11- Onu Bana Bırak

498 93 55
                                    




Gecenin geç vakitlerinde Carpe Diem müşterilerini erkenden uğurlamış ve Joseon Gençlik Örgütünün üyelerini dans pistinde toplamıştı.
Taehyung sahnede yoldaşlarına hitab ederken onlarca örgüt üyesi hayranlıkla onu izliyordu.

"Operasyon günü nihayet gelip çattı. Şimdi niyetimizi eylemlerimizle herkese gösterme zamanı. Bugün aramızda bulunamayan liderimiz adına bu mesajı hepinize iletiyorum."

Konuşmasına ara vererek ceketinin cebinden ikiye katlanmış sarı bir kağıt çıkarttı. Bu sırada lider Jeongguk salonun en köşesinden onu izliyordu. Kollarını önünde bağlayarak kendi yazdığı konuşmayı dostunun sesinden dinlemeye başladı.

"Joseon kolonisi için duyduğunuz acı ve öfke bu ülkenin gerçeklerini değiştirmek için kilometre taşı olacak. Döktüğünüz gözyaşı ve kan bu ülkenin geleceğinin temel taşı olacak. Sizi sonuna kadar eylem yapmaya sevk eden güç bu ülkeye, Joseon'a duyduğunuz sevgiden kaynaklanıyor. Anne ve babalarınız, kardeşleriniz, çocuklarınız, kıymetli dostlarınız, aşıklarınız ve bu işe baş koyan hepiniz için.
Bunu bize, sevdiklerimizin içinde yaşayacağı ülkeye duyduğumuz aşk ve şefkat yaptırıyor. Savaşma ruhu ve öfke kolay alevlenir ama gerçeklerle yüzleşince kolay da ölür. İdealizm ve tutku asildir ama aynı zamanda kolay söner.
Ne var ki sevdiklerimin mutluluğu için duyduğum arzu asla değişemez.
Dileğim çocuklarımızın açlık çekmeyeceği, özgürce gülümseyip koşacakları, zulmün ve ayrımcılığın olmadığı bir dünya.
Joseon Ulus Gençlik Örgütü yoldaşları, pes etmek yok! Joseon'un özgür kaldığı günü kutlayalım!"

Taehyung'un sonlara doğru dolan gözleri ve titremeye başlayan sesiyle okuduğu cümleler yoldaşlarında inanılmaz bir coşkuya yol açmıştı. Hepsi bir ağızdan onun peşine bağırdılar. "Kutlayalım!"

Taehyung'un konuşması boyunca gözleri sürekli kesişen Jimin ve Jeongguk ise birbirlerine bakmayı kesip diğerleriyle birlikte sahnedeki dostlarına alkış tuttu.
Hepsi duygusal ve sorumluluk yüklüydü. Bir avuç genç olarak hükümete karşı savaşıyor olmak onları zaman zaman umutsuzluğa sürüklese de bir araya geldiklerinde işte böyle inançlıydılar.

Yarını düşünmeyi biraz erteleyerek eğlenmeye karar verdiler.
Carpe Diem'in masalarını bu sefer zengin müşteriler yerine yoldaşlar doldurdu. İçki şişeleri dolu gitti boş döndü. Madam Sophia'nın Jimin'in yardımıyla hazırladığı yemekler yenildi ve sürekli kahkahalar atıldı.

Jimin ve Taehyung soju bardaklarını tokuştururken Madam Sophia salonun ortasına geçip birkaç kez avuçlarını birbirine vurarak dikkatleri üzerine çekti.

"Herkes beni dinlesin. Midelerinizi içkiyle doldurmayın. Biraz da yemek yiyin. Yarına hastalanıp her şeyi berbat edebilirsiniz."

Taehyung geride durarak bu uyarıyı onayladı.

"Madam doğru söylüyor. İçkiyi fazla kaçırmayın."

Buna karşın kalabalıktan memnuniyetsiz birkaç "Tamam" sesi yükseldi.

Madam kollarını önünde bağlayarak yeniden konuşmaya başladı.

"Herkes burada. Şimdi sırayla, ülkemiz özgür kalınca neler yapacağımızı anlatalım."

Bu fikir herkesin hoşuna gitmiş gibiydi. Önce yine Hoseok ayağa kalkıp konuştu. Konuşmayı gerçekten seven birisiydi.

"Aslında çok fazla bir planım yok. El koyulan tarlamı geri alıp annemle ve eğer benimle gelmeyi kabul ederse bir beyefendiyle köyde yaşamak istiyorum. Hepsi bu."

Birkaç masa uzağında oturan Min Yoongi'ye bakarak konuşması herkesin dikkatini çekmiş ve salondan "Ooo" şeklinde bir uğultu yükselmesine sebep olmuştu.
Yoongi bir cevap vermek yerine gülümseyerek başını önüne eğince bu Hoseok'a yeterli gelmişti. Yoldaşlar arasında elbette iki erkeğin birbirinden hoşlanmasını yanlış bulan insanlar vardı. Ama yine de aynı devrim uğruna savaştıkları için saygı duyuyor ve seslerini çıkartmıyorlardı.

Carpe Diem | Jikook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin