22. Bölüm: "Gemideki Kaptan ve Güvertedeki Kız."

221K 15.2K 42.5K
                                    

Multimedya;

Hüsnü Arkan, Gönül Yarası.

Selaaaaam parlayanlarım!

Arayı biraz açtık ama inanın uzun, beklediğinize değen bir bölüm oldu. OY ve paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı ihmal etmeden keyifle okuyun!

 OY ve paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı ihmal etmeden keyifle okuyun!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüme başlarken yıldızlarımızı bırakmayı unutmayalım.✨

22. Bölüm: "GEMİDEKİ KAPTAN VE GÜVERTEDEKİ KIZ."

Gemiyi nereye sürerse sürsün kaptanın kalbi karada.

İnsan yüreğini gittiği yere götürmez, er ya da geç yüreğinin olduğu yere döner.

Elini kalbine götürüp çıkarsan kime verirsin? Şimdi elimi kalbimin üzerinde tutuyor, her an dışarıya fırlayacak gibi olan atışlarını sakinleştirmeye çalışarak karşımdaki gözlere bakıyordum. Çizdiğimiz resimleri kaldırıp birbirimize gösterdiğimizden beri susuyor, bir kalp atışı kadar mesafeden birbirimizi izliyorduk. Şöminenin içindeki ateşin gölgeleri yüzlerimizin bir kısmını aydınlatmıştı ama onun karanlıkta kalan yüzüne bakarken bile, ilk kez karanlık ürkütücü gelmiyordu. Nefesimi tutmuştum, kaçıp gitmekle ağzımı açıp bağırmak arasında bocalıyordum. Ben Hazer'in çizdiği o resimden yeteri kadar şey anlamamış olsam da, benim çizdiğim resim Hazer'i çok huzursuz etmiş gibiydi. Kaşları hâlâ çatıktı, çenesi titriyordu ve bakışları bir çizime iniyor, bir an sonra yüzüme çıkıveriyordu. Elim kalbimde ya şimdi... Çıkarsam, madem onun karşısında bu kadar hızlanıyor, onun avucuna bırakıp arkamı dönüp gitsem... Ama Tanrım beni kalpsiz yaratmadı ki kalpsiz yaşamaya devam edeyim.

Ben bu cephede hep kendime karşı savaştım, birisi de çıkıp bana siper olmadı.

Bu yüzden korkarım, veremem kalbimi kimseye.

"O küçük kız... sensin değil mi?"

Sesi neden bunu reddetmemi istiyor gibiydi? Bunu istese bile yapamam, çünkü o küçük kız gerçekten benim. Bakışlarımı, bir yarayı koparır gibi, acı çekerek ondan kopardım ve başımı sallarken çizim kâğıdını aşağıya indirerek yumruğumun içine aldım. Şimdi Hazer'in omzundan ileriye bakıyor, kaçıp gitmek için an kovalıyordum ama bakışlarının beni bir yere bıraktığı yoktu. "Benim, belli olmuyor mu? Baksana, ellerimi tombul çizdim..."

Bu şapşal cümlemin ona ne yaptığını görmek için bakışlarımı küçücük bir an yüzüne kaydırdım ve gergin dudaklarının biraz gevşediğini gördüm. Şapşal cümlelerim bazen onu gülümsetiyor gibiydi. O kendisine baktığımı fark etmeden bakışlarımı tekrardan kaçırdığımda, "Sensin," diyerek beni onayladı, sesi sertliğini muhafaza ediyordu. "Peki o kimdi, karşında duran adam? Kötü... birisi miydi?"

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin