16.Bölüm: "Onu ben öldürdüm."

5.7K 845 1.1K
                                    

Merhaba güzel yıldızlarım ⭐️

Yukarıdaki müziği açalım , ışıklarımızı kapatalım ve perdelerimizi açıp, camın kenarına geçelim .

Unutmayın biz " Gökyüzüne sığınacağız ."

İyi okumalar , beyler ve prensesler .🔮

"SEN BEYAZSIN SELİN, BEN SİYAH! SEN İYİSİN, BEN KÖTÜ..."

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

SELİN'İN ANLATIMIYLA:

Burak'ın bağırmasıyla içimden bir şeyler koptu gitti, canımdan bir parça gitti, tüm vücut uzuvlarım bir psikopat tarafından jiletleniyormuş gibi hissediyorum. Can'da dönmedi neredeyse on beş dakika oldu.

"Furkan sen gelmiyorsan ben gidiyorum!" dedim ve omuz silkip odanın içindeki diğer kapıya, yangın merdivenine yöneldim.

"Selin, Can seni bana emanet etti otur şurada." Kolumdan tutup gitmemi engelledi ve kendisine çevirdi. Gözleri gözlerime benim olduğum kadar endişeli bakıyordu. O da korkuyordu.

"Ya başına bir şey geldiyse? O kime emanet peki, onu kim koruyor Furkan? Onun başında babası bile yok! Onu kim koruyacak, adı Dünya olan lanet şey bu kadar kirliyken? Onun şu an sudan çıkmış bir balıktan farkı ne? Ki o balığı yine de teknesine alan bir balıkçı var. Can'ı kim koruyor? Annesini kaybetti, babasının kanı ellerine bile bulaştı. Ben yanındaydım Can benim kollarımda sinir krizi geçirdi. Ailesini kaybetti ve şu an sudan çıkmış bir balıktan farkı yok. Nefes almak için çırpınıyor, etrafında kalan diğer sevdiklerini kaybetmekten korkuyor ve bizler için kendisini harcıyor. Kendi canını hiçe sayıyor! Onu biz koruyacağız Furkan biz! Biz üç kişiyiz ama o tek başına bizi korumaya çalışıyor!"

Gözlerimde ki yaşlar resmen hangimiz daha önce aşağı ineceği diye yarış yapmaya başlamıştı. Furkan tek kaşı havada şaşkın, ürkek ve endişeli bir şekilde beni dinliyordu. Tuttuğu kolumu ondan kurtarıp boynuna sarıldım.

"Bunu başaracağız, onu koruyacağız Furkan. Hadi!"

Yangın merdiveninden aşağı inerken arkamdan geldiğini hissediyordum. Attığım her adımda korkum artıyor, kalbim bir atıp dakikalarca atmıyor sanki. En ince nefes alış verişim kulaklarıma megafondan çıkan bir ses kadar yüksek ulaşıyordu.

Son basamaktan adım attığımda yanan otomatik ışıkla beraber bomboş bir garaj ile karşı karşıya kaldım. Ne Can, ne Burak, ne de araba. Ne Can'ım oradaydı, ne gökyüzüm. Sevgilim de yoktu kardeşim de. Canım da gitmişti Can'ım da. Onunla beraber tüm ruhum da gitmişti, tüm hislerim, tüm duygularım, tüm hayallerim... hatta gökyüzüne çıkabilmek için cesaretim bile. Bir tsunami çıkmış ve hayatımda ki her şeyi ya sular altında bırakmış, ya da dalgalarına katıp başka diyarlara götürmüş. O psikopat şu an bedenime değil... kalbime iki büyük faça attı! Bunlardan biri en derinine ulaştı, yardı ve geçti. Yemyeşil bir ormanın tüm ağaçlarını kesti!

SİL BAŞTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin