50 - Vuslat (part-1)

En başından başla
                                    

O an bu düğünün gerçek olduğunu daha iyi kavradım. Oysa en son bir hafta vardı düğünümüze. Koskoca bir hafta! Nasılda hızlı geçti...

* Son 1 hafta *

"Gelin bakalım Kumsal Hanım, nasıl meraklarınız varmış bir öğrenelim!"

Kıvanç'ın tehdit kokan sesiyle gözlerimi devirdim. O razelat öpüşmenin ardından odaya girdik ki 5 dakika geçmeden minik meraklı da geldi. Gözlerini kaçırıken bizim aksimize tekli koltuklara oturdu. Kıvanç'ta kollarını benden çekip dizine yasladı ve Kumsal'ı daha yakın olmak adına öne eğildi.

"Sen öpüşmeyi mi merak ediyorsun simdi?"

Sesi sakin çıksa da havaya kalkan tek kaşı yeterince tehditkardı.

"Ee... Şeyy! Baba benim canım çikolatalı pasta çekti! Yemeye mi gitsek!"

"Kumsal! Demin ki itirafını açıklarsan sevineceğim! Ne demek öpüşmeyi merak etmek!"

Kıvanç sesini sakin tutmaya çalışsa da sonralara doğru yeniden gürledi ve Kumsal koltuğa iyice sindi. İşler iyice çığrından çıkana kadar aralarına girmeyeceğim. Nasılsa Kıvanç beni dinlemeyecek!

"Ama... Ama baba! Çocuklar her şeyi merak eder bilmiyor musun?"

Gözlerini büyütüp masum bakışlar atan kızımla içimden bir şeyler kopup gitsede Kıvanç hiç etkilenmiş gibi durmuyordu!

"Öpüşmeyi merak etme Kumsal! Hatta bir erkekle yan yana olabileceğin hiç bir şeyi merak etme ki bende delirmeyeyim! Tamam mı!"

Sanki dünyanın en saçma şeyini söylemiş gibi babasına gözlerini şaşkınlıkla kocaman açmış Kumsal'a hiç bir anlam veremezken dikkatle gelecek olanı bekledim.

"Ama baba... Ben büyüyüp kocaman, sizin gibi olunca evleneceğim. Bir erkekle yan yana olabileceğim bir hayal kurmazsam düğünümü nasıl hayal edeceğim ki?"

Merakla dudaklarını büzen Kumsal'a ile kıkırdamak istedim ama istediğimle kaldı çünkü Kıvanç iyice sinirlenip gürlemişti!

"Kumsal! Beni delirtmeye mi çalışıyorsun sen! Ne demek evlenmek!"

Babasının sesinde ve gözlerinde ki öfkeden korkan Kumsal anında inci tanelerini dökerken hızla ayağa kalkıp kucağıma aldım onu.

"Onu korkutuyorsun! Bağırmayı kes!"

Dedim sert bir tonda. Gözleri kıpkırmızı olan Kıvanç hışımla kalkıp odasındaki terasa çıktı ama ne çıkış; sürgülü cam kapı biran kırılacak sandım! O demir korkuluklara elini dayayıp dışarıyı seyretmeye dalarken duyduğum yeni hıçkırıkla minigime döndüm.

"Şitt! Meleğim ağlama."

"Ben... Ben kötü bir şey yapmadım ki anne. Babam niye bağırdı bana?"

Hıçkırıkları arasında kesik kesik sorduğu soruyla ona iyice sarılıp saçına  öpücükler kondurdum.

"Babam seni paylaşma fikrine kızdı bebeğim."

"Nasıl yaa!"

Hıçkırıkları  dinmiş şaşkın gözlerle bakan miniğimi sulu sulu öpüp gülümsedim.

"Şöyle ki hani sen evlenmek dedin ya, evlenince ne olacak bizden başka bir hayatın, başka bir evin olacak. Doğal olarak baban seni pek göremeyecek. Baban -daha yıllar olsa da- buna kızdı kuzum. Birinin gelip seni elinden alacak olması zor bir durum."

"O zaman bende evlenmem!"

Diye çığlık atan minik ile gülümsedim. Ah bu elbette ki imkânsız! Ama ona bunu söylecek değilim!

CAN SUYU'M (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin