:36

7.3K 668 388
                                    

Şokun etkisiyle sıkı sıkıya tuttuğum telefonumu düşürüşümden saatler sonrasında bile, ağlamaklı sesler çıkartarak yüzümü yastığa bastırmış ve çığlıklarımın odanın içinde boğuk bir şekilde yankılanmasını sağlamıştım. Akşam üzeri olmuştu ve ben saatler önce okuduğum mesajların etkisinden bir türlü çıkamıyordum. Gün içerisinde yapmayı planladığım şeylerin birini bile yapacak gücü kendimde bulamamış, sadece sık nefeslerimi düzene sokmaya çalışarak yatakta bir sağa bir sola gidiyor, aklımı kaybedecek gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Ben bitmiştim. Tam anlamıyla tükenmiştim, hiç beklemediğim bir anda yaptığı itiraflarıyla beraber kalbimin yerinden çıkacağını hissediyordum. Zaten ona itiraf yapmanın heyecanı ve stresi üzerimdeyken, günlerce birbirimize bilmediğim bir nedenden ötürü soğuk yapmış, ardından da birden böyle bir açıklama yapmasıyla beni birden hazırlıksız yakalamıştı. Onu deli gibi seviyordum ve bana çıkma teklifi ettiğine gerçekten inanamıyordum. O an aklımdan yeniden geçince az önce yüzümden çektiğim yastığı yine yüzüme gömmüş, büyük bir çığlık atarak yerimde heyecanımı atmak için tepinmeye başlamıştım.

''Deli olacağım!'' diye bağırdım yastığı hızlıca yüzümden çekip. Ardından kollarımın arasına almış, sıkıca sarmalayarak göğsüme doğru yaslamıştım. ''Nasıl, nasıl beni seviyor olabilir? Aklım almıyor! Bunu bir anda nasıl söyler? Kalbimin kaldıramayacağını bilmiyor mu sanki!''

Ağlayacak gibi hissettiğim sırada içime derin bir nefes çektim ve sakinleşmeye çalıştım. Kalbimin atış sesi adeta kulağıma gelirken, gitgide sessizleşen odanın içini boğuk zil sesi doğrulduğunda hafifçe irkilmiştim. Kaşlarımı çatarak ayağa kalkarken, sabahtan beri kendimle boğuştuğum için birbirine karıştığını düşündüğüm saçlarımı düzeltmeye çalıştım ve odamdan çıktım. Dikkatim kısa bir anlığına dağıldığı için hafif bir sakinlik üzerime çökmüş, az da olsa rahatlayarak kapıya doğru ilerlemiştim.

''Kimseyi de beklemiyordum oysa.'' dedim kapının ardındaki kişinin Jeongguk olabileceğini düşünürken. Son bir kez üzerime çeki düzen verdikten sonra kapının deliğine bile bakmadan kolu çevirmiş, ardından da kapıyı açmam üzerine ardındaki kişiyle göz göze gelmemiz bir olmuştu.

Bedenim adeta buz tutmuş bir şekilde gözlerinin içine bakarken kalbimin sıkıştığını hissediyordum. Buraya geleceğini nedensiz bir şekilde düşünmemiştim bile ve şimdi karşımda duruyor oluşu işleri hiç de kolaylaştırmıyordu. Yutkunmak bile benim için zorlaşırken, onu her görüşümde olduğu gibi, sevgimin ne denli büyük olduğunu fark ediyordum ve bu daha da çok heyecanlanmamı sağlıyordu.

''Jimin,'' birkaç adım geriye giderken gözlerimi hızla kırpıştırmış, ne söyleyeceğimi bilemez bir şekilde öylece yüzüne bakmaya başlamıştım. Şok geçiriyor bile olabilirdim ve şöyle bir durumda karşısına berbat bir hâlde çıkıyor olmak da fazlasıyla utanmamı sağlıyordu.

En az benim kadar gergindi. İçeriye sakin bir şekilde girmişti ama eli ayağına dolaşmış gibiydi, kapıyı kapatıp bana doğru ilerlerken de sanki o da benim gibi ne söyleyeceğini bilmiyor gibi görünüyordu.

''Senden saatlerce haber alamayınca, endişendim miniğim.'' gözlerimi kaçırmamak için kendi içimde verdiğim savaşta başarısız olduğumda, ondan kaçar adımlarla çaprazımdaki koltuğa doğru ilerlemiş, hiçbir şey demeden oturarak titreyen ellerimi ondan gizlemeye çalışmıştım. ''Konuşmayacak mısın?''

Bu garip olsa bile başımı aşağı eğmiş, ardından da onun bile zor görebileceği şekilde iki yana sallayarak sözlerini onaylamıştım. Bir süre öylece ayakta dikilmesinin ardından yanıma doğru adımlamış, sağ tarafımdaki koltuğun uç kısmına oturarak bana oldukça yakın olan bir konumda durmuştu.

childminder ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin