M.L 1.6

26K 2K 1.2K
                                    


Beni takip etmeyi ve beğeni atmayı unutmayalım lütfen. Ve instagram hesabım atikesungunapsa. 

Hatalar elbette yapılırdı gülümler. Önemli olan hatadan ders çıkartmaktı. Zaten bunu anlamayınca hata olduğunu da bilemezdik. Bir daha aynı şeyi yapmamamız için bazen hata yapmamız gerekiyordu. Biz şu an çok gençtik ve elbette hata yaparak doğruları öğrenecektik. Yeri geldiğinde başkası söyleyecek, yeri geldiğinde kendimiz bu hataları anlayacaktık.

Okulun hemen yanındaki devlet hastanesinin karşısında bir park vardı. Öğlen molasında genelde orada takılırdık ve fakat bu sabah konsey toplanmıştı. Yani bizim sınıfın tüm kızları ve Yeliz'ler devlet diye adlandırdığımız şu cağnım Bursa manzarasına karşı olan parkta yaklaşık olarak 15 dakikadır konuşuyorlardı. Pardon düzeltiyorum. Hepsi suratıma sıçıyor, arkasından sıvıyorlardı. Hatta bununla kalmayıp beynimi düzeltiyorlardı. Hata yaptığımı ve düzeltmem gerektiğini düşünüyordu hepsi.

"Mısra neden bir kere olsun söz dinlemiyorsun sen?" diye soruyordu kızlardan bir tanesi.

"Hayır anlamıyorum yürek mi yiyorsun sabahları?"

"Lan bırak şu limonu tansiyon hastası olacaksın!"

"Mısra insanlığa geri dön!"

"Şimdi iki bacağını ayırıp birini kedilere, birini köpeklere vereceğim!"

Psikopat.

"Lan bir şey de, dilin bir tek Aykut'a mı çalışıyor?"

"Lan Aslı hadi neyse, onu döver sustururuz. Ulan Aykut'u kantin masasından kaldırmak ne demek!"

"Şeytan diyor, dal şu suratına!"

"Metal erkeklerinden nefret ediyorum."

"Ben dedim falda ona, 3 A harfi var dedim. Asil, Aykut, Aslı onlar. Bak görün. Benim dediğim çıkar."

Salak Berkay.

Hayır anlamıyorum. Neden bu kadar büyük tepkiler veriyorlardı? Aykut da kanlı canlı bir insandı. Tamam, daha önce bir çocuğa kızdı diye çocuğun okul hayatını etkilemiş olabilirdi. Ama bu bana da aynısını yapacak anlamına gelmiyordu. Ayrıca benimle normal insan gibi konuşuyordu.

Şu an şu saydığım insanların hepsi yerde çimlere oturup, 3. limonu elinden alınmış bir beni linç etmeye çalışıyordu. Hepsi gözüme orangutan gibi görüküyordu. Bense ortalarında kalmış narin bir Ceylan...

Ne Ceylan'ı amk? Asil gibi oldum iyice. Ceylan'ı bilmem ne yapsınlar. Kurbağa gibi. Yok bu da olmadı. Karşımdaki ağaca kırlangıç kondu. Bari bir kırlangıç gibi diyeyim. Biri susuyor, diğeri konuşuyordu ve çok canım sıkılmıştı. Artık bu zırvalıklara katlanamayan bir Mısra olarak fazla sustuğumun farkına vardım. Ve son olarak gözümü yumup ağzımı açtım.

"Abartıyorsunuz. Aykut da bir insan ve benimle konuşmak isteyen oydu. Ben de gittim konuştum. Asil dedi başka bir şey demedi. Ne var bunda? Hem ben korkmuyorum ondan." Yeliz önüme geçip oturdu. Boğazını temizleyip nutuk çekmek için hazırladı kendini.

"Bak aşkım, biliyorum sen cesur bir kızsın ama Aykut'un nasıl bir insan olduğunu biliyoruz. Şimdi sen kendini tutamaz bir laf söylersin, hepten başına bela olur. Aykut'la muhatap olmuyoruz aşkım. Ya da Asil abiye söylüyorsun, sana bulaşmasını engelliyorsun." Devam edeceği zaman susturdum.

"Yeliz. Bakın anlamıyorsunuz. Asil'e bir şey söylemem, bu bir. Aykut da istediği kadar reislik yapabilir umurumda değil, bu iki. Bana bulaşan kendisi, bu üç." deyip omuz silktim. "Bulaşmasaymış."

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin