Ölmek İçin Doğmak

1.7K 42 3
                                    

Ayağımı bastığım yer, dikenler ve bacağımı kaşındıran çeşitli otlardan oluşan bir zemin. Şort giyiyorum ve belime kadar gelen batıcı otlar bacağımı acıtıyor. Beni asıl rahatsız eden şey bu değil.

Günün başında güzel bir yürüyüş yapmaya karar verdim. Yola çıktım. Bulunduğum yer dümdüz bir kır değildi. Bu yüzden yolumu kaybettim. Ardından bu düzlük alana geldim. İçinde kaybolduğum ormanın ne tarafta olduğunu görebiliyorum. Tekrar kaybolmaktan korktuğum ve bir takım kötü olaylar yaşamış olduğum için oraya giremiyorum. Tam o sırada kaybolmuşken ormanda bir çift mezar taşı gördüm. Bu mezar taşları ölü bir ikize aitti. İkiz kız çocuklarının mezar taşları... Açıkçası bu kadar erken yaşta ölmelerine üzülmüştüm. Ta ki yazıyı görene kadar. Mezar taşının üstünde yazan yazılar korkutucuydu. 

''Ölmek için doğdular.'' 

Ciddi olamazlardı. Bunlarda neyin nesiydi? Gerçekten korkmaya başlamıştım. Oradan uzaklaştım ve dümdüz koştum. Nereye gittiğime bakmıyordum bile. Düz bir kıra ulaştım. Gün batımının rahatlıkla izlenebildiği, buna rağmen gerici ve sessiz bir ortamın olduğu, nefes alışverişlerim dışında başka hiçbir hava akımının olmadığı ve güneşin batışını hissettirdiği uçsuz bucaksız topraklarda idim. 

Güneş her dakika battıkça atmosfer daha korkunç hale geliyordu ve güneş sayesinde tenimde hissettiğim doğal sıcaklık gittikçe azalmaktaydı. Yarısından fazlası, kırı çevreleyen yüksek ve dik dağların arkasına saklanmıştı bile. Alan düz olduğu için etrafıma bakındığım an uzaktaki kızları fark etmem çok fazla sürmedi. Onlar ölü ikizlerdi. Beyaz bir maske takıyorlardı ve tuhaf bir şeyler söylüyorlardı. Kulak vererek dikkatlice dinledim.

''Ölmek için doğmayan, mezarımızı göremez.''

Korku HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin