ESMER

37 2 0
                                    

Dün sahilden döndükten sonra yemek yiyip uyuduğumda gerçekten yorgun olduğumu anladım galiba güneş fazla çarpmıştı.
Kahretsin! Yeni bir güne daha merhaba... Ama bu sefer diğerlerinden farklı bi sabah. Gercek tatilli sabah.
Annemin omleti yine evi esir almış, zaten bu saatte uyanmamın başka açıklaması olamaz. Yatağımdan doğrulup mümkün olduğunca odanın pembeliğine bakmadan kendimi dışarı attım.
Ah tanrım gözlerimin altında yine mor halkalar işte vücudumda sevmediklerimden, annem ve babamda da var genetik sanırım. Yüzüme bir kaç avuç su çırptıktan sonra terliklerimin çıkardığı tok seslerle mutfağa yöneldim içeri girmeden kapısı aralık olduğu için kimse olmadığını fark ettim. Geri dönüp ön balkona ilerledim ve bingo annemle dayım kahvaltı yapıyorlar. Konuşmaktan beni fark edemediler
"Oo bizsiz kahvaltılar falanlar filanlar gündaydınlar" diyerek saçma salak bi giriş yaptım. Sabah kafası işte napalım ?
"Dün erkenden uyuyunca epey yorgunsundur diye uyandırmadık gerçi yorgun olmadığınd da uyurken sana yaklaşamıyoruz"
"Omletin kokusu bana yaklaşmadan duramıyo gibi gözüküyo Yıldız Sultan omlete sahip çıkalım." diyerek çarpık bir gülümsemeyle yerime geçtim. Çay içmeyi normal şartlarda tercih etmezdim ama kahvaltılarda bire bir.
Kahvaltıyıda kazasız belasız bitirip odama yani kuzenimin odasına geçtim. Dayımın laptop'unu dizi izlemek için ödünç aldım. Teen Wolf, ah Derek bayılıyorum olum hastayım lan sana!! Neyse her diziden sonra kendimi toplamak zorunda kalıyorum işte böyle.
Saniyeler dakikalar saatler geçer ah yeter! Ben sahile iniyorum!
Annemden biraz para alıp eşyalarımı toplayıp taksiyle sahile indim. Normalde ailemle gelmem lazımdı evet ama işleri varmış tatilde bile iş...
Sahilin yanındaki ufak cafe gibi görünen büfeden soğuk bir şeyler almak iyi gelecekti çünkü burda 10 dakikada sayısız ter döküyordum. Ice Tea Şeftali alıp kasaya doğru başımı çevirdiğimde bizim çok bilmişi gördüm. 1 dakika ya nerden bizim oluyomuş ki elin adamı ? Kendine gel Eflâ.
Kafasını aniden bana doğru çevirince başımdan aşşağı soğuk sular dökülmüş gibi oldu resmen o an dondum napıcağımı kestiremedim. Acaba göz kırpıp selam mı versem ? SAÇMALAMA EFLÂ! Çok fazla bakıştığımızı fark edip kafamı hemen benle alakası olmayan bi yöne çevirip sanki onu tanımıyomuş gibi yaptım ki zaten tanımıyodum evvet sorun yok! Sorun yok sorun yok sorun y--
"Esmer!"
Hayır bana demedi bana demedi burdaki herkes esmer bana niye desin. Allahım nolur ordan bana bi vahiy.
"Sesimizide duyuramıyoruz acaba kum mu atsak ?" Hafif bi gülme sesi ve tenimde hissettiğim soğuk el... O anlık refleksle döndüğümde ani bi dönüş olduğu için o park alanındaki gibi aramızda az bi mesafe vardı. Allahım gözleri bildiğin baldan yapılmıştı o kirpikler biraz daha zorlansa göğe uzancak gibiydi, nefesi nefesime çarparken olabildiğince nefesin geldiği yöne bakışlarımı indirmiyordum. Biri bana bakınca inadına gözlerine bakanlardandım ki galip hep ben olurdum ama bu sefer gözlerimi çevirdim ve cevap vermem gerektiğini fark ettim...
"Etrafına bak tek esmer ben değilim." Gözlerimi bileğimi tutan ellerine doğru indirdim ve tek kaşımı kaldırıp hayırdır bakışımi attım.
"Ama tuttuğum tek esmersin." Dedikten sonra hiç bir şey olmamış gibi ifadesiz bi şekilde büfeden çıktı.
Bu da ne demek şimdi ? Tuttuğum tek esmersinmiş alla alla sensin esmer ne bu samimiyet ? Nutkum tutuldu burda benim ama herif orda ifadesizce yürüdü gitti resmen. Ah bravo Eflâ. Acaba insanlarla özellikle erkeklerle adam akıllı konuşmayı ne zaman becericeksin ? O kadar kişiyle çıkmama rağmen erkeklere olan soğukluğum çok ironik. Aman zaten yaşım daha 17 sevmemede çok var işte tam burda altını çiziyorum sevmeme çok var aşık olmama değil. Aşkın yaşı yoktur çünkü aşk yoktur. Sevgi vardır. Hani şu uzun süren birliktelikler varya heh işte onların hepsi sevgiyle başladı ve saygıyla sürdü. Aşk yok. Bir keresinde bir kitapta okumuştum ne güzelde demiş yazar 'Aşk sex'i bedavaya getirmek için icat edilmiş saçmalıktır.' Bi insan bi yazara benim kadar katılamazdı! Tam 12'den vurmuşsun be üstad!
Kendi kendime konuşmalarım sonucunda dün geldiğim o sessiz yere varabildim. İnsanlardan uzak, insan seslerinden uzak, insanların yaptığı şeylerden uzak. Bu sefer yanıma kitap almadım Lana Del Rey sakinliğiyle dalgaları birleştirip huzuru yarattım. Yine ıslak kuma uzandım o serinliği hissettim.
Yarım saat bu şekilde durup ufka doğru bakmaya koyuldum. Daha önce tekken hiç denemedim denizde yüzmeyi. Acaba şimdi denesem aptallık mı yoksa cesurluk mu olurdu ? Ah o ince çizgiler. Kendimi böbürlendirme vaktiydi. Ben Eflâ Kıraç'ım aptal bi yüzme işini mi beceremicektim ? Hayır! Kulaklığımı ve telefonumu kuma koyup üstünede tişortümle şortumu attım malûm güneş gelmesin manyaklaşıyorlar sonra. Yavaş adımlarla sımsıcak havaya inat gelen sulara doğru ilerliyordum. İlk başlarda dirensemde kendimi suya atıp alışmayı göze aldım. İlk önce ayağımın deydiği yerlerde yüzüyordum. Ayağımın altındaki yumuşak kum çarşaf gibi kayıp gidiyordu yavaş yavaş. Tabi bu arada boğazıma baskı yapan deniz seviyesi endişelenmemi sağlıyordu.
Hey! 1 dakika! Ayağım! Hayır bu kramp değil yosun veya kestanede değil onların hissini çok iyi bilirim bu farklı bi şey! Ayağıma dokunan varlığın paniğiyle bi kaç kere dengemi kaybedip denize çöktüm tabi su yutsamda sonradan dengemi sağlayıp kendimi endişeyle kıyıya attım. Kuma oturup hemen ayağıma baktım fakat hiç bir şey yoktu. Acaba kendi kendime panik yaratmış olmamdan mı diye düşünürken bi yandan kendimi kuma bırakıp derin bi nefes aldım. Korkularım... Yükseklik ? Yanlış! Yüksekten düşme korkusu. Karanlık ? Yanlış. Karanlıkta ne olduğunu bilememe korkusu. Deniz ? Yanlış! Boğulma korkusu. Ölüm ? Yanlış! Allah korkusu...
Başım yine ağrımaya başladı bunun sebebi kaşlarımı çatmam olduğunu fark edip kaşlarımı rahat bıraktım. Gözlerimi açmaya karar verdiğimde yanımda gördüğüm manzaraya dayanamayarak
"E yuh ama!"
"Sinirli ve kaba hmm bakalım esmerde daha neler görücez." Yine çarpık bir gülümseme,
"Sen...Hangi ara geldin buraya ? Ben nasıl fark etmedim?"
"Hayır, fark ettin hatta tepkin denize batmak oldu bilseydim hiç dokunmadan yüzüp giderdim hahaha"
"O sen miydin ? Boğuluyordum be adam! Ne bu ilk okul 1 şakalarımı??"
"Hey hey sakin ol bilseydim böyle tepki vericeğini zaten yapmazdım özür dilerim..."
"Gerek yok."
Diyip konuyu kapatırken diğer yandan şortumu giymiştim bile,kulaklığı ve telefonu şortun cebine attım. Arkama bakmadan yürüyüp giderken hiç cevap vermemesine şaşırsamda gözlerini üstümde hissettiğimden dönüp bakmadım. İnsanların sesine yaklaşınca tişörtümüde hemen üstüme geçirip hızlı adımlarla yola çıktım.
Ciddimisiniz ya ? Yaz ayındayız taksiler nasıl dolu olur ? 10 dakika...15 dakika...20 dak--
"Çok beklersin esmer."
"Seni ilgilendirmez."
Omuz silkerek "Aksini idda eden olmadı." Ukala çok bilmiş ilk okullu seni!
"Sessizliğim asaletimdendir diyorsun yani esmer ?"
"Farkındaysan hiç bir şey demiyorum ?"
"Peki o zaman. Seni eve ben bırakırım ve sen yine hiç bir şey demezsin o zaman ?"
"Seni tanımıyorum bile arabana mı binicem bir de ?"
"Emin ol organ mafyası olsam kaçırcağım son kişi olursun. Senle uğraşılmaz esmer teklif var ısrar yok. Sen bilirsin..." tabi ben bilicem gidersin böyle boyunun ölçüsünü alıp.
Lanet olsun bu sıcakta daha fazla bekleyemicem!
"Bekle... Organ mafyası değilde katil olsan iyi olurdu lanet hayat."
Arabanın ön kapısını açarak;
"Olur bunu da yolda konuşuruz" dedi ve yine bir göz kırpma. Şuan hava sıcak olmasa hayatta binmezdim. Tamam kusursuz güzelliğin var ama elde etmek istediğim erkekler grubunda değilsin çok bilmiş. Ayrıca kısa konuşmalarla bugünü bitirmeyi umuyorum.
5 dakikadır konuşmadığımızın farkındayım bende zaten konuşma meraklısı değildim susmak daha iyiydi açıkcası. Arabasıda gayet temiz ve güzel kokuyordu titiz biri olmalıydı ve tahminen arabası babasıyla ortak alınmış gibi duruyordu. Bu kadar sessizlik yeter, kulaklığımı ve telefonumu cebimden çıkarıp kulaklığı takacakken tok bir ses bu düzeni bozdu. Sesi gayet yaşına göre hatta karizmatikti.
"Nerde oturuyosunuz?"
Bi yandan yolu tarif ederek,
"İstanbul Kartalda."
"Tesadüfler..."

"Anlamadım?"

"Babam orda oturuyor. Annem burada esmer."
"Tesadüfler."
Tek kaşını kaldırarak bakınca lafıma devam ettim
"Benimde annemle babam ayrı ondan kusura bakma. Neyse kapansın konu."
"Peki kapatalım. Başka konu, neden katilin olsaydım daha iyi olurdu ?"
"Hayatımdan en az kendimden nefret ettiğim kadar ediyorum. Sakın bana gayet güzel bi kızsın deme veya ibretlik örnekler verme gerçekten onlardan da sıkıldım."
"Yoo ben güzelsin demicektim bence gayet çirkinsin." Anlamsız bakarak sadece
"Teşekkürler ya" diye tısladım.
Galiba bu son kelimelerimdi 15 dakika boyunca konuşmadık bana ne yaşımı ne adımı sordu hatta numaramı bile istemedi. Şaşırtıcı, gerçi isteseydide vermezdim sorduğu sorularada kısa cevaplar verirdim sessizlik iyiydi.
Yazlığın kapısına gelince durmasını söyledim. Hiç bir şey demeden indim ama kapıyı çarpmadan önce teşekkürler demeyi ihmal etmemiştim. Tamam kabul erkeklerle aram yoktur ama teşekkür ve özrü esirgemem. Teşekkürümden sonra göz kırptı hiç bir şey demiceğini anlayınca kapıyı sertce kapatıp evin kapısını çaldım.
Annem hiç bi şey sormadan odaya geldim yine beni bunaltmasını istemiyorum. Fakat aklım hala o kapıyı çarpmamda. Hayır yani çocuk sana gitme kal mı dicekti ? Neyi bekledin ? Kısa ve öz göz kırpmak. İnsan bi önemli değil der birde bana kaba diyor. Sensin kaba!
Üşenmeden daha söylenirdim ama daha önemli bir şeye ihtiyacım var.
Duş...

ÇözülemeyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin