[19.Bölüm] : Gün Doğumu

15.4K 1.1K 586
                                    


-

"Başlayalım."

Bedenimin gerildiğini hissettim ancak yüz ifadem tepkisizdi. Duygularımı maskelemeyi öyle iyi öğrenmiştim ki Tuna karşımda sorarcasına gözlerime bakarken bir an bile gözlerimi kırpmadım.

Sanki hiç korkmuyormuşçasına...

"En baştan mı?"

Fısıltım zannettiğimin aksine kulağa hiç de güçlü gelmiyordu, daha çok bezmiş ve umutsuzluğun pençesiyle boğuşmaktan yorulmuş gibiydi...

"En baştan."

Duyduğum ses oldukça kararlıydı, derin bir nefes verdim. Tuna'nın evindeki mutfak masasında yan yana oturuyorduk. Gece benim iyice dinlendiğimden emin olmak için erkeden uyumam konusunda ısrar etmiş, ışıkları kapatıp beni odasındaki rahat yatağa esir etmişti. Katiyen kendi evime gitmeme, öğün atlamama ve uykusuz kalmama izin vermiyordu. Üstelik bunların hepsini yapmaya öyle çok alışmıştım ki temel bir ihtiyaç olan beslenmek bile bana fazlasıyla güç geliyordu. Korkunç darp zihnime sızdıkça yutkunamıyordum.

Tuna sanki hislerimi okuyormuş gibi beni bir an bile yalnız bırakmıyordu, sabahın erken saatlerinde yakınlardaki bir hastaneye gitmiş, baştan aşağı muayene olmuştum. Kontroller eksiksiz yapılmıştı ve birkaç ufak yaralanma dışında kalıcı hiçbir hasar yoktu. Bu kadar şanslı olmama şaşırıyordum, zira o kavga sırasında aldığım darbeler ciddi risklere yol açabilecek kadar korkunçtu. Onun nefretini hatırladıkça ürperiyordum, her ne kadar düşünmemeye çalışsam da bugün bir kez daha polise ifade vermeye gittiğimiz için olanları en ufak ayrıntısına kadar anlatmak zorunda kalmıştım ve bunu her yaptığımda sanki biri etimden bir parça koparıyordu. Kendimi kasmaktan konuşamaz hale geliyordum. Tuna'nın bana zaman tanıyıp polisin yanında bulunmaması biraz olsun içimi ferahlatmıştı. İnsanlarla ne kadar yakın olursanız olun bazen bütün kötü yaşantılarını bir yabancıya anlatmak çok daha kolay geliyordu. Sizi hiç tanımayan biri sizi yargılayamıyordu da... Yalnızca dinliyordu.

Ve beni saatlerce dinleyen polis nihayetinde tek bir cümle söylemişti. "Şüpheli bulduğunuz kişinin ismini istiyoruz."

Telefon numaraları bir işe yaramıyordu, farklı bir kimlik kullandığı düşünülüyordu. Yer tespiti yapılamıyordu, beni aradığı an tespit edilen sinyal polisler oraya gidene kadar çoktan yok oluyordu. Parmak izi bırakmıyordu, sesini tanıyabileceğim kadar yüksek bir sesle konuşmuyordu, bir şekilde hangi zaman aralığında nerede bulunması gerektiğini çok iyi hesaplayabiliyordu ve geride ufak izler bırakmış olsa bile asla onu yakalayamıyorduk.

Her şeyi planlamıştı, zeki davrandığını zannediyordu. Ancak unuttuğu tek bir şey vardı. Hayatıma beni bile şaşırtacak kadar hızlı giriş yapan bir adam... Tuna.

Tuna'yı ve onun benim iyiliğim için yarattığı ihtimalleri unutuyordu.

''Anlat, fırtına.''

Kahve gözün sesi öyle toktu ki ona dikkat kesilip yerimde hafifçe dikleştim. Ellerimi masanın üzerine koydum, eğer onları kucağıma indirip saklarsam delicesine titreyeceklerini biliyordum.
Çünkü ben daima insanlara olduğumdan çok daha güçlüymüşüm gibi bakardım, böyle yaparsam beni incitemeyeceklerini zannederler, belki canımı acıtmaktan çekinirler diye umardım...

Silkindim. Kendime gelmek vakit alsa da bütün bu gerçekliğin içine bir kez daha uyandım. Her şeye rağmen ondan hiçbir şey saklayamazdım. Öncesinde ne olduğu umurumda değildi, tek bildiğim artık olmayacağıydı. Tuna benim için böylesi bir mücadeleye girişmişken ben yaşadığım hiçbir detayı atlayamaz, kendimi yarı yolda bırakamazdım. Elimden sıkıca tutmuşken artık ona sırtımı dönmeyecektim. Hemen yanımda oturmuş, dakikalardır ağzımdan çıkacak tek kelimeyi duyabilmek için kendinden ödün verirken yapabileceğim her şeyi yapmalıydım.

RÜZGARA DOKUNMAK (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin