Giriş

17.5K 1K 783
                                    

Ailemin ikinci çocuğuydum, ailem tarafından her zaman sevilmiş ve çocukluğumda ki hastalık yüzünden ebeveynlerim tarafından ilgiyle büyütülmüştüm.

Annemin tarafı çocukluğumda ki hastalık sebebiyle sürekli ağlamam ve bayılmalarım yüzünden ablamı daha çok sevmişler ve benden dokuz yıl sonra dünyaya gelen küçük erkek kardeşime bağlanmışlardı.

Babamın tarafı ise kardeşlerimden hiçbirine daha doğrusu babama bile sevgisini göstermeyen varlıklardı. Soğuk olmam onlara çekmiş diyorlardı ama aslında soğuk olan ben değildim, beni bu hale getiren kişilerdi.

Ellerimi saçlarıma atıp dağınık tutamları düzelttim. Elimde birkaç tutam kalmasını umursamadan onları çöpe atıp derin bir iç çektim. Bir saat sonra başlayacak olan dersim için aynanın karşısına geçmiş hazırlanıyordum.

Açık kahverengi saçlarımı düzeltip sade dudak nemlendiricisini çatlamaya başlayan dolgun dudaklarım üstünde kısaca bir tur gezdirdikten sonra dudaklarımı birbirine bastırdım.

Benim yönelimim çoğu insandan farklıydı, kızlar ilgimi çekmezdi. Bunu sekizinci sınıfta öğrenmiştim. Bir erkeğe aşık olduğumda...

Sonra da bunu saklanmaktan çekinmemiş ve herkese söylemiştim. Babam sessiz kalmayı tercih etmiş, annem ağlayarak söylenmiş, ablam ise beni desteklemişti. Kardeşim küçük olduğu için beni anlayacağını zannetmiyordum.

Yirmi yıllık hayatımda birçok kez platonik olarak aşık olmuş ve tam üç kez reddedilmiştim.

Bunlardan ilki sekizinci sınıfta yan sınıftaki bir erkeğe aşık olmamla başlamıştı. Sadece küçük bir hoşlantı zannetmem büyük bir hataydı çünkü ilk kez kalbim kırıldığında sadece on üç yaşındaydım. Yönelimim konusunda o zamanlar oldukça tedirgindim ama onun bana karşı davranışları beni güçlendirmişti. Ona açıldığımda ise pişmanlığımın ilk tohumları o zaman ekilmeye başlamıştı.

Beni, sınavlara hazırlanması gerektiğini söyleyip reddettikten tam bir hafta sonra en yakın arkadaşımla -bu kişinin kız olması bisex olduğunu kanıtlıyordu.- çıkmaya başlaması kalbimi fazlasıyla kırmış ama susarak ağlamayı tercih etmiştim. İçimde çığlıklar koparken yüzümü ifadesiz tutmayı tercih etmem benim suçumdu. Çünkü onları öğrendiğim an arkadaşıma bağırıp çağırabilir, 'onu sevdiğimi biliyordun, bilmene rağmen bunu nasıl yapabildin?!' diyebilirdim ama dememeyi seçmiştim. Çünkü onlar için değmeyeceğini düşünmüş ve en yakın arkadaşımla iletişimimi keserek acımı içime atmıştım.

İkinci reddedilişim lise üçüncü sınıftaydı.

Lise ikinci sınıfta o, bizim sınıfa ilk geldiğinde sarı saçlarına ve mavi rengindeki ama çekik olan gözlerine bakıp buralı olmadığını fazlasıyla anladığım oğlanı dikkatle ve biraz da hayranlıkla dinlerken "Annem Koreli, Babam Kanadalı." dediğinde anlamıştım sarı saçlarının ve mavi gözlerinin olmasını. Sonrasında ise dudaklarımdan kısıkça arkadaşlarımın duymasını sağlayacak tonda tek bir kelime çıkmıştı.

"Yakışıklıymış."

Ertesi gün okula gelmemişti, ondan sonraki günde ve ondan sonraki günlerde de... Ağzımdan hayranlıkla çıkan kelimeyi üzülerek geri alabilmeyi dilemiştim o her gün okula gelmediğinde. İsmini bile duymadığım oğlanın gizemine hayran kalmıştım çünkü.

Lise üçüncü sınıfa zar zor geçtiğimde okulun ikinci haftası görmüştüm onu.

Yanında bir kız ve erkek arkadaşıyla muhabbet ediyordu boyu 1.80'e yakın duruyordu, geçen senden bu yana boyu uzamıştı ve benim boyum bir santim bile uzamamıştı.

Idyllic «KookMin» [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin