2. Bölüm "Demir kaburgalar"

8.4K 1.2K 1.9K
                                    

Desteğini bir an olsun esirgemeyen kıymetli ablam snylmzr ithafen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Desteğini bir an olsun esirgemeyen kıymetli ablam snylmzr ithafen...

M P G
🔲🔲🔲

"Aldığı nefes göğüs kafesini küflendirmeye başladığında boğulmayı tercih etti yaşlı korkuluk. Samandan olan yüzünü bir kere daha o çok sevdiği güneşe döndü ve çatlamış dudaklarından akan kana rağmen tüm içtenliğiyle gülümsedi. Görevini tamamlamıştı. Bal kabakları artık kargaların tehdidi altında değildi. Eskimişti kıyafetleri, yamanmıştı bahçıvan pantolonu. Her şeye rağmen asıl eskiyen kıyafetleri değil çokça hasat görmüş ruhuydu. Ataları gibi yok olmak istiyordu. Son kez derin bir nefes aldı ve içindeki tüm tozu dumanı demirden kaburgalarına üfleyerek gözlerini kapattı. Tamamdı. Bitmişti işte."

"Bu nasıl masal Remzi? İnsanın içini karatıyor ya hu!"

"Haklısın abi, hemen güzel bir şeyler seçerim."

Elindeki kısa tesbihi esefle katlayıp kumaş yeleğinin küçük cebine koydu. Saçlarına düşen onca aka rağmen uzun senelerdir bu koğuşun ağası gibiydi. Hiç jölesiz bırakmadığı saçını küçük ince dişli bordo tarağı ile bir kere daha üstünden geçtikten sonra ranzasından indi. Zira uzun süredir önündeki deftere bir şeyler yazan biri vardı. Esasen hep dikkatini çekiyordu bu çocuk. Diğerlerine hiç benzemiyordu. Yüzünde masumluğun emaresi ay gibi parlarken gözleri... Ah o gözleri...

Servet zayıf ve keskin çehreli biriydi. Bakışlarında derin manalar yatar, insanlar ondan genellikle çekinir ancak yüreğinde iki evladının acısını taşıyan bir babaydı esasen.

Şimdilerde bu koğuşta kısılıp kalsa da geçmişte güzel işler başarmıştı. İnsan sarrafıydı ve tüm koğuştaki herhangi bir insanın yüzüne bakarak dahi ne işler çevirdiğini anlayabilirdi. Pek vakıf olamadığı tek kişiyse Batı'ydı. Ne kadar çabalarsa çabalasın ona bir türlü tam manasıyla ulaşamıyordu.

Derin nefesler alarak birkaç adım attı yaşlı adam. Diğerleri ile muhatap olurken böyle olmuyordu ama bu çocuğa istemsizce bir saygı duyuyordu. Sanki bir kelime etse felekten, yakacaktı yüreğini o bakışlarındaki hüzün. Hizaya getiriyordu her defasında kendini ve şöyle diyordu içinden.

"Dikkatli ol. Onunla konuşacaksın. Diğerlerine benzemiyor, dikkatli ol."

"Yaza yaza ne defterde gam bıraktın ne kalemde derman be oğlum. Kime ne yazıyorsun böyle?"

Elindeki kalem hafifçe düştüğünde o bakışlarını Servet'e çevirdi.

Beyaz teninde birer siyah elmas gibi parlayan gözlerinin feri sönmüştü. Yanakları uzun süredir dokunulmayan sakallarla çevrelenmiş, saçları yaşlı bir Deren'inle kadar zayıflamış, ümitsizlik ve ıstırabın ağır yükü omuzlarında görünmez bir kambura dönüşmüştü.

ÖLÜMÜN KORKAK FEDAİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin