1. Bölüm

38 3 1
                                    


Oha resmen bana yaklaşıyor öpücek mi beni ? Yok be saçmalama . Yok lan baya baya geliyor bana iyice yaklaşınca gözlerimi kapattım ve işte...

Telefonumun zil sesiyle yerimden sıçradım . Nasıl ya hepsi rüya mıydı? şaka yapıyor olmalısın. hayellerimin erkeği tam  karşımdaydı,üstelik beni öpmeye çok yakındı. Ah be nolurdu alarm 2 dakika sonra çalsaydı? Okuluna sı.. neyse güne küfür ederek başlamayalım.

Yatağımda doğruldum ve nerdeyse her gün yaptığım şeyi yapıp yatağın içinde gözlerimi halıya diktip öylece baktım-umarım bunu yapan tek kişi ben değilimdir-. Aslında halıya bakarken bişey düsünmüyorum. Hani bazen hiç birşey düşünemezsiniz çünkü kafamız okadar doludur ki beyninizin içindeki düşünceler birbirleriyle savaş halinde olur...

Bence unutkanlık da bundan doğuyor. Yani beynimizdeki düşünceler savaşıyor ve her savaşın illaki  bir kazananı olması gerektiğinden bir düşünce kazanıyor. peki ya kaybeden düşünce ? Oda beynimizin en ücra köşelerinde biyerde saklanıyor ve onu bulmamızı bekliyor. Bazen bulmamız yıllar sürüyor ,bazen dakikalar ,belki de hiç bulamıyoruz...

Neyse bu kadar konuşmak yeter yoksa okula geç kalacağım.

Yatağımdan kalktım ve hemen bonyoya gittim. Her gün yaptığım gibi yüzümü yıkayıp aşagı kata kahvaltı yapmaya gittim. Aslında kahvaltı yapmak pek bana göre değil ama bu günler başım dönüyor bu yüzden ağzıma bir iki  şey atıyorum. Ağzıma 2 çatal peynir ve 1 dilim domates attıktan sonra dişlerimi fırçalayıp dolabımın önüne geçtim.

Ah bu okul kuralları... üstümüze formamız giymek zorunluydu ama  neyseki imza oylaması olması sonucunda altımız serbestti. Yok bide altını da siz ayarlayın Allahın gereksiz formacı müdürleri...

Dolabımdan siyah kot pantolonumu ve haki renk okul formamı aldıkdan sonra hemen üstüme geçirdim. Saçlarımı tepeden dağnık topuz yapıp çantama gerekli olan kitapları koyduktan sonra telefonumu ve kulaklığımı da alıp evden çıktım.

Yolda giderken kulaklığımı taktıp telefonumdan rastgele bir müzik açtım. Sabah okula giderken bu olaya bayılıyordum. Sanki bana ait bir dünyaydı burası. Okulum 15 dakikalık yürüme yolu olduğundan yürüyerek gidiyordum.

Okula vardığımda gözlerim her zamanki gibi benimkini aradı. Saçmalamayın tabiki benimki olan kişi en yakın arkadaşım olan İlay. İlay benim küçüklük arkadaşım.Bu güne kadar her okulu birlikte okuduk sadece babasının işi olduğundan dolayı lisede 2 yıl başka bir şehirde okumak zorunda kaldı.

İlayı bahçenin bankında otururken gördüğümde ona doğru gidip yanına oturdum.Beni anca yanına oturduğumda farketti. Çünkü benim minik kitap koliğim bulduğu her boş vakitte kitap okur.

Aramızda dağlar var resmen. Benim boş zamanım olduğunda ya film izler ya da müzik dinlerim. Saçmalamayın tabiki de ders çalışmıyorum. Çünkü zaten benim tatlış İlayım  gerekince bana ders notu veriyor. Neyse zaten biz bizeyiz söyleyebilirim ders notları benim için kopya demek...

"Napıyon kitap böcüşüm?"

" Gördüğün gibi halay çekiyorum Elisa."
Hehehe şakacı kız seni.

"Haklısın saçma bir soru sordum."
İlay bana içten bir gülümseme atıp "Geldiğine göre girelim içeri hadi"

"Peki"

birlikte bankdan kalkıp kapıya doğru yürüdük. İlayla sınıfa girip yerimize geçtik. Ve anında aklıma gelen soruyla İlaya döndüm

"İlk ders ne ?"

"Geometri"

Ah hayat benden alıp veremediğin ne neden ya neden? sabahın köründe gıcık Emel hiç çekilir mi gözünü seveyim. Tabi hayatın gözü varsa.. tamam yine saçmaladım. Allah sevdiği kullarına dünyada zorluk verirmiş belki de benim imtihanım budur napalım.

işte zil çalıyor. Ve hayatımda en sevmediğim insanlardan biri olan gıcık Emel sınıfa girip sırasına geçtiyor.

"Oturun çocuklar"

İçimden her ne kadar da 'kalkmadık ki oturak' demek geçsede yapmadım. Neden mi yapmadım? Çünkü kadın bana gıcık en küçük hareketimde beni müdüre göndereceğine eminim.

Gıcık Emel ders anlatmaya başlamış ben ise başımı sıraya dayayıp kağıdın üstüne bişeyler çizmeye başladım. O sırada elimin üstüne çarpan kağıtla çizim yapmayı bırakıp arkamda dersi dinleyen Efeye baktım. Efeyle göz göze gelince bana göz kırpıp dersi dinlemeye devam etti. Şuan hiçbir bok anlamadım ama neyse.

önüme dönüp bana attığı kağıdı elimle kavrayıp sıranın altına götürdüm. Malûm gıcık Emel görürse iyi bir azar işitirdim ve şuan hiç bunu çekecek havamda değildim.

Kağıdı açtığımda bana yazdığı şeyi okumaya başladım.

"Akşam boş musun güzellik;)"

Bu gerizekalı bana mı yürüyor yoksa ben mi yanlış anladım?

Yüzümde ne geri zekalı insanlar var bakışıyla kağıda bakarken gıcık Emelin sesi kulaklarımı doldurdu.

"Elisacım neye baktığını da bizimle paylaşmak ister misin?"

***

Merhabalar ilk bölümümü yazmış bulunmaktayım:)

Kader MüziğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin