"Monsieur"

57.3K 3K 10.8K
                                    

Merhaba,
batırmış gibi hissediyorum lütfen bana sövmeyin ama ilk başlarda çok beğenmeme rağmen sonları batırdım işte 😔👉👈

Bu bölüm için erken olduğunu düşünen insancıklar umurumda değil çünkü aklımdaki kurgu planına göre gidiyorum

Uykudan gözlerimi açamıyorum gerçekten bitireceğim diye canım çıktı ama bırakamadım işte yazmayı uf

Bir de birilerine Çarşamba gelir demiştim ondan acele ettim falan işte öyle

+RARE isminde çok güzel bir texting kitabım var bakmak isterseniz beklerim oraya yükleneceğim biraz gibi duruyor

Bolca, tıpkı önceki bölümde yaptığınız gibi bisssürü yorum yaparsınız değil mi 👉👈 ben sırf siz yorum yapın diye hızlı hızlı yazıp attım bölümü 😔😔 çok seviyorum yorumlarınızı okumayı, uykusuz kalan bu kediye biraz yorum verin lütfen 🤲

Evet bölüm başlarında yorum dilenmekten vazgeçmeyeceğim işte 😌

Umarım beğenirsiniz bu bölümü çünkü bir süprizim var size sonda 🌝🌝

Sizi maviliyorum 💙

İyi okumalar

Miyav

Bakışları, yanında uzanan ve sakince uyuyan bedenin yüzünde geziniyordu. Kısa kirpiklerini inceliyor, gelen ağlama isteği ciğerlerini yakarken işaret parmağı nazikçe yanağında geziniyordu. Kolları arasında, hava iyiden iyiye kararmış bir durumdayken mışıl mışıl uyuyordu. Kızgınlığını getirdiği yorgunluk onu oldukça halsiz düşürmüş olmalı ki, sarılıp uyumak istemişti. Taehyung, elbette reddememişti onu.

Kolları sıkıca beline sarılmıştı. Verdiği pijamaların içinde, onun kokusuyla gittikçe mayışıyordu. Sadece birkaç dakika önce uyanmıştı ama gözlerini açar açmaz, hemen karşısında gördüğü yüzü anlamsız bir burukluk bırakmıştı içinde. Kaçıyordu, günlerdir ondan kaçıyordu. Ama yine en sonunda, kolları arasında buluyordu kendini. Kurallarını ve ideallerini bir kenara atıyor, sadece hislerine odaklanıyordu. Yanındayken hızlanan kalbine, dolan gözlerine ve ona dokunmak için uyuşan parmak uçlarına kanıyordu. Engel olamıyordu ve uzak duramıyordu.

Kesinlikle geri gidemiyor, ona daha çok yaklaşmak istiyordu. Dudaklarında yaşamı buluyor, bilgiyi deneyimliyordu. Sahip olduğu en muazzam histi onun verdiği duygular. Öyle garipti ki, upuzun saçları yastıkta dağılırken gözleri asla ondan ayrılmıyor, ağlama isteği gittikçe artıyordu. Asla yapmayacağı şeyler yapmıştı, asla yapmayacağı şeyler yapmak istiyordu.

Bu alfa, kendisine sanki dünyanın en nadide parçasıymış gibi davranıyordu. En önemlisi, her bir kararına ve kelimesine saygı duyuyordu. Taehyung, onun saygısını hal edecek kadar önemli biri olduğunu hissettikçe daha çok çekiliyordu ona. Çok baskındı, isterse ona hemen burada sahip olurdu. Mühürlerdi kendine. Taehyung buna asla karşı koyamazdı o büyüyle.

Ama yapmıyordu. Yardım isteğini bile zorla kabul ettirmişti. Önünde diz çöktüğünde, saçlarını sıkı sıkı tutup çekiştirmek yerine nazikçe okşamış, sevmişti. İçtendi, öyle içten seviyordu ki Taehyung titriyordu elleri altında. Değer veriyordu, gerçekten değer veriyordu ona. Tek nefesinde, nefesini kendine hapsedecek kadar değer veriyordu. Kollarını sıkıca sarıp uyuyacak, boynuna öpücükler bırakarak mayıştıracak kadar çok seviyordu. Jeongguk Jeon, çok garip bir alfaydı. Müthiş güzellikte bir yüzü ve tatlı tatlı çıkan bal sesi vardı. Diğer alfaların aksine oldukça tatlı ve mayıştırıcı bir kokusu, olgun olduğu kadar nazik hareketleri vardı. Tanıdığı kimseye benzemiyordu, kimseye.

NEEDYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin