Ab İmo Pectore

38.8K 3.1K 6.6K
                                    

Biraz saçma olduğunu düşündüğüm ve kesinlikle içime sinmeyen bir bölüme hoş geldiniz

Açıkçası, oldukça tereddütlüyüm yayınlarken ama yine de beğeneceğinizi umuyorum

Şimdi anlamayacaksınız ama şunları şuraya ekleyeyim:
Gaius Julius Caesar Octavianus - ilk Roma imparatorudur
Livia Drusilla - eşlerinden biridir ve döneminin en güçlü kadınıdır

Sadece bu karakterlerin tarihteki yerlerini biraz değiştirdim ama gerçek olduklarını bilmenizi istedim bu kadar

Bolca yorum yapmayı unutmayın çünkü ben sabaha kadar sizin için bu bölümü yazdım 😔😔 yorumlarınızı seviyorum 😔😔 siz de bol bol yorum atın 😔😔

Hatalarım varsa affedin, kontrol etme şansım olmadı ne yazık ki tekrar okuyamadım

Sizi maviliyorum

İyi okumalar ^^

Miyav

Kim Taehyung'un hayata karşı duruşu "Kimseye ihtiyacım yok, zirveye kendim tırmanacağım." şeklindeydi. Birilerine bel bağlamak, muhtaç olmak, ihtiyaç dolu olmak istemiyordu. Bir alfaya, ya da belki bir betaya ihtiyacı yoktu. Kıvrak zekalı, kurnaz ve sinsiydi. Zekiydi, yetenekli ve becerikliydi. Her şekilde kendi geleceğini kendi elleri ile yaratabilirdi. Bu konuda kendine çok güveniyordu.

Adımlarını temkinli atardı. Dengesiz ve deli olsa bile, emin olmadığı şeyleri yapmazdı. Sonuçlarında büyük facialar doğuracak işlere girişmezdi. Kendi çizgisini çizer, çizgiyi gerekirse binlerde dala bölerdi ama yine de kendi bildiğini uygulardı. Sertti, kesin sınırları vardı. Kuralları, idealleri...

Jeon Jeongguk, yasak elmaydı. Asla ısırmaması gereken ama dudaklarını uzaklaştıramadığı, dilinin verdiği hazda kaybolduğu o o kişiydi. Uzak durması gereken, işlememesi gereken bir günah gibiydi. Arzulaması bile kötüydü, bir alfayı kesinlikle istemeyen hayatında, onu kabul etmek bir çığ yaratırdı.

Yine Leonardo'nun sözlerini aklından çıkaramıyor, ona yetmeyecek olma düşüncesi benliğini mahvediyordu. Lakin ona yetmesine gerek yoktu bile. Böyle bir zorunluluk taşımıyor, onunla herhangi duygusal bir ilişkiye giriş yapmıyordu. Yine de, dudaklarına hükmeden kiraz dudakların sahibine karşı böylesine hisler hisseden kişinin sadece kendisi olduğunu bilmek, yastığa yüzünü gömerek ağlama isteği yaratıyordu kendisinde.

Öğretmeninin yardım etmeye çalıştığını biliyordu. Kendisinin ne halde olduğunun, isteklerine asla karşı gelmediğinin de farkındaydı. Yine de... Bilmiyordu.

Onun nasıl hissettiğini bilmiyordu. Ne düşündüğünü duyamıyor, ne hissettiğini anlayamıyordu. Öylesine bencildi ki, sadece kendisine odaklanmıştı. Kendi arzularını düşünmüştü, onu kendisine yardım etmek zorunda bırakmıştı. Belki de bundan memnun değildi. Belki de rahatsız oluyordu.

Lakin, ravirde onu öpen oydu. Kucağına alan, kendisine yaklaştıran, flört eden de oydu. Kendisine, hiçbir öğrencisine davranmadığı gibi mi davranıyordu yoksa herkese karşı aynı mıydı? Herkese karşı böyle nazik, kibar, anlayışlı, flörtöz ve yakın mıydı?

Natalie denen kadından ayrıldıktan sonra, ilişkilere kendini kapatmış mıydı yoksa denemiş miydi birileri ile? Natalie nasıl biriydi? Jeongguk, hâlâ onu seviyor muydu? Yoksa sadece eski bir kalp kırıklığı mıydı onun için? Ona farklı mı davranıyordu yoksa şimdi, kendisine davrandığı gibi samimi miydi? Kendisini öptüğü gibi mi öpüyordu onu da?

NEEDYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin