaz çarşafı ve odadaki dolaptan bulduğu koyu renkli poşetin içine koydu. Bu çarşaf bir genç kızın masumiyetini , temizliğini gösteriyordu ve asla bir otel odasında kalmasına izin veremezdi.
Odadan dağılmış bir şekilde çıktı ve arkadaşı Erhan'ın odasına doğru yöneldi.
'' Onu bulmalıyım ve bu işi bir şekilde düzeltmeliyim..''
Aklından geçen tek düşünce buydu. Ve nasıl düzelteceğiyle ilgili tek bir fikri bile yoktu.
***
Daha uykuya dalalı bir iki saat olmuştu ki annesinin sesiyle uyandı Nazlı .
'' Nazlı , kızım iyi misin? '' diye sordu annesi telaşla. Nitekim Nazlı her sabah erkenden kalkar ve hazırlanırdı. Ama bu sabah ne kalkmış ne de hazırlanmıştı. Kızının şişmiş ve kızarmış gözlerini görünce telaşla yatağa oturdu ve elini alnına koymak istedi.
Nazlı ise annesinin dediklerini duymuyor , etrafında olanları algılayamıyordu. Kendine uzanan eli görünce tekrar dün gece aklına geldi ve irkilerek geri çekildi. Kendisine uzatılan elin tek amacının şefkat olduğunu bilebilecek kadar bilinci açık değildi.
Kızının garip hallerinden içini bir korku kaplayan kadın , yatakta oturan kızını omuzlarından yakalayıp kendine çekti ve sıkı sıkı sarıldı. Bir yandan saçlarını okşuyor , bir yandan da ağlayan kızını sakinleştirmeye çalışıyordu. Ne kadar süre öylece kaldıklarının farkında değildi. Tek amacı o anda ne sebeple olduğunu bilmese de ağlayan küçük kızını sakinleştirebilmekti. En sonunda hıçkırıkları dinen Nazlı'yı kendinden azıcık uzaklaştırdı ve yüzünü avuçları arasına alarak '' Nazlı'm , Ne oldu annem ? Biri bir şey mi dedi güzel gözlüm? '' dedi.
'' Ah annem.Keşke sadece biri bir şey demiş olsaydı..'' diye geçirdi içinden. Ama annesine olanlardan söz edemezdi. Kimseye anlatamazdı.
'' Y-yok bir şey. Ben sadece .. sadece kendimi iyi hissetmiyorum. '' diyebildi. Yalan da sayılmazdı sadece biraz eksikti. Epey bir eksik..
Kızının bir şey anlatmak istemediğini anlamış , bu yüzden neden ağladığını sormamıştı. Kötü bir şey olsaydı anlatırdı diye düşünüyordu. Çünkü bu yaşına kadar Nazlı dışarıda ne yaşarsa gelir annesine anlatırdı. Bu biraz da annesini gün içinde özlemesinden , bir şekilde birlikte zaman geçirmek istemesinden kaynaklanıyordu.
'' İşe gitmeyecek misin ? Hasta gibisin sanki , rengin solmuş. Babana diyeyim de Erhan ağabeyini arayıp haber versin gidemeyeceğini. ''
Herkes biliyordu onun çalışmaya ne kadar düşkün olduğunu. Evde boş durduğu zamanlar hep kendini işe yaramaz gibi hissettiğini , hasta bile olsa işe gideceğini. Ama artık o otele asla adımını atamazdı.
'' Anne.'' dedi kısık sesiyle. Annesinin içini okumak istermiş gibi bakan gözlerine zorlukla bakıp '' Babam Erhan abiyi arayıp desin ki , Nazlı artık gelmeyecek.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ - KITAP OLDU ( Aşkın Doğası Serisi - I )
RomanceIcindeki alev alev yanan ateşle atıldığı savaşta tüm değerleri yerle bir olan kara gözlü bir adamdı Savaş. Ve o savaşın ortasında kalan , en büyük bedeli ödemek zorunda bırakılan uzun saçlı bir kadındı Nazlı. Ikisi de o geceye kadar birbirlerini...