sadece eskiden tanıdığım birisi

82 5 5
                                    

Kitaplar her zaman benim en yakın dostum olmuştu; yanımdan herkes tek tek ayrılsada onlar hep benimleydiler, ne kadar benden dolayı yıpransalar da... Bazen zarar vermemek için dokunamazdım bile onlara, o kalın kapakları aralasam bana yeni dünyalar vereceklerini bildiğim halde. Kitaplığım acıtmaya korktuğum kitaplarla doluydu, onlara zarar vermeyeceğimi söylerdim ve ben çoğu zaman sözümü tutamayıp beni kendi dünyalarına hapsetmelerine izin verirdim. Çünkü gerçek dünyada hapsolmak yerine o dünyalara hapsolmayı tercih ederdim. Belki bu yüzdendir her günümü bu izbe kitapçıda geçirmem. Yaklaşık bir hafta önce keşfetmiştim burayı ve bırakmaya hiç niyetim yoktu. Bazı şeylerin bir kere tadına baktınız mı bırakamazsınız ve bu o bazı şeylerden biriydi. Ne kadar izbe olsada her gün yeni yüzler görüyordum burada. Bazıları yeniden görmeye değerdi bazıları...Açıkçası onlar hakkında konuşmayı sevmiyordum. Kitapların önünde sırayla poz verip dururlardı ve beğendikleri bir fotoğrafları olana kadar gitmezlerdi. Bence bu kitaplara karşı bir ihanetti, onların canını yakıyorlardı. Ama hiç kimsenin haberi yoktu bundan.

Gözlerimi kapatarak buranın kendine has kokusunu içime çektim. Dükkan sahibinin sıktığı her neyse öğrenmeliydim, koku beni güvende hissettiriyordu. Bir kokunun güvende hissettirebileceğini bilmiyordum buraya gelene kadar. Beni kendine çekiyordu, tekrar ve tekrar. Gözlerimi kapalı tutmaya devam ederken ince parmaklarımı kitaplarla dolu raflara uzattım. Parmaklarımı üzerlerinden geçirdim, bunu buraya ilk geldiğimden beri yapıyordum. Elimi rastgele bir yerde durdurup o rastgele kitabın beni hiç de rastgele olmayan yerlere götürmesini seviyordum. Bazıları bunu yapmamı yanlış buluyordu, onlara göre rastgele kitap okumamalıymışım. Tabii onlar büyük bir gerçeği atlıyorlardı, ben onların ne dediklerini umursamıyordum.

İnce parmaklarımı ilgimi çeken bir dokunuş bulana kadar sürükledim. Hissettiğim yumuşak şeyle kaşlarımı çatarak elimi durdurdum, bu kitabın verdiği hissiyat farklıydı. Kitaplar yumuşak olmamalıydı...ve kitaplar damarlı olmazdı değil mi? Dahada komik olan şey şuydu ki ben tuhaf yumuşak şeye daha önce dokunmuşum gibi hissediyordum. Düşüncelerime hafifçe kıkırdayıp gözlerimi açtım. Ağzım istemsiz bir şekilde açılarak aç olduğunu, gözlerim de istemsiz bir şekilde açılarak bu gördüğü şeyin gerçekliğine inanmadığını belli ediyordu. "Elim seni özlemiş olmalı, bak hemen ısınmaya başladı." Kıkırdamasıyla elimi elinin üstünden çektim. 

"Hoseok burada ne yapıyorsun?" Bana sakız gülüşünü vererek ilgimin gözlerinden ağzına kaymasını sağladı. Bunu bilerek yaptığına adım kadar emindim, onun sakız gülüşüne zaafım olduğunu biliyordu ve o bunu yararına kullanmaktan çekinmiyordu. Gözlerimi zorlayarak tekrar onun gözleriyle buluşturdum. "Aynı soruyu ben sana sormalıyım, Yoongi." Bana sessizce bakmaya başladığında bir cevap beklediğimi belli edercesine tek kaşımı kaldırdım. "Ben burada çalışıyorum." 

"Ben sana farklı bir soru sormalıyım o zaman." Gergince gülümseyerek kalp şekilli dudaklarımı ön plana çıkardım. Eğer o sakız gülüşü kartını oynayacaksa ben de kalp şekilli gülümseme kartını oynardım. "Ne gibi? Ah karşıya yeni bir pastane açılmış, ben de tam denemek istiyordum. Ne iyi oldu bana bu soruyu sorduğun. Bu arada sen ödüyorsun."


_________________________________________

İki yılımı bu gözlerin sahibinden kaçarak geçirmiştim ve şimdi karşımda oturuyordu; bana hesabı kitleyerek, o kısmı unutmayalım. Yoongi ve ben beş yıllık birlikteliğimizi iki yıl önce bitirmiştik. Onu görmek gömdüğüm, unutmaya çalıştığım tüm hislerimin tekrardan ortaya çıkmasını sağlamıştı.


"Yoongi?"

"Evet?" 

"Ben...Benim uzun zamandır sana söylemek istediğim bir şey var." Önündeki kağıtları hızlıca kenara bırakıp benim yanıma ilerledi. Zeki sevgilim konunun ciddiyetinin farkındaydı. Soğuk ellerini ellerime sararak devam etmem için bana işaret verdi. Elleri her zaman soğuk olurdu ta ki ben onları ısıtana kadar. "Ben senin tarafından sevildiğimi hissetmiyorum artık." Küçük gözlerini kısarak bana baktı."Bu ne demek şimdi?" 

Isıttığım ellerinden ellerimi çekerek kendimi ondan uzaklaştırdım."Ben ayrılmak istiyorum, Yoongi. Ben artık bir geleceğimiz olduğuna inanmıyorum. Bu ilişkiye güvenmiyorum..." 

(BEN BU İLİŞKİYE OLAN İNANCIMI KAYBETTİM ELA) (Şerefsiz levent) (Bir neslin güven probleminin olmasının sebebi.)

"Hoseok...bebeğim ne dediğinin farkında mısın?"

"Ben seni onunla gördüm. Ben senin için tek olmadığımı biliyorum."


"Ne düşünüyorsun?" Bana yönelttiği soruyla yerimde dikleşerek ona baktım. "Beni yıkıp dağıttığın zamanları." Gülümseyerek o da yerinde dikleşti ama bu gülümseme mutlu bir gülümseme değildi. Artık eskisi gibi gülümsemiyordu ve...ben bunu şimdi fark etmiştim. "Peki ben ne düşünüyorum biliyor musun?" Bilmediğimi belirtircesine kaşlarımı kaldırdım. "Nasıl her şeyin suçlusunun ben olduğumu ilan ettiğini."


"Bebeğim inan bana senden başka kimse yok. Ben seni sevi-" 

"Yalan söylemeyi kes! Gözlerimle gördüm, sen başkasını aşıksın." Elimi sertçe kalbine geçirerek onu duvara ittim. Onun canını acıttığım halde beni durdurmamış darbelerime karşı beni sessizce izlemişti. "Gerçekten istediğin bu mu? Bizim ayrılmamızı gerçekten istiyor musun?"

"Evet."


Öksürerek dikkatimi üzerine çekti. "Ben seni aramaya çalıştım o günden sonra ama öğrendim ki numaranı değiştirmişsin. Beni böyle hayatından kesmene gerek yoktu, sanki hiç olmamışız gibi davranmana gerek yoktu." Diyecek bir şey olmadığım için kafamı yere eğdim.

" Bana güvenmediğini hissedebiliyorum ama bana inanmalısın, hayatımda başka birisi yok. Hayatım sen olmuşken nasıl başka birisi olabilir? Sırf sen istediğin için bunu kabul edeceğim...Biraz ayrı zaman geçireceğiz, yıpranmaları onaracağız. Sonra tekrar deneyeceğiz tamam mı? Eskisinden daha güçlü bir ilişkimiz olacak."

"Tamam."

Haklıydı, ona tamam dediğim halde bir anlık sinirle onu hayatımdan silmiştim. Ama yinede bana ulaşabilirdi, gerçekten isteseydi. Çünkü ben onu hayatımdan hiçbir zaman komple çıkartamazdım. İkimizde suçu birbirimize atıyorduk, bunu yapmamız gerektiğini bile bile. "Biliyor musun Yoongi? Biz sevgiliyken en çok korktuğum şey senin sadece önceden sevdiğin biri olmaktı... ve hala istemiyorum." Gülerek beni duymamış gibi ayağa kalktı, önceden bana doladığı kollarını ceketinden geçirip üstüne giydi. "Hoseok ben artık bu şekilde yaşamak istemiyorum. Bana bir yabancıymışım gibi davrandın ve...bu çok ağırdı. Kendime senin benim için doğru kişi olduğunu söyledim ama bana çok yalnız hissettirdin seninle birlikteyken ve bu acı hala hatırladığım bir acı. Benim...Ben yapamam...Benim zamana ihtiyacım var."

Kelimeleri hazmetmeye çalışırken o çoktan beni yalnız bırakmıştı, bana yalnız hissettirdiğimi söylerken o beni yalnız bırakmıştı burada. Öksürme sesiyle kafamı gelen kişiye çevirdim. "Az önce çıkan beyefendi size bunu vermemi istedi." 

"Bir daha görüşmek üzere, şimdilik hoşça kal.

- sadece eskiden tanıdığın birisi"

somebody that i used to know ¦ sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin