16: "Oyun bitti."

1.3K 152 252
                                        

Sabah güneşi Taehyung'un esmer teninde dans ediyor, Seokjin'in sevgilisini izlemesine daha çok olanak sağlıyordu. Ellerini Taehyung'un yüzündeki benlerde gezdirdi. O kadar yumuşaktı ki dokunuşları, zarar vermek istemiyor gibi. Yaklaşıp öptü yanaklarından. Taehyung yüzünde hissettiği narin dokunuşlarla kırpıştırdı kirpiklerini, ince dudaklarından uyanacağına dair mırıltılar döküldü odalarına.

Seokjin gülümsüyor, karşısındaki manzaranın daha ne kadar güzel olabileceği hakkında düşünüyordu. Onu düşüncelerinden ayıran sevgilisinden dudağına aldığı sert ve sulu bir öpücüktü. Taehyung Seokjin'in alnına düşen saçlarını geriye doğru atmış, alnına bir öpücük daha bırakmıştı. "Günaydın güzelim," sesindeki boğukluk adeta yankılandı odada, bu Seokjin'in yutkunmasına sebep olmuştu.

"Günaydın sevgilim," Taehyung Seokjin'in pembeleşen yanaklarından ve kızaran kulaklarından utandığını anlamıştı. Hafif kıkırtı döküldü dudaklarından. Ellerini Seokjin'in sırtında birleştirip kendine çekti. "Ne oldu da böyle güzelliğine güzellik katıp kızardın sen?" Seokjin kızarınca, çirkin olduğunu düşünürdü. Şimdi Taehyungdan bunları duymak, ciddi anlamda onu mutlu ediyordu, fazlasıyla.

"Hiç...Hadi duş alacağım ben kahvaltı yapıp işimize gidelim." Uzatmak istemedi, daha fazla utansın istemiyordu. "Tamam olur, alalım bakalım." Seokjin gözlerini kırpıştırdı, "birlikte mi alacağız?" Taehyung sırıtarak yanaştı Seokjin'in yanına, çıplak vücuduna bakıp iç çektikten sonra, "tabii ki bu güzellikten mahrum kalamam, hadi bakalım." Duşa girmişlerdi.

Sanılanın aksine Taehyung, Seokjin'i güzelce yıkamış her dokunuşunda yavaş ve nazik olmuş, canını acıtmak istememişti. Seokjin'i kurulayıp göndermiş, kendi duşunu alıp üstünü giyinmiş, sevgilisinin yanına inip kahvaltı edip işe gitmişlerdi. Seokjin büroya Taehyung ise, istemeye istemeye şirkete.

Seokjin tüm işlerini halledip, Jackson ile beraber şirkete geçeceklerdi. "Neden ben de seninle geliyorum?" Seokjin oflayıp, bininci defa cevapladığı soruyu cevapladı. "Son kez söylüyorum, orda da işlerim var ve geç kalmamam lazım, anlıyorsun değil mi?" Homurdanıp yerine geri sindi Jackson.

İkili şirkete gelmiş, tam içeri geçerken Seokjin'in telefonu çalmıştı. "Alo?" Kaşları çatıldı. "Benimle mi?" Huzursuzlandı, bunu düşünüp duruyordu. "Sebep?" Sıkıntı ile nefes verdi. "Benimle karşı karşıya gelmek sizin için iyi olmayabilir uyarıyorum." Derin bir nefes aldı ve son kez konuştu. "Tamam, konum atın geliyorum."

Jackson anlamaz gözlerle baktı. Kimle konuşuyordu bu? "Jackson benim işim çıktı, sen içeri gir Namjoon ile görüş o sana çalışabileceğin bir yer gösterir. Bir saate gelirim tamam mı?" Bir şey soracağı sıra, "sen nere-" Seokjin çoktan arabaya binip, gözden kaybolmuştu. Jackson oflayıp içeri girdi. Sekterin yanına gelip, "merhaba ben Namjoon ile görüşecektim."

"Hemen efendim, ah kendisi de geliyor zaten." Jackson arkasını döndüğünde gördüğü bedenle şok geçirdi. "Namjoon?" Duyduğu sesle kafasını kaldıran Namjoon'un da ondan farkı yoktu. İkili şaşkınca bir birine bakıyor, yıllar sonra karşılaşmanın verdiği şaşkınlıkla bakıyorlardı birbirlerine. Namjoon daha fazla bu bakışmalara maruz kalmamak için, öksürüp ortamı bozdu.

"Ah, seni yeniden görmek ne güzel." Gergince gülümsemişti. "Evet seni de görmek güzel. Namjoon şey ben, Seokjin ile gelmiştim ama işi çıktı. Bana çalışabileceğim bir oda verebilir mişsin, davamız var." Namjoon ensesini kaşıyıp en uygun odayı düşündü. "Tamam gel benimle," uzun bir koridorun sonundaki odaya geldiklerinde arkasını döndü. "Burası senin için uygun, kimse gelmez sakin bir yerdir."

Jackson memnunca gülümseyip, "teşekkürler" diyip Namjoon'un çıkmasını bekledi. "Şey işin bitince kahve içmek ister misin?" Jackson gelen soru karşısında afallasada, eskiyi unuttuğunu bilmesi güzel hissetirmişti. Zamanında Namjoon'un uğruna canını bile vereceği gülüşünü sergileyip, "olur içelim," demişti.

Trouvaille ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin