❂ 44 | Kahraman Bir Asker

ابدأ من البداية
                                    

Pierce, elini masanın üzerine koyup parmaklarını ritmik bir tavırla masaya vurmaya başladı. "Neye sebep olduğunuzu gördünüz mü?"

Rumlow, sadece başını kaldırarak adamın yüzüne baktı. Pierce'in yüzü ifadesizdi. Onu tanımayan biri kötü sonuçlanan saldırılarına rağmen sakin olduğunu düşünerek hayranlık duyardı. Ama gözlerindeki bakış içinde öfkenin şimşeklerinin çattığını belli ediyordu ve Rumlow o şimşekleri görüyordu.

"Ward nerede?"

"Barnes onu etkisiz kılmıştı, enkazın altında kalmış olmalı," derken Rumlow gözlerini adamdan ayırmadı. "Çıkmış olsaydı beni çoktan bulurdu."

"Zemo?" dedi Pierce ona bakarak.

"Wakanda'da," dedi Rumlow, kendini verilecek tepkiye hazırlayarak. "T'Challa onun jetini düşürdü, yakalandı."

Pierce başını sallarken gözlerini Rumlow'un gözlerinden ayırmadı. Rumlow, altında ezildiği bakışların karşısında gözlerini kırpmamak için kendisini zorluyordu. Pierce ağır ve sakin görünen hareketlerle deri koltuğundan kalkınca Rumlow yutkunmamak için kendini tuttu.

"Sana bir amaç verdim, bir hayat sundum ve sen bana yarım bir başarısızlıkla geri döndün."

Rumlow, dudaklarını birbirine bastırırken tek kelime etmedi. HYDRA'nın ona öğrettiği ilk şey asla özür dilememek, yaptığı her şeyin sonucuna katlanmaktı. Görevi başaramamıştı ve bu başarısızlığın tüm sonuçlarına katlanmaktan başka seçeneği yoktu.

"Barnes, kahraman bir asker ilan edilirken sen bir katil zanlısı oldun," derken Pierce odanın içinde ağır ağır yürümeye başladı. "Hak ettiğin bu muydu, Rumlow? Kurmayı planladığımız gelecekte sana düşen bu muydu?"

Rumlow dudaklarını birbirine iyice bastırıp tek kelime etmedi. Yüz ifadesini o kadar sabit tutuyordu ki Pierce, öfkesini kontrol altında tutmak için çaba harcamasaydı bunu takdir ederdi. Rumlow gözleriyle kendisini takip ederken birkaç saniye boyunca ona uzun uzun baktı. Adamın istediği gibi sessiz kaldığını görünce tekrar koltuğuna doğru yürüdü.

"Gerisiyle ben ilgileneceğim, üsse inip emirlerimi bekle. Kış askerlerinden sen sorumlusun, kontrolden çıkmamaları için doktorlar onlarla ilgileniyor."

Rumlow onu başıyla onaylarken Pierce koltuğuna yerleşti. Adama odadan çıkma iznini başıyla kapıyı göstererek belli etti. Rumlow ağır ve yaralı bedenini kapıya döndürdü. Kolundaki kurşun yarası hareketlerine dikkat etmediği için sızlıyordu. Eli, meşe ağacından yapılmış işlemeli kapının koluna uzanmıştı ki Pierce'in kendisine seslenmesiyle başını çevirdi.

Pierce dudaklarını yalayıp ıslattıktan sonra konuştu. "Drongo'yu yanıma gönder."

Rumlow, Drongo ismini duymasıyla yüz ifadesini sabit tutamadı. Kaşlarını şaşkınlıkla kaldırırken göz bebekleri irileşti. Yapmaması gereken bir davranıştı ama kendini bu emri sorgulamaktan alıkoyamadı.

"Efendim," diye mırıldandı Rumlow, sesine soru tınısı ekleyerek.

Pierce tek kaşını kaldırır kaldırmaz Rumlow yüz ifadesini toparladı. Pierce, şimşeklerin yerini alan parıltılarla net bir sesle tekrar etti. "Drongo."

- Yenilmezler Üssü, New York | Kasım, 2015 –

Lanet olasıca on beş gün.

Basının bunaltıcı ilgisine maruz kalmamak için hastanenin arka kapısından taburcu edilmelerinin, Selene'in babasının arabasına binerken kendisinin Steve'in arabasına binerek bu aşırı gelişmiş ve en üst düzey güvenlikli binaya gelişinin üzerinden on beş gün geçmişti. Bucky, on beş günün gündüzlerini odasına kapanıp kendini herkesten soyutlayarak, gecelerini ise insanların yokluğundan istifade edip spor odasındaki aletleri parçalamamak için kendini zapt ederek geçirmişti.

PANDORA ║ Starkحيث تعيش القصص. اكتشف الآن