10. Bölüm : Kızlarım

9.3K 697 562
                                    

Vakit kaybetmeden yola koyulmuştuk bile. Bu sefer Savaş'ın arabasının ön koltuğunu ben kapmıştım. Didem dikiz aynasından bana öldürücü bakışlar atarken bir yandan da Yılmaz'ın eşi hakkında öğrendiği gerekli gereksiz tüm bilgileri bize aktarıyordu.

"Semra Çakır. On yedi senedir evlilermiş. Kadın da güzel hani. Nasıl baktıysa şu Yılmaz'a? Paranın gücü böyle bir şey demek ki. Yazık etmiş kendine. Neyse, çocukları yok. Ayrıca biraz salak galiba. Instagrama bir sürü kahve fotoğrafı çekip çekip atmış. Sen sosyetenin en havalı kadınlarındansın be Semra, atacak şey mi bulamadın?"

Bütün yol boyunca Didem'in Semra'yı çekiştirmesini dinledikten sonra bir yalının arka tarafında durduk. Bembeyaz ve bizim sokaktan bile büyük olan bu yalı, masallardaki şatoları bile kıskandırabilecek güzellikteydi.

Polis olduğumuzu söyleyerek kapıdaki koruma yığınını rahatça geçtik. Didem yüzüne en sahte tebessümünü yerleştirerek zili çaldı. Kapıyı Semra Hanım açınca büyük bir şaşkınlık yaşadım. Beyaz Saray'a rakip olabilecek bu yalının bir çalışanı yok muydu yani?

Didem kadına hızlıca durumu özetledikten sonra içeri girip devasa salona oturduk. Fakat Ateş'in bizimle olmadığını fark ettim. Etrafıma bakınırken telefonuma gelen mesaj dikkatimi çekti. Açıp baktığımda Ateş'ten geldiğini gördüm.

"İşimize yarayabilecek bir şey arıyorum. Kadına sorsak kocasını korumak için evi aramamıza izin vermezdi. Ne yap ne et, kadını salondan çıkarma. Senden sadece yarım saat istiyorum Şef."

Başımı kaldırıp Semra'ya baktım. Didemle konuşuyorlardı. Ben de fırsattan istifade cevap yazmaya başladım.

"O iş bende. Bir şekilde Semra'yı oyalayacağım ama senden bir isteğim olacak. Yılmaz'ın genini veya parmak izini taşıyan herhangi bir şey bul. Tarak olur, diş fırçası olur, ne bileyim bul işte."

Olabildiğince Semra'ya çaktırmamaya çalışsam da arada göz göze geliyorduk ve şüphelenmesinden endişeleniyordum.

Kısa süre sonra bir mesaj daha geldi.

"Tamamdır."

Başımı telefondan kaldırdığımda Semra'nın gözlerini dikmiş bana baktığını gördüm.

"Önemli bir durum mu var başkomiserim?"

"Önemli bir durum var Semra Hanım. Kocanız cinayetler hakkında sorgulanacakken ortalıktan kayboluyor mesela. Sizce bu yeterince önemli mi?"

Öyle soruya böyle cevap verilir. Harikayım be.

"Maktulleri tanıyor olması onu bu cinayetlerin şüphelisi yapmaz Pelin Hanım."

İmalı ses tonu onu öldürme planları kurmama neden oluyordu. Nefret etmiştim bu kadından. Ama bir dakika, adımı nereden biliyordu ki? Ona adımı söylememiştim.

"Ama bizden kaçıyor olması onu şüpheli yapar."

"Ateş komiserim yok mu?"

Ateş'i de mi biliyor? Nereden tanıyor ki bu bizi? Ben Ateş ile mesajlaşırken o, Savaş'a adının ne olduğunu sormuştu. Onu tanımıyordu ama Ateş'i ve beni tanıyordu. Bunun holdinge gitmemizle bir bağlantısı olmalıydı.

Ayrıca içeri girerken görmüş olsa böyle bir soru sormazdı. Ben bile yokluğunu bir süre fark etmemiştim. Demek ki Ateş'in burada olduğundan haberi yoktu.

"O başka bir şüphelenin sorgusunda şu an."

Söylediğim şeyle Didem ve Savaş aynı anda bana döndüler. Semra Hanım'a fark ettirmeden onlara göz kırptım ve tekrar kadına döndüm.

EKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin