2

30 2 0
                                    

Yurick, ne düşüneceğini bilmiyordu. Onların hissetme gibi bir özellikleri olduğu söylenemezdi, fakat şu an kendini çok kötü hissediyordu. Bu son zamanlarda olan bir şeydi, kendini kendi gibi hissetmiyordu. Taşlı yolun ortasında öylece durdu. Geri dönmek istiyordu, Kyna'yı boş verip savaşmak, kan akıtmak istiyordu. Fakat bunca zaman, ustasına bir kere bile karşı gelmemişti. Herkese karşı pençelerini çıkarabilen avcı, ustasından korkuyordu. O savaşa geri dönerse Kyna'nın onu tek bir ok ile öldüreceğinden emindi.

Ölümü bu kadar kolay olsun istemiyordu. Gün gelecek, intikamını alacaktı. Bu yüzden ilerlemeye devam etti. Bunun yanlış olduğunu içten içe bilse de, ilerlemeyi bırakmadı. Hayatı boyunca bir kez bile ağlamamış olan Yurick, şimdi kendini tutamayacak gibi hissediyordu. Denedi, gözyaşlarına izin verdi fakat ağlamayı dahi beceremedi.

Zavallının tekiydi.

Beyaz, kocaman atını okşayıp cebine koyduğu haritasını çıkardı. Çok az bir yolu kalmıştı. Geçmesi gereken bir orman kalmıştı, daha sonra ise yeni evine ulaşacaktı. Neyle karşılaşacağını bilmiyordu, Kyna hiçbir şey söylememişti. Hatta onun burayı nereden bildiğini dahi kestiremiyordu. Yine de ustasına güveniyordu.

Atının yorulduğunu biliyordu, bu yüzden biraz dinlenip uyuyabileceği bir yer buldu. Tilkisi Neo o kadar sadık bir canlıydı ki,Yurick'in onu yanında tutmak için fazladan bir çaba sergilemesine gerek kalmıyordu. Neo, bütün yolculuk boyunca Yurick'in bacakları arasına sinmiş, uslu bir şekilde durmuştu. Atını güvenli gördüğü bir yere bırakıp, kucağında Neo'yla birlikte atının yanına oturdu. Karanlık çökmüş, yıldızlar elmas gibi parıldamaya başlamıştı. Yurick hep geceyi daha çok severdi, ruhunu daha tam hissederdi. Geceler onun sığınağıydı. Bu yüzden, tüm bu olanlara rağmen şu an huzurlu hissediyordu. Atı yanında uykuya dalmıştı, kafasını onun yumuşak gövdesine yaslayıp derin bir iç çekti.

''Sanırım şu an bir tek sana sahibim Neo,'' dedi gülümseyerek. Bir eli atında, bir eli tilkisinin kafasındaydı. ''Senden başka kimsemin kalmadığını biliyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum.'' Bakışlarını Neo'dan atına çevirdi. ''Bir de sen varsın tabii yeni arkadaşım.''

Bir süre etrafın sessizliğini dinledi. Orman kapkaranlık görünüyordu. Hiçbir yaşam belirtisi yoktu. Yapayalnızdı. ''Sence savaş başlamış mıdır?'' diye sordu sakince. ''Eğer başladıysa hepsi ölmüş olmalı.''

Savaşı kazanma ihtimalleri yoktu, buna hepsi emindi. Zaten sırf bu yüzden bilmediği yerde, atı ve tilkisi ile birlikteydi. Ama içinde bir yerlerde bunun olması hiçte imkansız değil gibi hissediyordu. Çok ufak bir kıvılcımdı, yine de vardı. Fakat Yurick kendini hep en olumsuzunu düşünürken bulmaya alışmıştı. Umut, nefreti ve hırsı öldüren bir şeydi. Nefretini kaybetmesi, yaşam amacını kaybetmesi demekti. Avcı sadece kin duygusuyla yaşıyordu. Umut asla bir seçenek değildi.

Bunun keskin gerçekliği bir süre tam karşısına boş boş bakmasına sebep oldu. Ustasının ölmüş olabileceğini düşünmek, nefes almasını zorlaştırıyordu. Boğazında ki tuhaf şey sinirini bozmaya başladı. Bu duygular onlara yasaklıydı. Buna daha fazla dayanamayarak gözlerini kapattı, uyumalıydı.

Ustasının ölmediğine emindi. Aralarında ki özel bağa güveniyordu, eğer ona bir şey olursa hissederdi.

Yurick kendisini, ellerinde ki yüzlerce insanın kanına aldırmadan, o gece, yıldızlar gökyüzünde hiç olmadığı kadar parlakken, küçücük bir kız çocuğu gibi hissetti. Kaybolmuş, evine gitmek isteyen bir kız çocuğu.

➳➳➳➳➳➳➳➳➳

Kasabanın derin sessizliğini acımasızca bölen keskin bir çığlık, her yerde yankılandığında anlamıştı Jamie, savaş başlıyordu. Etrafındakilerin endişesini hissedebiliyor, neredeyse korkunun tadını alabiliyordu. Bu garipti, büyünün etkisine rağmen, ölüm her şekilde dehşet vericiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 08, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Büyünün EsaretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin