1: 00.00

41.7K 3.7K 7.4K
                                        

Günüm harika başlamıştı.

Sabahın erken saatlerinde Jihoon, küçük kardeşim, yanıma gelip yatmış ve kollarımın arasına girerek bir süre orada uyumuştu. Onu sıkıca sararak saçlarına öpücükler bırakmış, ben de onunla birlikte tekrar uyumuştum. Uyandırılma şeklim ise günümün güzel geçmesi için yeterliydi.

"Hyung! Doğum günün kutlu olsun!"

Kulaklarımda sevinçli bir ses, yanağımda minik dudaklar ve bir elimin üzerinde minik eller ve elbette gözlerimi kutsayan o meşhur gülümseme. Ben kardeşime aşıktım. Cidden, onu çok seviyordum. Herkesten çok seviyordum. Her şeyden ne kadar çok nefret ediyorsam onu o kadar çok seviyordum. Çok ama çok seviyordum.

"Teşekkür ederim" demiştim onu tekrar kollarımın arasına alırken. Saçlarına yüzlerce öpücük bırakarak kıkırdamasına neden olmuştum. "Yeni yaşımın ilk sabahında seninle birlikte olmam neye işaret biliyor musun?" Diye sorduğumda heyecanla geri çekilip yüzüme bakmıştı.

"Neye hyung? Neye işaret?"

"Bütün yıl boyunca seninle birlikte olup çok ama çok eğleneceğimize ve çok güzel anlar yaşayacağımıza işaret"

"Hyung, bu çok güzel bir haber! İyi ki yanına gelmişim!"

"Elbette çok güzel bir haber" diyerek onu öptüğümde kocaman gülerek bana sokulmuştu. "Minik bebeğim benim"

"Hayır, ben tam beş yaşındayım. Artık bebek değilim, hyung"

"Hayır, sen benim minik bebeğimsin. Hep öyle kalacaksın. Seni hep böyle sevmemi istemiyor musun yoksa?"

"İstiyorum! Ama bebek olmak istemiyorum"

"Hayır. Bebek olmak zorundasın. Yoksa sevmem. Büyümüş insanları sevmiyorum"

"Ama- ama hyung! Ben büyüyorum hep! Bunu durduramıyorum. Nasıl durdurabilirim ki?"

"Sen büyümek istemediğin sürece hiç büyümeyeceksin. Büyüsen bile hep benim minik bebeğim olacaksın" dediğimde dudakları büzülmüş ve anlamayan gözlerini kırpıştırıp omuz silkerek boynuma sokulmuştu. O sırada tıklanan ve tıklanmasına bir anlam bırakmayarak birden açılan kapıma baktığımda Soobin, annem ve babamın geldiğini görmüştüm. Dudaklarım istemsizce kıvrılırken Jihoon da geri çekilip onlara bakmıştı.

"Gelelim mi?" Soobin konuştuğunda gözlerimi devirmiş ve yorganı tutup kaldırmıştım.

"Yatağım iki kişilik ama bence hepimize yeter"

Sözlerimle birlikte üçü de yanımıza gelmiş ve yatağıma yerleşmişti. Soobin diğer omzuma yatarken annem saçlarıma bir öpücük bırakmıştı. Elbette hemen ardından da babam.

"Yeni yaşın kutlu olsun" demişti annem. "Umarım bu yıl her zamankinden daha iyi vakit geçirir, daha sağlıklı olursun" Ve onu babam tamamlamıştı.

"Ve de her şeyden biraz daha az nefret edip hayatına daha çok seveceğin kişileri sokabilirsin"

Hepimiz onun sözlerine gülerken Soobin'in bana daha sıkı sarılma isteğini fark ederek onu öpmüştüm. Soobin her zaman Jihoon'u kıskanıyordu. Onu daha çok sevdiğimi ima edip duruyordu ve sonra ağlıyordu. Ona ne kadar anlatsam da henüz on altı yaşında ergen bir çocuktu. En fazla ne kadar anlayabilirdi ki?

"Kahvaltıyı hazırladım. Yemek istersen gel. Ama eğer bugün de iştahının olmadığını söylersen seni doktora götüreceğimi belirtmek isterim."

Minik çaplı tehditi beni güldürürken onu onaylamıştım. Babamla birlikte odadan çıktıklarında omuzlarımda uyuklayan iki çocuğa da birer öpücük vermiş ve onlardan ayrılıp aralarından kalkmıştım. İkisi de yatmaya devam etse de gözleri üzerimdeydi.

Sensitive: TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin