but i'm still caught below, and i'll never let you know
İlk birkaç hafta... garipti.
Bir yandan yapılması gereken şeyi yaptığımı biliyordum-- Belki doğru olanı yapmıyordum fakat doğrular ne zaman bir işe yaradı ki?
Öte yandan seni üzgün görmeyi sevmiyordum, hiç sevmedim, ancak yine de yapılması gerekeni yapmaya devam ettim. Alışıyorduk işte Mark, bu şekeri bırakmak gibiydi sanırım, yirmi bir gün geçtikten sonra artık o kadar zor gelmiyordu.
En azından teoride.
Senin için cidden bir tip şeker olmalıydım, seninle konuşmadığım yirmi birinci günün sonunda, çantamı almak için ilerlediğim dolabımın yanında beni bekliyordun. Yüzünde endişeli bir ifade vardı, omuzlarımın düşmesine engel olamadım.
Muhtemelen sorunun ne olduğunu soracaktın ve ben sana dümdüz bir suratla yalan söyleyip bir sorunun olmadığını söyleyecektim. Buna ya inanmış gibi yapacaktın ve böylece kimsenin kalbi kırılmayacaktı ya da inanmadığını açık açık yüzüme söyleyecektin ve birbirimizi kıracaktık zira gitmem gereken yolda yürüdüğümü biliyordum ve senin geleceğin için yürümeye devam etmek zorundaydım. İlk olasılığın ağır basması için çok dua ettim ama, biliyorsun, hiçbir zaman tanrının favorisi değildim.
Tek kelime etmeden şifremi girmeye başladım, şifreyi girdiğime dair sesleri duyduğunda kafanı kaldırdın, gelmiştim.
"Alyssa?"
Sana bakmadım, bakarsam konuşamazdım. Seni çok özlemiştim Mark. Çok özlemiştim ve hemen yanıbaşımdaydın, sarılsak düzelirdik ve bunu ikimiz de biliyorduk. Sarılsak düzelirdik ve ben resmen kendi içimde bir iç savaşa ev sahipliği yaparken her şeyin düzelmesi senin en az ihtiyacın olan şeydi.
Bu evrenin bana düzenlediği başka bir eşek şakası olmalıydı, niye her şey acı vermek zorundaydı ki?
Hiçbir şey söyleme, biliyorum. Biliyorum, bunu söylemeye hakkım var sayılmaz zira başımıza gelen her şey benim suçum. Biliyorum, her şeyden önce sana sormalıydım. Biliyorum, şimdiye kadar sana anlattığım her şey kocaman bir saçmalıktan ibaret fakat bunu sadece şu an, sağlıklı bir kafayla fark ediyorum Mark.
"Mark?"
"Biraz konuşabilir miyiz? Sadece ikimiz?"
Dolabımı açtım, çantamı aldım, sağ omzuma taktım.
"Konuşuyoruz şu an?"
Dolabımı kapattım, şifremi bir kez daha girip kilidi kapattım.
"Alyssa," dedin fakat bıkkından çok isyan eder gibi duyuldu bu. "Neyden bahsettiğimi biliyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all i needed was some words to say, mark lee
Fanfiction"yalan söylemek istemediğim için yalan söylüyorum." blindfxld, 2020. ilayda için seri angst mark lee (mini) fici çünkü ağlamak istiyormuş.