5: Bernard Smith

1.5K 218 363
                                    

Bernard 19 yaşında, Kleptomani hastası. Çalma hastalığı, deliliği olarak da bilinir. Bir dürtü sonucunda hormonların dengelenememesi nedeniyle, hastalığa sahip olan kişi aslında hiç ihtiyacı olmayan, hatta maddi değere bile sahip olmayan bir şeyi çalabilir.

onlyangelarry'e ithafen💕

❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️

"Harry..."

Harry, yattığı yerde rahatsızca kıpırdandıktan sonra gözlerini aralayarak, kendisine sevimli bir ifadeyle bakan Bernard'la karşılaşmıştı. "Harry," dedi Bernard tekrar kıvranırcasına. "Neden burada uyudun?" Bu sorusu biraz korkak ve tereddütlüydü. Çünkü Harry'nin gözleri de kıpkırmızı olup şişmişlerdi. O iyi görünmüyordu.

Harry, yaklaşık iki gündür bunu yapıyordu. Sean'ın odasında geziniyor, gece çöktüğünde de Haziran ayının sıcağına rağmen şömineyi yakarak ışığı açmadan, Tom'un bir yıl önce çizdiği o tabloyu izliyordu. Göz kapakları ağırlaşarak kendini huzursuz bir uykunun kollarına bırakırken de, bir an olsun kalbindeki sızlama etkisini hafifletmiyordu.

Olmuyordu, uyuyunca da geçmiyordu.

O odaları arşınlarken, gelen alterlerin kim olduğunu da bilmiyordu Harry. Dün kim gelmişti bilmiyordu, ancak onun mâtemine saygı duymuş, ve Harry'yi yalnız bırakmıştı. Garipti, çünkü gerçekten kalbinde bir sızı vardı. Sanki... Sanki gerçekten birini kaybetmiş gibi hissediyordu. Birini toprağa emamet etmiş gibiydi, ağır ve huzursuz edici bir histi bu kalbine çöreklenen his.

"Harry?"

Bernard, Harry'nin üzerinde uyuduğu köşeli koltukta, dizlerinin üzerinde çökmüş, dikkatli ve aynı zamanda çekingen gözlerle Harry'yi izliyordu.

"İyi misin?"

Harry yattığı yerden gülümsedi. "Neden iyi olmayayım?"

Bernard dudaklarını büzerek, "Mutsuz görünüyorsun," demişti kararsızlıkla.

Harry, dudaklarındaki gülümsemenin solmaması için, zorlukla o gülümsemeyi büyüterek kocaman bir sırıtmaya dönüştürdü bu soruyla. Ve aklına, koca gülümsemeleri ürkünç bulduğu için korkan Jeremy geldiğindeyse, bu kez yutkunarak daha da kocaman gülümsemişti.

Ama cam misketler yerde sekiyordu, sokağa dağılıyor, mazgalların arasından düşüyordu.

Harry kıkırdayarak, "İyiyim, neden mutsuz olayım?" diye sordu. Ancak kıkırdadığını sanıyordu. Hıçkırarak, dolu gözlerle gülümsemeye çalışması, Bernard'ı endişelendirmişti. Bir kez daha kıkırdadığını sanarak hıçkırdı Harry. Dudaklarındaki gülümseme inatla yerini koruyordu, ancak bu bir gülümseme bile sayılmazdı.

Şekli bozulmuş yap-boz parçasını andırıyordu. Yeri olmadığı hâlde tamamlamaya çalıştığı her alan için, kendi kendini parçalamıştı. Şimdiyse hiçbir yere uymuyordu.

Çenesinin titrediğini hissettiğinden, daha da gerdi dudaklarını. Gözleri kızarmış, dolu dolu olmuştu. Tek bir göz kırpmasıyla tüm o doluluk yanaklarına akacak olmasına rağmen, sanki o bundan kaçmak istercesine gözünü bile kırpmaktan alı koyuyordu kendini.

"Harry, ağlayabilirsin. Kendini sıkmana gerek yok."

"Gülüyorum, Bernard, görmüyor musun?"

Neredeyse bağırarak itiraz etti Harry. "Ben gülüyorum," dedi çenesi biraz daha titrerken sonra tekrardan. Ama göğsünü zorlayan bir hıçkırık vardı, ve şimdi tuttuğu için haykırışa dönmüştü. Suçlu hissediyordu, onları özlememesi gerekiyordu. Onların odalarını, eşyalarını bile bekletmemeliydi aslında. Eşyaları satıp, odaları kilitlemesi gerekiyordu. Ama o resmen yas ilân etmiş, ve kendini odalar arasında gezinirken harap etmişti.

𝟩// 𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin