Adımı söyler söylemez yerimden kalkmış hızla kendimi banyoya atmıştım.Kalbimin bu kadar hızlı atmasının sebebi hiç tanımadığım bir adamla ilk defa bu kadar yakın olmam olmalıydı.
Buz gibi banyoda, köşesinden kırık olan aynada kendime bakıyordum şimdi.
Yanaklarım al al olmuştu. Kuruyan dudaklarımı, kendimi incelerken nemlendirmek ister gibi birbirine değdirdim.Koyu yeşil iri gözlerim , kalın ama şekilli kaşlarıma bakarken gözüm saçlarıma ilişti. Her zaman ki gibi yandan iki örgüydüler. Başımda siyah ama üzerinde yeşil küçük çiçeklerin olduğu çemberim vardı.Beyaz olan tenim dahada beyazlaşmıştı. Yüzüme buz gibi suyu vururken dış kapının açılma sesini duydum.
Gelen dedem olmalı diye düşünürken dedemin tok sesi eve doldu.
"Kendine gelmişsin asker" dedi dedem.
"Nerdeyim ben , kimsiniz" dedi asker.
"Dün gece ahırın kapısında yığılıp kalmışsın. Bu sabah telefon etmek senin varlığını başkaları öğrenmeden birliğine haber etmek için ilçeye inmek istedim ama araba gelmedi. Dün gece yoğun kar başladı yollar tekrar kapandı anlaşılan, sen buraya nasıl geldin be oğlum? " dedi dedem.
Askerin cevabını beklemeden Zehra diye bağırıp beni çağırmıştı.
Hızla içeriye gittim bakışlarım direkt dedemi bulduğunda askerin tekrar bana baktığını hissedebiliyordum.
"Kızım süt sağdım kapıya koydum , hadi sen onu süzerken ben sobayı tekrar harlıyım donacağız yoksa" dedi.
Hiç bir şey demeden sütü aldım evin ayrı bir mutfağı yoktu salondaki tahta teras mutfağımızdı zaten.
Bi kenarda sütü süzerken onun sesiyle dikkat kesildim.
"Telefon , telefon lazım bana" dedi güçlükle.
Dedem istemsizce güldü." Bize de lazım evlat ancak buralarda telefon yok. Olsada çekmez burası Kaledağ" dedi.
"Çantam" dedi bu sefer panikle.
"Sırt çantam olacaktı" derken etrafa bakınmaya çalıştığında acıyla elini omzuna getirdi."Hee evet sabah ahırdan çıkarken gördüm girişe bıraktım senin olduğunu anladım. Kızım askerin çantasını getir" dedi dedem.
Süt kovasını yere bırakıp kapıya yöneldim. Kapının kenarında büyükçe bi sırt çantası vardı. Kaldırdığımda oldukça ağır olduğunu farkettim.
Elimde çanta askere doğru ilerlerken asker fevri bi hareketle yattığı yerden doğrulmak istedi . Ancak dudaklarından kopan küçük bi iniltiyle olduğu yerde kaldı.
"Dur oğlum ne yapıyorsun , yaralısın. Bacağında bi kurşun sıyrığı var.Omuzunda çatlak olabilir. Dün hekim emmi baktı sana kıpırdama- ""
"Benim hemen gitmem lazım" diye böldü dedemin lafını.
"Burda olduğumu sizden başka kim biliyor" dedi telaşla.
Çantasını aldığında hızla fermuarını açıp göz gezdirdi. Tekrar ayağa kalkmaya çalıştığında dedem omzundan dostça tutup ona engel oldu." Bak evlat bizden sana zarar gelmez. Dışarıya çıkarsan ya donarak ölürsün yada soysuzlara yakalanır öldürülürsün."
Dedem ensesini tek eliyle ovalarken askeri süzdü.
"Er misin sen rütbeli mi?"Vatana hizmet eden biriyim diyelim. Burda olduğumu kimse öğrenmeden benim üstlerime ulaşmam lazım."
"Burda telefon sadece Şahin tepesinde çeker bu kar kıyamette bu halde oraya gitmen imkansız"dedi dedem o sırada sütü sobanın üzerine koymuştum .
*****
Bala uyanmıştı , yer sofrasına kahvaltı yapmak için oturduk .Asker sadece sıcak süt içmek istediğinden dedem ona bir bardak süt vermişti.
"Adın ne senin evlat ?" Dedem sohbet etmek ister gibi samimi bir tonlamayla başını askere çevirdi.
"Murat" dedi asker koca bi yudum aldığı süt bardağını ağzından indirirken . Bi yandan da evin içini inceliyordu.
Oldukça küçük salonda yerde büyük bi halı , camın önünde yattığı döşek ve sobanın arkasında yer minderleri vardı. Salonun bir köşesinde küçük bi televizyondan başka da bişey yoktu. Salonun karşı duvarındaki tahta teras ise mutfağımızdı.
"Siz hep burda mı yaşıyorsunuz" diye sordu adını öz önce öğrendiğim Murat.
Oda sohbeti devam ettirmek ister gibiydi. Ben ise çaktırmadan onu inceliyordum. Yaraları temizlenmiş ancak küçük yaraların olduğu yüzü sert ifadeliydi.Siyah dalgalı saçları hafif uzun alnına düşüyordu.
"Evet, bu fakirhanede 3 kişiyiz, oğlum ve gelinimi kaybettikten sonra dede torun yaşıyoruz 6 yıldır." Dedi dedem gözleri parlayarak Bala'yla bana bakarken.
O sırada Murat'ın da gözleri Bala'ya ardından bana çevrilmişti. Gözleri üzerimdeyken yine ayni his esir alıyordu ruhumu. Damarlarımdaki kan hücreleri yine yanaklarıma hücum ediyordu. Rahatsız olmuş gibi kıpırdandığımda önüne döndü.
Kısa süren sessizliği yine dedem böldü
"Bir bardak daha iç süt evlat sıcak sıcak iyi gelir , dün neredeyse donuyordun.""Zahmet olmazsa bir bardak daha içebilirim" dedi Murat yattığı yerde arkasındaki minderi düzeltmeye çalışarak.
Dedemin bakışları beni bulduğunda görevin bende olduğunu anlamıştım.
Yavaşça yerimden kalkıp kafamı yerden kaldırmadan elindeki bardağı aldım. Dışarıdan yabani gibi göründüğüne emindim.
"Başınız sağolsun neden vefat etti oğlunuzla gelininiz?" dedi Murat.
Bu sırada sütünü hazırlamıştım . Küçük adımlarla ona doğru ilerliyordum.
"Trafik kazası .." dedi dedem kederli şekilde nefes verirken.
Murat dedemin verdiği cevabı dinlerken bana bakmadan elimdeki sütü aldı. Bardağı eline alır almaz koca bir yudum içerken ben yer sofrasına dönmüştüm .
"Teşekkür ederim Zehra ." Dedi Murat.
Adımı sanki ilk defa duyuyormuş gibi hissettim. Ses tonu o kadar güzel ve dingindi ki buralara yabancı olduğu belliydi.
Yerime oturduğumda ona dönmüştüm. Tam ağzımı açıp mırıldanır gibi rica edeceğim sırada,
"Ballı sütü daha çok severim zaten." Dedi gülümseyerek.
Dedemin küçük samimi kahkahası kulaklarımı doldurduğunda oturduğum yere mezar açıp içine girmek istedim.
Adamın sütüne neden bal kokuyorsun gerizekalı Zehra !"Bizim kız sütü balsız içmez , sanada kıyak geçmiş" dedi dedem keyifli bi ses tonuyla.
" Abla dün gece yatmadan süt istediydim benimkine neden bal koymadın." Diye bağıran bu sefer Balaydı.Dedemin kahkahası büyürken bu sefer al al olduğuna yüzde yüz emin olduğum yanaklarımla, söylenenleri duymamışçasına gözlerimi etrafta gezdirdim. Muratla göz göze geldiğimde
yüzünde halinden memnun bir tebessümle sütünü yudumlamaya devam ediyordu.
🌸🌸🌸🌸🌸🌸
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum💜

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehra.
General FictionDoğu Anadolu'ya bağlı Kaledağ köyünde , dedesi ve kardeşiyle yaşayan Zehra'nın hayatı, bir gece ansızın onlara sığınan yaralı bir askerle değişir. 5 yıl sonra kaderin tekrar bir araya getirdiği Zehra ve Murat'ın hikayesi İstanbul'da devam eder . Ka...