Dışarıda ne olduğu hakkıda en ufak bir fikrim yoktu. Sadece gördüğüm mavi gökyüzüydü ve ben dünyayı çok merak ediyordum. Ağaçları, toprakları, evleri, hayvanları çok merak ediyordum. Sadece resimleri görmüştüm. Gerçekleri görmek dokunmak istiyordum...
Selam güzel ve yakışıklı okurlarım. Öncelikle yukarıda ki müziği açalım ve kendimizi kitabın satırlarına bırakalım... Çok konuşmayacağım, hemen sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Keyifli okumalar...
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen.⭐
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
3. Bölüm : "Karşılaşma..."
Burak Ulusoy'un anlatımıyla:
Arkadaşım Emir'in bu akşam doğum günüydü ve ben arabayla ilk gördüm kıyafet mağazasında durdum. Bir şort ve birde sweat shirt alıp hızla kasaya yöneldim. Eğer biraz daha oyalanırsam partiye geç kalacaktım. Hızla kasaya geçtim ve kasiyere kıyafetleri uzatacağım sırada bir kızın bana seslendiğini fark ettim.
" Hey! Ne yapıyorsun sen, sıra bizde."
Döndüğüm de kahverengi saçları ve kahverengi gözleri ile çok sade olsa da farklı bir havası vardı. Sırıtarak kızı süzüp,
" Kusura bakma güzelim, acelem var. Şu an hiç uğraşamam ama eğer telefon numaranı verirsen seninle daha sonra görüşebiliriz."
Ve cümlemin sonunda göz kırptım. Kız bir kaç saniye bir şey diyemedi. Ama beni baştan aşağı süzdüğü de gözümden kaçmadı. Ondan sonra
"Sen beni ne sanıyorsun? Kendini çok mu yakışıklı sanıyorsun? Asıl benim acelem var. Sırayı da istemiyorum önce sen öde ondan sonra sen yoluna ben yoluma ve birdaha görüşmemek üzere."
Bende " peki senin dediğin gibi olsun" demekten başka birşey diyemezdim. Hayatımda ilk defa bir kızdan böyle bir tepki alıyordum. Hep bir kızın telefon numarasını istediğimde sevinçle telefonunu uzatırdı . Ama bu başkaydı, aklımdaki bu düşüncelere son verip, kasaya ödemeyi yapıp, arabaya atladığım gibi parti'nin yolunu tuttum....
Partiye geldiğimde İçeriye girip Emir'e hediyesini uzatarak " Doğum günün kutlu olsun kardeşim" dedim.
O da " sağol kardeşim" diyerek yanıtladı. Ve ardından Oğuz girdi söze,
" Oğlum erken geleceğim diyorsun bir de, yarım saat geciktin lan."
" Sorma ya, kıyafet mağazasına gittim. Ödemeyi yapacağım sırada bir kızla tartıştım."
Oğuz gülerek " Hayret bir kızla kavga etmen alışılmadık bir durum. Kesin kızdan telefon numarasını istedin değil mi lan."
Nasıl anlıyordu bu çocuk her şeyi? Oğuz'un beni sürekli Tanımasın'dan nefret ediyorum.
" Evet birazcık telefon numarasını istemiş olabilirim."
" Oğlum hala birazcık diyorsun ya! Her neyse şu an Emir'in doğum günü bunları burada konuşmayalım. Biz pastayı kestik , Sana da bir dilim ayırdık al yersin."
