(1) "Ne Tarafa Bayılıyorum Mesela?"

79.6K 3.1K 1.7K
                                        

Merhaba!

Öncelikle buraya tarih bırakır mısın balım?

Daha önce hangi kitabımı okuduğunu öğrenebilir miyim peki?

Uzun uğraşlar sonucu, ilmek ilmek emek harcadığım bir bölüm. Lütfen oy ve yorum bırakmadan geçme olur mu? Çünkü yorumların, yazarken yoluma ışık tutan bir fener gibi. Çok teşekkür ederim 🫶

Şimdi seni yepyeni bir dünya ve karakterimizle başbasa bırakıyorum. Onlara çok iyi bak! Ve keyifle oku.

⛓️‍💥

Hayat, bir düğüm çözme sanatıysa... benimkinin ipi önce boynuma dolanırdı. Ama sonraları öğrenmiştim; bazı düğümler çözülmez, olduğu gibi kalırdı.

Adım Melek. Hayatla bozuşalı çok oluyor ama hâlâ barış çubuğu uzatıyorum. Üstelik rujumla aynı renkte!

Küçüklüğümden beri hayal kurmayı severdim. Dünyayı değiştirebileceğime inanırdım; sadece kendi dünyamı değil, başkalarınınkini de. Her şeyin mümkün olduğu o anlarda, hayallerim parlak renklerdeydi. Sadece toz pembe bile değil; neredeyse ışıklıydılar. Zengin bir ailenin çocuğu olmak, birçok kapıyı daha ben onları fark etmeden açmıştı. İstediğim hemen her şeye sahip olmuştum. Oyuncaklar, okullar, seyahatler... Ama bir şey eksikti. Adını koyamadığım bir boşluk, gülümsememin ardına sızan ince bir iç titremesi gibi....

İnsan her şeye sahip olup yine de hiçbir şeye sahip olamayabiliyordu.

Zamanla hayallerim bir toz bulutu gibi uçuşmuşlardı. Yükseldikçe gözden kaybolurken önce renklerini kaybetmişlerdi ve sonra seslerini... Artık beni heyecanlandırmayan hedeflere dönüştüklerinde ise yalnızca yapılacaklar listesine benziyorlardı. Kutusu işaretlenecek, sonra bir sonrakine geçilecek...

Bir gün mutluluğu hep ileriye ertelediğimi fark etmiştim. Sanki bir gün gerçekten yaşayacaktım da şu an sadece prova yapıyordum. Ama sahne hiç başlamıyordu. Ve ben hâlâ bekliyordum.

Tabii bu bekleme esnasında çok sevdiğim bir eylemi gerçekleştirmeyi ihmal etmiyordum; uyumayı. Ama bilin bakalım neden horoz kardeşin totosunda pirelerin uçuştuğu saatlerde ben yatağımda bilmem kaçıncı kez döndüğüm halde uyuyamamıştım. Çünkü hemen yan odamda takribi ondokuz yaşlarında, medeniyete adım atamamış bir manda yavrusu yaşıyordu. Tabii buna yaşamak denirse... Kendisi ergenliğin doruklarında olduğu için biz normal insanların günlük yaşantısını sürdürdüğü saatlerde uyur, uykuda olduğumuz saatlerde ise depara kalkardı.

Bir konuda anlaşalım; bazı erkek çocukları bir yaştan sonra kati suretle ev ortamında yaşamaya uygun değil! Özellikle benim kardeşim gibi olanlar hiç değil! En iyisi yemini suyunu verip doğal ortamına salmak... Geri dönüşüm kutusu gibi; hem doğaya hem bize iyilik. Aksi, sinir sisteminize hasar, huzurunuza balta, hatta idrar yollarınıza enfeksiyon olarak bile geri dönebilir...

Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca sinirle yataktan çıkıp saate baktım. Cidden mi! Saat altıyı sadece ve sadece sekiz dakikacık geçerken bu gürültüyü yapıyor olamazdı, değil mi?

FIRTINA ZAMANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin