Infirmary and Biology Teacher

52.9K 3.5K 7.9K
                                    

Biraz kısa oldu gibi ama neyse

Bollca yorum isterim üzümlerim 🥰🥰

Beğenirsiniz umarım ^^

İyi okumalar

Miyav

Sigarasından bir nefes daha çekerken, mavi gözlerini telefonunun parlaklığını oldukça düşürmüş olduğu ekranından çekmiş, okul bahçesine bakmıştı kırık tahtaların arasından.

Okulun artık kullanılmayan, eki tuvaletindeydi. Buraya sadece o gelirdi, sigara içmek için. Bazen arkadaşları da gelirdi gerçi, birlikte tüttürürlerdi.

Nefesini dışarı verirken, tahtaların arasından yukarı süzülecek dumanı umursamadı. Gri dumanın bir kısmı dışarı çıkmış, bir kısmı da  kıvırcık sarı tutamlarına bulanmış, üstünü iyice sigara kokutmuştu. Her zaman içtiği markadan değildi bu dal, oldukça hafifti ama parası buna yetmişti. Annesi, harçlığını bu hafta az vermişti çünkü.

Oturduğu pencere kenarında biraz hareketlendi, kalçalarını saran mavi kot pantolonu mermerdeki tozlar sayesinde kirlenirken, telefonunun ekranını kilitledi. Dışarıda gördüğü bütün o insanları tanıyor olmak, garip geliyordu ona. 'Ne çok gereksiz insan tanıyorum.' diye düşündü, bu düşüncesine kendi kendine güldü.

Olivia, elindeki telefonuyla sevgilisinin yanına koşarken adını unuttuğu alfa çocuk, sektirdiği topunu bırakıp omega sevgilisinin ona gösterdiği şeye bakmıştı.

Onları izlerken bir nefes daha çekti ciğerlerine. Annesi bir omega olarak sigara içmesini hiç doğru bulmuyordu ama umurunda değildi. İçmek istiyordu ve içiyordu işte. Ağır sigaralar içeriğinde ya da nargile çektiğinde, bacaklarında olan o titremeyi ve başının dönmesini seviyordu.

Mavi gözleri, ufacık aradan birden vurmaya başlayan güneşle parlarken, rahatsız olup tekrar telefonuna indirdi bakışlarını. Parmak izini okutup tekrar açtığı ekrana düşen bildirim ise, gözlerini devirmesine neden oldu.

Arkadaşlarından biri derse gelmesini söylüyordu, hadi ama, ders kimin sikindeydi?

Sigaranın dumanı yüzünden yaşaran gözlerini birkaç kez kırpıştırdı. Sigarası yavaşça bitiyordu bu yüzden sonunu beklemedi, kenara bastırıp söndürdü ve oturduğu yerden aşağı atladı. Üstünü silkeleyip, beyaz gömleğini belini sıkıca saran pantolonunun içine sıkıştırdı yeniden. Telefonunu arka cebine attı ve kenara bıraktığı çantasını alıp çıktı tuvaletten.

Ayağındaki Converse'ler, yeni alındığı için parlak ve alımlıydı. Bu yüzden önündeki çamura basmaktan çekindi, üstünden zıpladı. Okula girdiğinde, dolabına doğru ilerleyecekti ki, köşeden dönen bir başka bedene çarptı başı.

Yapılı bir bedendi, buram buram alfa kokusu yayılıyordu etrafa. Biraz misk meyvelerine benzer, biraz da pudra ile karışmış, alımlı, çekici ve tatlı bir kokuydu. Sarı saçlı olan bunu umursamadan geri çekildi ve asla yüzüne bakmadan, ayakkabılarını incelemeye devam etti.

"Özür dilemeyecek misin Taehyung?"

Biyoloji öğretmeninin tanıdık ses tonu kulaklarına dolduğunda, iç çekti. Dudakları arasından ufak bir özür mırıldanıp dolabına gitmek için hamle yapacakken öğretmeninin uzun parmakları kolunu kavrayıp onu durdurdu. Tam o sırada yanlarından hizmetli ve temizlik malzemeleri koyduğu araç geçti.

"Yürürken önüne bak." Dedi öğretmeninin yakınındaki sesi. Sonra ise kolu serbest bırakılmıştı. Beklemeden uzaklaştı. Bakışları yükselip, önüne bakmaya başladığında ise Andrade ve Victoria'nın dolabının önünde onu beklediğini görmüştü.

NEEDYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin