Öncelikle herkese yeni bir kurgudan merhaba :)
Aslında buraya niçin geldiğimden çok sizinle biraz dertleşmek istiyorum. Öncelikle umarım bu karantina sürecinde ailenizle birlikte sadece evde kalıyorsunuzdur ve umarım etrafınızdan hiç kimseyle bu imtihanı yaşamamışsınızdır.
Hep birlikte her şeyi atlattığımız gibi bu kötü günleri de geride bırakacağımıza inanıyorum ve sizde inanmalısınız, lütfen umutsuzluğa kapılmayın. Bugün günlerden pazartesi ve ben uyanmışım herkes gibi bugün ne yapacağımı düşünüyorum, eğer bugünlerde kendinize basit de olsa bir uğraş bulmazsanız gerçekten karantina günleri insanları klinik derecede depresyona sokabilir. Bugün artık bende bu noktaya geleceğimi düşündüm ve kendime uğraşlar aradım çünkü biliyorsunuz her şey bir yere kadar sizi bir yerlere götürebiliyor. Survıvor izlemek bir yere kadar, film izlemek, kitap okumak ve her gün koronayı takip etmek.. Bunların hepsi gerçekten bir yere kadar, vaktin geçmediğini anladığınızda icat bulacak dereceye bile gelebilirsiniz.
Ama tabi ki de ben bu kadar zeki olmadığımı bildiğim için buralara geldim ve fark ettim ki bilgisayar başında bir şeyler yazmayı gerçekten özlemişim.Ve arkadaşlar bugün ayna karşında kendi kendimle konuşmaya bağladığımda, durdum ve kendime baktım. Deliriyor muyum? Deliriyor muyuz?
Allah korusun..
Sadece belki de konuşmak için birilerini arıyoruz ve fark ediyoruz ki arkadaşlarımızla parkta, sohbetler eşliğinde içitiğimiz o çayın ve kahvenin bile ne kadar kıymetli bir an olduğunun farkında değilmişiz. Okula oflaya poflaya giderken aslında o yolların, o erken saatlerin de gelmesini bekleceğimiz günler varmış. Evet iki aydır bunu bekliyoruz belkide ve bekleyeceğiz.
Her neyse gelelim bu kitaba. Geriye dönüp baktığımda ilk kitabım Aşk-ı intikamdan, nağmeden ve bundan ders çıkardığım ve çıkaracağım çok şey varmış. Aşk-ı İntikamı asla düzeltmeyeceğimi ve her insanın ilkini sakladığı gibi o acemilik zamanımı saklamak istiyorum. Nağme'ye devam edebildiğim sürece devam etmek ve tamamlayarak onu da rafa kaldırmak için gelmiştim aslında buraya ama bugün ayna karşısında konuşurken kendi kendimle konuştuğum konulardan fark ettim ki, ben ilk olarak içimi buraya dökmeliyim. Bu yüzden her konudan olabilecek ve kendi çapımda yazacağım denemeler de bırakmak istiyorum buraya.
Kurgusuz, olaysız ve sonsuz denemeler. Canınız her sıkıldığında ilginizi çekecek konulara göz atabileceğiniz kısa ve sizli bizli konuştuğum yazılar olacak bunlar. Umarım beğenir ve bu kız ne saçmalamış ya böyle demezsiniz çünkü gerçekten sadece kendi görüşümle yazacağım ve gündelik konulara değineceğim bu basit metinler sadece kalbimden hissettiklerimi yansıtacak.
Bu zamana kadar ki herkesin iyi ve kötü eleştirisi için teşekkür ederim. O güzel eleştilerle bazen bütün günümü pozitif geçirdim, kötü eleştilerle de kendimi sorgulayarak tecrübe edindim, kısaca her şey için size minnettarım. Ve eklemek isterim ki, eğer ileride ilginizi çeken bir konu varsa bana mesaj atabilir veya yorum bırakabilirsiniz. O konu hakkında kendi görüşlerimle yazı yazmak benim için gerçekten büyük bir zevk olacak.
Son olarak sağlıcakla ve mutlulukla kalınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crystal
Random''Neyi arıyorsan sen, O'sundur" der Mevlana.. Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık kısacası ne arıyorsan orada bulursun kendini. Kendinizi bulabileceğiniz ne varsa oraya gidiniz, onu okuyup onu çiziniz. Buraya bende olan şeyleri bırak...
