"Barış!" diye bağıran Elçin'i tuttum.

Her an bayılacak gibiydi.

Sağlıkçılar tarafından karşılanıp acil müdahale bölümüne götürülürken bir doktor elindeki metal cismi Barış'ın ciğerlerinin yanına sapladı.

'Foss' gibi bir hava sesi çıkarken Barış'ın nefesi hızla düzeldi.

Çığlık atan Elçin kollarıma yığıldı. 

----------

Hızla ameliyata alınan Barış'tan sonra  yirmi dakika kadar Melis'in ambulansını bekledik. Melis'i ne kadar benimsediğimi bir kez daha fark ettim. Grubun diğer üyeleri gibi ailemdi o da. Kendimden çok değer verdiğim zeki ama aptal kardeşimdi o.

Hayatımda bu kadar gergin bir bekleyiş hatırlamıyordum, sonunda ambulans geldiğinde sedyedeki Melis baygındı. Sol bacağı kanlar içindeydi. Hemşirenin söylediğine göre arabada sıkıştığı için kurtarma ekipleri tarafından ancak yarım saatte çıkarılabilmişti ve panik atak geçirince sakinleştirici yapılmıştı.

Ciddi bir şeyi yoktu, sadece pansuman odasına götürdüler.

Bu sırada kampta kavga çıktığı haberini alan müdürler kampa döndü.

Çok geçmeden doktora durumunu sorduk.

"Gerekli testleri yaptık, içsel bir hasar yok. Yine de yirmi dört saat müşahede altında tutacağız. İçe göçen motor bacaklarına geçici zararlar vermiş. Yer yer yanıklar ve kesikler var. Kesiklerden biri derindi, alt bacağına üç dikiş attık. İlk hafta yürümekte biraz zorluk çekebilir. Yanık kremlerini de düzenli kullanırsa iz kalmaz."

"Teşekkür ederiz doktor hanım," dedi göz yaşları biraz dinen Aslı.

Ardından Melis'in ablası Selin'i aramak üzere uzaklaştı.

Elçin biraz kendine gelmişti, Zeyneple Ezgi'nin ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Aras Aslı'nın yanındaydı, Kerem ve Hakan duvara yaslanmış boş boş yere bakıyordu.

Barış'ın ameliyattan çıkmasını bekliyorduk. Daha ona ne olduğunu bile öğrenememiştik.

Koridorun başında bağıran bir kadının sesi duyuldu.

"Oğluma ne oldu, biri bana cevap versin Barış nerede?!"

Barış'ın annesi olmalıydı.

"Sakin olun Suna Teyze," dedi kadının yanına giden Hakan. "Ne olduğunu biz de anlamadık, şu an ameliyatta."

O sırada ameliyathanenin kapısı açıldı. Barış'ın annesi hızla yakasında Dr Sultan yazan alımlı kadının yanına yürüdü.

"Oğlum iyi mi?"

"O iyi," dedi doktor rahatlatmak istercesine. "Boynuna saplanan cam parçası hayati bir yere gelmemişti, lokal anestezi ile kolayca çıkardık. Fakat sağ akciğerine giren cam parçası pnömotoraksa neden olmuştu, yani akciğerini patlatmış. Acile geldiğinde ciltten tüp sokup biriken havayı boşalttık. Ardından ameliyatla camı çıkardık ve göğüs tüpü taktık. Birkaç gün akciğerin kendini onarmasını bekleyeceğiz. Sonrasında çekilen film ile akciğerin düzeldiğini onayladıktan sonra taburcu olabilir."

"Kalıcı bir hasarı olacak mı?" diye sordu Hakan.

"Olmaz, yine de süreci takip edeceğiz."

"Teşekkürler," dedi Suna Hanım.

Doktor giderken sedyede çıkan baygın  Barış'ı gördük. Onu Melis'in yanındaki odaya yatırdılar. Annesi, Hakan ve Elçin yanına giderken biz de hep beraber Melis'in odasına girdik.

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Where stories live. Discover now