2.9

2.4K 174 28
                                    

#One Direction- One Way Or Another

Elime aldığım çöpleri tahtanın önünde duran çöp kutusuna atarken oflayarak dolaba bir tekme attım. Şeyda'yı boğacaktım. Tam hasta olacak zamanı bulmuştu, temizlik işi benim başıma kalmıştı.

"Ulan Şeyda!" Elimi silkeleyip sıranın üstünde duran çantamı sırtıma taktım ardından rahat bir nefes alarak sınıftan çıktım. Allah'tan bugün de bitmişti. Gerçi berbat bir gün geçirmiştim. Son iki ders Matematik'ti ve Bastıbacak Suna'nın laf sokmalarıyla uğraşmıştım. Sonra best kankam Şeyda yoktu ve o salak hasta olduğu için temizliğin tamamı bana kalmıştı. Son olarak bugün Mavi'yi yine bulamamıştım. Ve bu durum artık cidden sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

Mavi gözlüydü.

Basketbol Kulübünde oynuyordu.

Fotoğrafçılık okuyordu.

Yaz aylarında hep beyaz spor ayakkabı giyerdi.

Ve bugün son olarak uzun boylu olduğunu söylemişti.

Ha, bir de Çukur fanıydı. Öğk! Bu detay en kötüsüydü.

Aslında uzun boylu olduğunu Can bana söylemişti ama bunu bildiğimi çaktırmamıştım. Çünkü zaten onu bulamıyordum. Ya ben kördüm, ya da o gerçekten bir yalancıydı ve söylediği her şey yalandı.

Yorgun bir halde çıkışa doğru yürürken koridordan bir takım sesler yükselmeye başladı ve ben kendi adımı duyarak duraksadım.

"Elvan burda mı?" Bu Suna Hocanın sesiydi.

"Evet burda, temizliğe kalıyor okul sonrası." Ona cevap veren de Nazım Müdürdü.

"Biliyorum. Şu an nerde? Sınav kağıtları okunacak, bugün bana yardım etsin biraz."

"Hassiktir!" dedim kısık sesle. Bu kadınla ben bugünü geçirisem mutasyon geçirir zombiye falan dönüşürdüm! Korkuyla irileşen gözlerime bir adım geriye adım attığımda birine çarparak durdum. Hızla arkama dönüp baktığımda gördüğüm kişiyle dudaklarım aralandı.

"Yusuf?"

O burdaydı. Şaşırmıştım ama aklım bir yanda birazdan buraya gelecek olan Müdür ve Suna Hocadaydı.

"Senin burda ne işin var?" dedim kısık sesle.

Neden kısık sesle konuştuğumu anlamaya çalışır bir ifadeyle "Etütlere kalıyorum," dedi normal bir sesle. Gözlerim daha fazla büyüdü. "Sen burda mı okuyorsun?"

"Ay sessiz ol!" diyerek elimle ağzını kapattım bir anda, zaten çok yakındık ve bir anda ben böyle yapınca ikimizde duraksadık. "P-pardon." diyerek elimi geri çektim. Yusuf ise donuk bakışlarla ensesini kaşıdı.

"Şu an onun çıkış saati hocam. Siz bahçede bekleyin. Çıkarken yakalarsınız."

Müdürün dedikleriyle bir an dizlerimin üstüne çöküp 'ahey ahey' diye ağıt yakacağımı sandım. Ne bok yiyecektim şimdi ben?

"Ne oluyor?" dedi Yusuf bu sefer kısık sesle.

Burda daha fazla konuşmamız tehlikeli olacağı için derin bir nefes alıp vererek yana geçtim ve Yusuf'a dönüp "Gel." dedikten sonra geldiğim yönden geri gitmeye başladım. Yusuf beni takip etti. Arka taraftaki merdivenlerden inip bir köşeye geçtiğimizde aslında çoktan zil çalmıştı ve Yusuf'un derse girmesi gerekiyordu.

"Zil çaldı," diyerek ona baktığımda "Boş ver zili," diye omuz silkti. "Ne olduğunu anlatmayacak mısın?"

"Ben ve Şeyda bir keresinde okuldan kaçtığımız için etütlerden sonra temizliğe kalma cezası vermişti Müdür. Neyse işte, bugün ki temizliği bitirdim ama en sinir olduğum hoca Bastıbacak Suna bugün benimle birlikte gün sonuna kadar sınav kağıdı okuyacakmış. Konuşurlarken duydum, o yüzden sessiz ol demiştim."

Tek nefeste anlattıklarımla birlikte Yusuf bir süre düşündü.

"Suna Hoca kapının önünde bekliyor değil mi?"

Çaresizce başımı salladım.

Derin bir nefes aldı. Tam gözlerimin içine bakıyordu. Bir anda "Bu kattaki yangın merdivenlerinin önüne git, beni bekle." dedi ve arkasını dönerek hızla gözden kayboldu.

"Ha?" Alık alık Yusuf'un peşinden bakarken neler olduğunu anlamamıştım ama burda biraz daha direk gibi dikilmeye devam edersem biri beni görecekti. Zil çaldığı için kimse olmayan okulda adeta bir korku filminin içindeymiş gibi tedirginlikle yürüyerek Yusuf'un bahsettiği yangın merdivenlerinin önünde durdum.

Çok geçmedi ki Yusuf sırtında çantasıyla yanımda bitti. Aklımdan geçen şeyle "Sen ne yapıyorsun?" dedim.

"Seninle birlikte okuldan kaçacağım."

"Ne?!" Şaşkınlıktan ayarı kaçırıp çığlık atınca Yusuf gözlerini irileştirerek etrafına bakındı.

"Kızım ne bağrıyorsun?"

"Kaçıcaz mı dedin?"

"Evet."

"Ama," duraksadım. "Ama ben zaten okuldan kaçtığım için bu cezayı aldım."

"Teknik olarak okul çoktan bitti ve sen kaçmış olmayacaksın." dedi rahat bir tavırla.

Ona tereddütle baktım. "Sen sınıftan çantanı nasıl aldın? Ders çoktan başladı."

Gözlerini devirerek "Ne çok soru soruyorsun," dedi. "Biz üniversiteliyiz. Derse girmişiz, çıkmışız kimse takmaz."

İçimde bir şeyler kıpırdandı. Hafifçe sırıttım. "Kaçıyor muyuz şimdi?"

O daha geniş sırıttı. Ardından yangın merdiveninin kapısını açıp eliyle buyurun gibisinden hareket yaptı.

"Kaçıyoruz."

🌈

Okuldan kaçanlar el kaldırsın.

🤚🏻

:))))

GÖKKUŞAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin