Bölüm 35

6.3K 471 488
                                    

*iyi okumalar 🖤

Anlık olarak seslerin gidip, görüntünün yavaşlaması sadece filmlerde olmuyordu. Bunu Diren, kollarıma yığılırken fark etmiştim. Panikle ona bakarken çevreye bakmak aklıma gelmemişti. Onu getirdiğim hastahanede, polis sorgusunda da bu yüzden bir şey diyememiştim.

Ses yoktu, birini görmemiştim, kim olduğunu biliyordum. Bunu söyleyemezdim tabi. Duvarın dibindeki sandalyelerde otururken gözlerimi kapadım. Kız içerde yaşam savaşı veriyordu.

Bunu beklememiştim. Baran'ın Diren'i vurması için bir neden yoktu. Her ne kadar ihtimal dahilinde olsa da vurur derken ciddi değildim. Daha çok onunla ilgili başka planı olduğunu düşünmüştüm. Vurulma ihtimalini ciddiye alsam onun gitmesine izin vermezdim.

Vicdan azabından kalbim sancıyordu.

Orospu çocuğu kızı gözlerimin önünde vurmuştu. Tam da 'bir şey olmamış' diye düşündüğüm vakitti.

Ah be Diren. Hayatıma hiç girmemeliydin.

Başımı ellerime yaslayıp, bastırdım. Ağrı çekiyordum. Sinir krizine girmemek için kafamı dağıtmaya çalışıyordum. Diren içerde yatarken mümkün değildi bu.

Ya ölürse?

Dayanamayıp ayağa kalktım. Hiç bir bok yapamıyordum amk. Öylece ölüm haberini bekliyordum. Sırtından, göğüs hizasında vurulmuştu. Onu hastaneye getirirken yanlış bir hareket yapmış olabilirdim. Ameliyathanenin kapısı yarım saattir açılmamıştı. Böylece durmak beni delirtiyordu.

Kapının önünde yürürken biri  "Burçak!" diye seslendi. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdım.

Kafam o kadar dağınıktı ki hızla gelen Yaren'e tepki bile verememiştim. Sarıldığı zamanda öylece durmuştum.

"Bir şeyin yok değil mi! İyisin."

Vücudumu sarsarken gözlerimi kaçırdım. İyiydim. İyi olmaması gereken benken, iyidim.

Diren'in hiç bir suçu yoktu. Bu olayla bağlantısı bile yoktu. En başından hiç karışmaması gerekirdi.

O hayatıyla yüzleşirken ben sadece bakmıştım.

"Burçak!"

"İyiyim Yaren. Sarsmayı bırak."

Derin bir nefes aldı. Onu buraya çağırmamıştım. Biri haber vermiş olmalıydı. Büyük ihtimalle bana bir şey olduğunu sanmıştı.

"Vurulmadın"

"Ben değildim" deyip kapıya baktım.

Kaşlarını çattı. Kollarını çekerken "Kim?" dedi.

Yine kalbimin sıkıldığını hissediyordum. Dile getirecek olmak, beni boğuyordu.

"Diren."

"Seni seven kız?"

Yutkunamıyordum amk. Beni sevmesine rağmen ağzına sıçtığım kızdı. Benim yüzümden vurulmuştu. Hayatımı sikeyim.

Yaren "Ne oldu?" dediğinde derin bir nefes verdim.

Gerginliğim yüzünden suratımın korkunç bir halde olduğuna emindim.

"Baran kızı çağırmış. Nedenini bilmiyorum. Birlikte gittik ve o, öyle işte."

Gözlerimi tekrar kapıya çevirdim. Niye kimse çıkmıyordu? Ufak bir habere bile ihtiyacım vardı. Durumu bilmeliydim.

"Neden bana haber vermedin!"

Yaren bağırdığında sinirle ona baktım.

"Mesele bu mu şu an!"

"Kendi başına ne bok yemeye gidiyorsun Burçak!"

Sinir vücuduma iyice yayılıyordu. Zaten stres topu gibiydim. Onun da üstüme gelmesi iyice tepemi attırıyordu.

"Her boku sana haber vermek zorunda mıyım?" dediğimde kaşlarını çattı.

İçerde kız ölümle savaşıyordu. Biz kavga ediyorduk.

"Baran mevzusu sadece senin mi konun Burçak?"

Alayla güldüm.

"Yaren kız vuruldu! Az vicdanın sızlasın lan. Düşün bir ölme ihtimalini. Hala sana söyleyip söylememe konusunu deşiyorsun."

Benim için endişelendiğini biliyordum. Diren'in vurulduğunu duyunca rahatladığının da farkındaydım. Ben böyle değildim. Biri ölürken rahat olamazdım.

"Abartıyorsun."

"Aynen amına koyayım. Doğru senin için birilerinin ölmesi çok normal."

Duvardan ayrılıp elimi saçlarımdan geçirdim. Kolumu tuttuğunda sinirle geri çektim.

"Bırak."

"Olay sıcak diye uzatmayacağım. Düzgün davran."

Sertçe konuşması iyice sinirlerimi bozdu.  Buraya niye gelmişti? Destek olmak için mi? Şu an tek yaptığı beni krize sürüklemekti.

"Git burdan Yaren." dedim.

Konu şu an biz ya da Baran değildi. İçerde yatan kızdı. Olay sapsın istemiyordum.

"Saçmalamayı bırak. Yürü dışarı çıkalım. Hava al biraz."

Tek derdim havaydı amk. Duvara tekme attım.

"Abi kız ölüyor sen ne diyorsun!"

Dişlerini sıktığını görüyordum. Yumruklarını da sıkıp "Hava al diyorum." dedi.

"Abartma."

Kafamı iki yana salladım.

"Kız ölse de abartma mı diyeceksin?"

"Biz mi vurduk? Gitmeseydi."

Ona inanamayarak baktım. Bu umursamazlık çok fazlaydı. Tüm suç benimdi. Diren'e bir şey olsa bu yükle yaşayamazdım. Zaten daha önce bir çocuk benim yüzümden ölmüştü. Bunun tekrar olmasını istemiyordum.

"Kızım senin kalbin yok." dedim.

Bunu zaten biliyordum. Yıllarca buz kütlesinden başka bir şey görmemiştim. Bana karşı iyi olsa da, aslında o tam da böyle biriydi.

Yaren'in gözleri koyulaştı. Ağzını açtığında açılan kapı ile oraya döndüm.

Çıkan doktorun önüne hızla gittiğimizde
"O iyi mi?" dedim.

Doktor "Hastanın yakını mısınız?" deyince kafamı salladım.

Yüzündeki mimikten bir şey belli değilken  "Biz elimizden geleni yaptık." dedi.

Bu klasik cümle yutkunmamı zorlaştırırken "Kalan hastanın direncine bağlı." dediğinde iyice gerildim.

Doktor geçip giderken "siktir" dedim.

Az önce ufak bir haber beni rahatlatır diye düşünüyordum ama yanılmıştım. Daha da bunaltıcı bir atmosfere girmiştim. Diren o odadan çıkıp yine sinirlerimi bozsa yemin ediyorum bu sefer gıkımı çıkarmazdım. Hatta şu an sinirimi bozması için dua bile edebilirdim.

*Diren'i öldürüp öldürmemek arasında araftayım. Aksay ve Diren diyenler neredeyse eşit. Bende kararsızım. Neye gidecek bakalım .d



İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER 2 (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin