"Yeni işin nasıl gidiyor? Alıştın mı insanlara? Oranın çok bilinen bir yer olduğunu duydum."
Taehyung yaptığı pastasının son süslemelerini eklerken sormuştu arkadaşına. Jimin oturduğu tezgahta onu izlerken derin bir nefes alıp gülümsedi.
"Evet, herkes nazik ve iyi. İşim epey kolay olduğu için sıkıntı çekmedim şimdiye kadar. Kötü olsa bile başka çarem yoktu. Bir işe ihtiyacım vardı sonuç olarak.." Gözleri dalıp gitmişti uzaklara. Ailesinin kazasından sonra kendisini toparlaması zor olmuştu. Babasının birikmişliğiyle bir kaç ay geçinse de bir iş bulmak zorundaydı. Babasının parasını harcamak zorunda kaldığı için huzursuzdu. Fakat öbür türlü aç kalacaktı. Taehyung her ne kadar yardımcı olsa da bir yere kadardı.
"Bulamasaydın bile ben varım Jimin. Sinirlerimi bozuyorsun."
Jimin'in küçük burnunu parmakları arasında sıktığında Jimin sızlanarak geri çekmişti kendini. Fakat sonrasında ikisi de gülmüştü.
"Teşekkür ederim Taehyung. İyi ki varsın."
***
Sabah alarmı çaldığında hızla gözlerini açmış ve uykulu bir şekilde kapatmıştı alarmı. Sabah alarmları onun her zaman irkilerek uyanmasına neden olurdu. Çünkü alarm çaldığı an, annesinin ona seslendiğini hissederdi.
Yataktan zorlukla kalkarak banyoya girdi. İşlerini hallederek çıktıktan sonra üzerini giymek için dolabının karşısına geçti. Kolları bol, içini hafif içini gösteren beyaz bir gömlek ve mom pantolon seçmişti. Üzerini giydiğinde dalgalı sarı saçlarını yavaşça taradı. Yüzüne günlük, belli olmayan bir makyaj yapmıştı. Dudaklarına hafif parlatıcı sürdüğünde yeterince iyi göründüğünü inkar edebilmişti.
Çantasıyla evden çıktığında otobüse binerek boş olan koltuklardan birine oturmuştu. Kendisi merkezden uzakta oturduğu için kalabalık değildi. Bu yüzden sabahları rahat giderdi.
Otobüs ofisin yakınında durduğunda genç olan inmiş ve ofise doğru yürümeye başlamıştı. Yarım saat sonra Bay Jeon gelecekti. Bu yüzden kahvesi hazır olmalıydı. Gitmeden evvel bir pastaneden kendisi için sandviç almıştı.
İş yerine girdiğinde Min Hee'ye selam verip mutfağa geçmişti. Kendisi ve Min Hee için çay suyu koyarak kahve makinasında sabah kahvesini ayarlamıştı. Buz dolabından buzları çıkardıktan sonra hazır olan kahveye iki tane attı ve çikolatasını da küçük bir tabağa koymuştu. Çay hazır olduğunda arkadaşına bir tane götürüp mutfak taburesine oturmuştu. Sandviçten bir kaç ısırık alarak yemeye başladı. Bay Jeon'un yanına gelen geçenki kadın eşiydi. Ve kadının ondan pek haz etmediğini fark etmişti. Sebebini bilmese de merak etmişti. Düşüncelere dalmışken dışarıdan gelen ayak sesleriyle birlikte ayağa kalkmış ve kapıdan dışarıyı izlemişti. Herkesin Bay Jeon'u karşıladığını fark ettiğinde geri dönüp tepsiye hazır kahvesini ve çikolatasını koymuştu. Bay Jeon içeri girdikten sonra o da peşinden içeri girerek kahveyi masaya bırakmıştı.
"Günaydın Bay Jeon." Yine bakışları yerdeydi. Jungkook derin bir nefes alarak yerine oturduğunda kahvesinden bir iki yudum aldı. Ardından başını sallayarak bilgisayarını açtı. Bakışlarını karşısında bekleyen gence çevirdiğinde yine yeri izlediğini gördü. Ona bakmamaya yeminliymiş gibiydi. Her gün, her odasına geldiğinde bakışları yerde oluyordu. Jungkook da ona bakmasını beklerken inatla onu izlerdi bir süre. Bu rutin haline gelmişti artık.
Kahvesini içmeye devam etti. Jimin dakikalardır ayakta kaldığı için bakışlarını merakla kaldırarak patronuna çıkarmıştı.
"B-başka bir ihtiyacınız yoksa..-"
