Özel

23.4K 1.1K 1K
                                    

-5 YIL SONRA-

"Gözlerim yaşardı be çok güzel olmuşsun," diyen Hale'ye kocaman gülümsedim. Gelinliğimi takılmamak için biraz havaya kaldırıp Hale'nin yanına gittim. Karnı şişmişti bile.

Evet, Hale hamileydi.

Onlar Doğukan'la 1 yıl önce evlenmişlerdi. Üniversitelerinin son zamanlarıydı. Ancak dayanamamış evlenmişlerdi. Ve mezun olduktan 3 ay sonra falan Hale hamileydi. Biz de Çınar'la mezun olduktan yarım yıl sonra falan, yani şu an evleniyorduk. Mesleğimizi tabii ki de elimize almıştık.

Ben, hep olmak istediğim şey, türkçe öğretmeni olmuştum. Aslında puanım daha iyi mesleklere yetiyordu. Ama beni mutlu edecek meslek öğretmenlikti.

Çınar, mühendis olmuştu. Bilgisayar mühendisi. O da elektronik cihazlarla ilgilenmeyi çok seviyordu.

Hale, matematik öğretmeni olmuştu. O da benim gibi istediği mesleği yapıyordu.

Doğukan, doktor olmuştu. Çocuk doktoru. Benim kankam çocukları çok severdi zaten.

Mert, babasının yönettiği holdingin başına geçmişti. Ah, Mert'i sakın takım elbiseli ciddi adamlar olarak düşünmeyin! O hâlâ deli dolu, yaramaz Mert'ti.

Gülsüm, Mert'in yardımcısı olarak nişanlısıyla çalışıyordu.

Evet, Mert ve Gülsüm nişanlıydı.

Ümit ve Derin de iç mimar olmuş, birlikte çalışıyorlardı. Onlar birkaç sene sonra evlenmek istiyorlardı. Bu onların kararıydı ve bize karışmak düşmezdi elbette.

"Kaç aylık benim minişim?" diye sordum.

"Tam 5 aylık," dedi kocaman gülümseyerek. Hafif diz çöküp karnını okşadım. Bir nevi doğmamış yeğenimi sevdim.

"Çabuk gel olur mu? Bekletme bizi miniğim," diye konuştum. Eğildiğim yerden kalkıp Hale'ye sarıldım. İçimden gelmişti.

"Anne olmak sana çok yakışacak," derken kollarından ayrıldım. Hale ise kocaman gülümsüyordu.

"Yaa elbisem oldu mu be?" diye milyonuncu kez soran Derin'e döndük. Gözlerimi devirip olumlu anlamda başımı salladım. "Tabii ki de güzel oldun. Şunu sormayı kes, yoksa o itinayla yaptırdığın saçı yolarım!"

Korkuyla eli saçlarına gitti. "Ay tamam tamam," dediğinde kıkırdadık.

Gelin odasının kapısı çaldığında hemen kenara saklandım. Eğer Çınar'sa beni görmemeliydi.

Düğünden önce gelini görmek uğursuzluk getirirdi. Buna inanmıyordum. Ama uygulayacaktım. Çünkü... canım öyle istiyordu.

Kapı açıldığında gelen kişinin Gülsüm olduğunu gördüm. Hâlâ çok güzeldi. Ve nişanlısı gibi deli dolu...

Beni gelinlikle gördüğünde kocaman çığlık attı. Ardından koşup bana sımsıkı sarıldı.

Ah, boğuluyorum!

"Gülsüm... ölüyorum!" dedim zor çıkan sesimle. Benden ayrılıp, "Ayy, özür dilerim. Ama çok güzel olmuşsun be! Çınar görünce kim bilir ne tepki verecek!" dedi heyecanla.

"Teşekkür ederim, kızılım. Siz de çok güzel olmuşsunuz," dedim hepsine ithafen.

Gülsüm, Hale'ye bakınca bir çığlık daha attı. "Oha karna bak lağğn!"

Hale kollarını göğsünde birleştirip, "Ben kilolu muyum ya," dedi 5 yaşındaki bir çocuk gibi.

Hamile olduğu zamandan beri çok hassastı.

Gülsüm, Hale'ye sarılıp, "Hayır bitanem, ben öyle demek istemedim. Çok yakışmış hamilelik sana," dedi. Hale de bu durumdan hoşnut duruyordu.

"Adını ne koyacaksın?" diye sordu Gülsüm.

Hale, hülyalı bir ses tonuyla, "Acar," dedi.

...

"Sayın Limon Günay, iyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta Çınar Duman'ı eş olarak kabul ediyor musunuz?" Nikah memurunun destan gibi sorduğu soruyu milleti şaşkına uğratacak bir şekilde cevapladım.

"Hayır," Çınar dahil herkes şaşkınca bana bakıyordu. Çınar kalp krizi geçirmeden sözümü devam ettirdim. "-lısıyla Evet!"

(Arkadaşlar Limon burda 'Hayır' dedikten sonra bir kaç saniye bekliyor. Sonra 'lısıyla evet' diyor. Yani 'Hayırlısıyla Evet.' Bunu niye açıkladım bilmiyorum djldlsksksk)

Konukların yarısından kahkaha sesi yükselirken herkes alkışlıyordu. Çınar'sa rahatlamış gibi duruyordu. Bana hafif yaklaşıp, "Bunun hesabını akşam sorarım," dedi ve geri çekildi.

Hassiktir!

Bunun akşamı vardı bi de. Tövbe!

"Sayın Çınar Duman, iyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta Limon Günay'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

Çınar gözlerime ışıltıyla bakıp kocaman bağırdı. "Evet!"

Ama bu ışıltı ben, Çınar'ın ayağını ezene kadardı. Bunu bekliyor olacak ki inlememeye çalışarak dudaklarını birbirine bastırdı. Ama acısı yüzünden okunuyordu.

Nikah memuru şahitlerimiz olan Gülsüm ve Doğukan'a da, "Siz de şahitlik ediyor musunuz?" diye sorunca onayladılar.

"Ben de sizi .... Belediyesinin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak eş ilan ediyorum."

İmza işleri bittikten sonra ayağa kalktık. Nikah memuru, "Hayırlı uğurlu olsun. Mutluluklar dilerim!" dedi ve aile cüzdanını bana uzattı.

Cüzdanı alıp sevincimi belli edercesine salladım.

Biz evlenmiştik!

Biz mutluyduk!

Biz birlikteydik!

Biz kalbimizin anahtarlarını birbirimize emanet etmiştik!

LİMONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin