"Sana Jaehyun diyecek hâlim yok herhalde." dedi Taeyong etraftaki insanları kastederek. Mağazanın içi pahalı bir marka olduğu için çok fazla insan yoktu fakat görevliler de insan sayılırdı tabii.
Jaehyun iç çekti. "Pekâlâ, ama abartmak yok."
"Tamam Jeffrey." dedi Taeyong uğraşmak istercesine. Jaehyun bunun üzerine gözlerini devirmiş ve kıyafetlere bakmaya başlamıştı.
Taeyong dudaklarını dişlemiş ve tahrik edercesine yine fısıldamıştı.
"Jeffrey."
"Tekrar Jeffrey dersen seni..." Jaehyun sevgilisini takip ederken söyledi. Taeyong bu sırada sevgilisinin eline birkaç kıyafet tutuşturmuştu.
"Jeffrey." dedi tekrar Taeyong küçüğün sabrını test etmek istercesine.
Gülüp eğlenirken kıyafetlerle ona yaklaşan bir beden gördüğünde ise son hız suçunu bildiği için kaçmaya başlamıştı.
İkisi de mağazada koşarken birer çocuktan farksızdı.
Jaehyun sevgilisini gözden kaçırdığında etrafına bakındı. Görevlilerin ona acayip acayip bakması durumunda bir hareketlilik yoktu mağazada.
Jaehyun ilerdeki kabinleri gördüğünde yan bir gülüş verdi. Elindeki kıyafetlerle yavaşça sekiz kabinin olduğu yere vardığında aynadan sadece bacakları gözüken sevgilisine kıs kıs güldü.
Adımlarını yavaş tuttu ve sinsice kabinlere yaklaştı. Birinci kabini geçti ve ikinci kabinin perdesini bir anda açtı. Gördüğü manzarayla ağzı açık kalırken kıyafetler oturağa teker teker düşmüştü.
"Hm?" dedi Taeyong arkasını dönüp sevgilisine poz verirken. "Beğendin mi?"
Jaehyun yutkundu, bunu hiç beklememişti.
Eli ensesine gittiğinde kulakları ısınmış ve kendini kaybetmişti bile. Dantel detaylı
baksır tam onun için yapılmış gibiydi. Üstelik şu an sevgilisinin baksır hariç çırılçıplak oluşu Jaehyun'u bitirmişti.
"Beni..." diyebildi Jaehyun boğuk bir sesle. "Beni sınıyorsun."
Taeyong yaramazca gülümsedi. "Öyle mi yapıyorum?"
Jaehyun dayanamamış olacak ki maskesini çıkartmış ve büyüğü sertçe kabinin duvarına yaslamıştı.
Taeyong sırtının duvara çarpmasıyla acıyla karışık zevkle inlerken beklemediği hareket karşısında dudakları aralı kalmıştı. Küçüğün gözlerini hiç bu kadar koyu görmemiş oluşu biraz onu ürkütse de bu daha hiçbir şeydi.
"Beni bildiğinden daha sertim, tamam mı? Önceki ilişkilerimde yatakta hiçbir kızı yaşatmadım, hiçbirine acımadım. Onları sertçe ve acımasız bir şekilde becerdim. Sana bunların hiçbirini ilişkilerimizde yapmadım. Ama yaparım Taeyong, ve kendimi asla durduramam."
Jaehyun sevgilisinin açılmış gözleriyle karşılaştığında sert bir nefes verdi. "Çıkar şunu gidiyoruz." baksırdan bahsetmişti.
"Neden?" dedi Taeyong sevgilisinin ciddi gözüken gözlerine anlam veremeden. "Sevmedin mi? Rengini bilerek kırmızı seçmiştim,"
Taeyong cevabını beklerken giyinmeye başlamış ve düşünmeye başlamıştı. Derdi neydi? Baksır üzerinde kötü mü durmuştu? Oysaki Taeyong onu küçüğün sevmesi için dantelli bile seçmişti. Teni mi kötüydü veya eskisine göre çekici gözükmüyor muydu? Jaehyun ya da kendisinden sıkılmıştı. Bu ihtimal Taeyong'un kalbinin teklemesine neden olmuş istemsizce gerilmişti.
Taeyong uzun bir nefes verdi ve en kötü ihtimal küçüğün zora girdiğini düşünüp kendini teselli etti.
Taeyong giyindiğinde sevgilisine anlamaz bakışlarını yollarken Jaehyun soğukça cevapladı.
YOU ARE READING
journalist // jaeyong
FanfictionLee Taeyong güzel ve kurnaz bir gazeteci, Jung Jaehyun ise yakışıklı ve ünlü bir şirketin kurucusunun oğluydu. Kader onları bir gün Paris sanat merkezinde birleştirdiğinde ikisinin de hesaba katmadığı bir şey vardı; aşk. ➖love in paris au! ➖side sh...
X Chapter twenty one X
Start from the beginning
