9. Bölüm: "İhtilal"

Start from the beginning
                                    

"Olur mu baba çıkmaz bu odadan."

Babam yüzünü bana çevirip bir cevap bekledi ama avuçlarımdaki yaralara bakmaktan başka bir şey yapmadım. "Belki hemen eskisi olmaz her şey ama, şunu unutma sen benim kızımsın. Kendime çok kızgınım, öfkeliyim. Aslında sana vurmak için kalkan elim benim yüzüme indi Berfin. Beni kendime getirdi, nasıl birine dönüştüğümü gördüm. Her şeyden önce utandım kızım."

Hayır baba! O tokat benim çocukluğumun yüzünde patladı.

Hırpalandı.

Yalpaladı.

Yaralandı.

En önemlisi de ne biliyor musun? Umudunu kaybetti.

Artık onu şekerle kandıramayacaksın.

Artık düştüğünde dizini sana göstermeyecek.

Dara düştüğünde aklına ilk sen gelmeyeceksin.

Ve belki de sana bir daha gülümsemeyek.

Bana yeltenmek istedi ama sonra vazgeçti, hayal kırıklığının sancısı aramızda asılı kaldı. Kimsenin gücü yoktu bu yükü omuzlamaya. Herkes bu sınavdan geçemeyecekti, ilk elenen sen oldun baba. Yavaşça ayaga kalktı. "Hadi Sara Hatun gidelim." Benden ufacık bir ışık belirtisi görse buradan omzu düşük çıkmayacaktı ama beni omuzlarından aşagı yuvarlarken ben de ondan bir ışık beklemiştim. Bana göstermedigi merhameti ona göstermeyecektim. Annem ve babam odadan çıkarken yengem yanıma geldi. Saçlarımı sevdi. "Yengesinin gülü, sana yiyecek bir şeyler getirim mi ha? Sonrada ilaç içersin."

"Yok yenge, canım bir şey istemiyor."

"Yengem, noldu bana anlatmıcak mısın?" eliyle yanagımı silince agladıgımı fark ettim. "Yengen kurban sana, aglama" zayıf kolları etrafımı sarınca içimde biriken ne varsa hepsi yengemin omuzlarında dışarı taşmıştı. Abimi kavgası, yaşamış oldugum korku, Baranın yaralanması hepsi içimde o kadar büyüdüki daha fazla dayanamamıştım. "Çok korktum yenge" dilimden bir tek bu çıkmıştı. Yengem Baranın yaralandıgını bilmiyordu. Bence Baran kimseye söylememişti. Yengem sadece o rezil heriflerin yaptıklarını biliyordu. Daha fazla bir şey diyemedim. Yengem daha da sıkı sardı beni anne şefkatiyle saçlarımı okşadı. Ara ara öpücük kondurdu. "Benim güzel Berfinim. Kar tanem. Geçti, bak abin iyi sen iyisin kimseye bir şey olmadı. Babada o şerefsizlere yapacagını bilir sen merak etme." haykıra haykıra Baran yaralandı demek istedim yapamadım. ben agladım yengem sarıp sarmaladı beni. "Agla güzelim agla."

🐦

Yengem, annemin gitmeden önce nenemin yanına gitmemi istedigini söyleyince elbisemi giyip yavaş adımlarla merdivenden inip avludaki diğer eve geçtim. Nenemin evinin kapısını açınca karanlık beni karşıladı. Ardından kimyon kekik kokularıyla karşılaştım. Ayakkabımı çıkarıp, Yavaş adımlar atıp nenemin yanına yaklaştım. "Nene" sesim tarazlı ve güçsüz çıkmıştı. Nenemin kürtçe konuşan sesini duydum. "İçerdeyim" Tahta kapıyı itince yerde tahtanın önüne oturup şehriye yapan nenemi gördüm. "Napıyorsun?" yavaşça dizlerimi acıtmadan karşısına geçip çöktüm. Nenemle Kürtçe konuşmaya başladık.

"Malik'e şehriye yapacam, seviyor. İyi olur iki güne kalkar ayaga." başında iki farklı eşarbı dolamış ve çenesindeki dövmelerle ona bakmamı saglamıştı. "Belki bugün hastaneden çıkarmazlar, bir gün yatırırlar bence." derken elimle nenemin yaptıgı hamurdan biraz alıp tahtanın üzerinde ileri geri hareket ettirip ince uzun bir hal almasını sagladım. Nenem daha hızlı ve güzel yapıyordu ama ben de kafamı dagıtmak için yapıyordum, yoksa zihnimdeki kanlı pençeler beni alıp bir köşeye fırlatacaktı.

BERFU-BARANWhere stories live. Discover now