(2.Sezon,16)/"Yanındayım."

2K 97 27
                                    

 
Bölüm sınırı:45 oy 25 yorum

Uzun bir aradan sonra yeniden karşınızdayım. Bölümü umarım beğenirsiniz♥️
Ama yorum ve voteler oldukça az ve bu beni yazmak için motive etmiyor. Tam tersine emeğimin karşılığını alamadığım için bölüm konusu bile düşünemiyorum. Umarım beni anlayışla karşılarsınız. Sizi seviyorummmm♥️

MİRA TEKİN:

"Seni görmem gerekiyor." Telefonu açtığımda duyduğum bu sözlerin sesiyle gülümsedim. Benim de onu görmem gerekiyordu. Kendimi iyi hissedebilmem için ona sarılmam gerekiyordu. "Geliyorum." deyip kapattım telefonu. Okuldan hızlı adımlarla ayrıldım ve evlerine doğru giden yola girdim.

Bu aralar kendimi yeni yeni toparlıyordum. Okula gidip kafa dağıtıyor, evde ise derslerimle, ailemle, arkadaşlarımla eski ve kötü olayları düşünmemi engelliyordum. Kayra'yı bir süredir görmüyordum. Aslında biraz kendi hâline bırakmak istemiştim, düşüncelerini toparlaması için, yalnız kalmayı sevdiğini bildiğim için yanına hiç uğramadım.

Kulağımda kulaklıkla ilerlerken burnuma gelen çiçek kokularıyla sol tarafıma baktım. Gördüğüm çiçeklerle gülümserken aklıma bir fikir gelmişti. Çiçek alıp ona götürecektim. "Kolay gelsin amca." Oturduğu taburesinden gülümseyerek kalktı. "Sağol kızım hoşgeldin." Kenarda gözüme çarpan papatyaları gösterdim. "Amca o buketi alabilir miyim?"

Amca gülümseyerek buketi eline aldı. "Tabi evladım." Ücreti ödeyip buketi elime aldığımda papatyaları ilk olarak kokladım. Eminim ki çok hoşuna gidecekti. Saf saf gülümseyerek yürümeye devam ettim. Bir süre sonra evlerinin önüne geldiğimde zile bastım. Gördüğüm anda boynuna sarılacaktım. Kapı açıldığında içeri girip kollarımı boynuna doladım. Elleri anında belime giderken ayaklarım yerden kesildi. Beni yavaş yavaş içeri götürürken boynunu öptüm. "Çok özledim seni."

"Ya ben? Dudaklarını kıpırdatış şeklinden, kirpiklerini havayı itişine kadar seni çok özledim." Dudaklarımı boynundan çekip dudağının kenarına götürdüm ve küçük bir buse kondurdum. Beni yavaşça yere bıraktığında gülümseyerek elimi yanağına koydum. Baş parmağımı göz altında gezdirdim. Gözle görülür bir şekilde torbalanmıştı.

Daha da içten gülümseyerek hâlâ elimde tutuyor olduğum papatyaları ona gösterdim. Gülümsemeye başladığında konuştum. "Nasıllar? Senin için aldım." Dudaklarını kıvırdı. "Düştüm."

Kahkaha atmaya başladığımda yanağımdan öptü. "Ama hiçbir çiçek senin kadar güzel değil."

"Off, çok fena düştüm." İkimizde gülerek odasına doğru gitmeye başladık. "Bugün çok centilmensin Mira, n'oldu?"

"Arada oluyorum böyle. Konuşacağına tadını çıkarsan iyi edersin." Eliyle dudağına fermuar çeker gibi yaptı. Odasına geldiğimizde papatyaları yatağının üzerine koyduğunda elimi tutarak balkona çıkardı. Geniş salıncağa oturduğumuz da ikimizde ayaklarımızı uzatmıştık. "Sanırım bu salıncakla evlenebilirim."

"Öyle bir şey olursa süngerlerini bıçaklarım." Başını göğsümün üzerine koyduğunda elim otomatikman saçlarına gitti. Yumuşak saçlarını sevmeye başladığımda tekrar konuştu. "Ha illa evleneceğim diyorsan bu salıncak değil ben olmalıyım."

"İkinizde helalimsiniz." Kollarını daha da sıkılaştırdı.

"Onu o zaman düşünürüz." Ne kadar görmeyeceğini bilsem de gülümsedim. Onu ne kadar güldürürsem o kadar iyiydi. Moreli düzelmeliydi artık. Bir süre karşımızda ki manzarayı seyrettik ikimizde. Deniz karşımızdaydı ve tatlı bir esinti vardı, sağ tarafımız zaten yeşillikti ve benim kollarımın arasında sevgilim vardı. Sanki bir ressamın fırça darbeleri gibiydik. Kimsenin istese de aynısını yapamayacağı, ama görenlerin hayran kalacağı bir resim gibi.

Baş BelamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin