7: "Sevgilim..."

2.5K 223 206
                                        

Sıkıntılarla boğuşuruz çoğu zaman. Bazen öyle anlar gelir, artık dayanmamın ne anlamı var? Diye düşünürüz. Ama unutmamamız gerekir ki, dayanmak için bir anlama ihtiyacımız yoktur.

Belki sevdiğin çiçekler vardır. Belki sevdiğin bir şarkı, ya da denemek istediğin bir yemek. Ne zaman vazgeçmek düşerse aklına, kendi sebebini kendin yarat. Taehyung içinde öyleydi. Şu an dünya da gördüğü en güzel varlık kollarının altındaydı. Kendi sebebini kendi yaratmıştı.

İlk defa huzurlu ve mutluydu. Daha önceleri çok vazgeçmek istemişti, ama hep bir amacı vardı. O yaşamayı bırakana kadar, onun krallığına hüküm sürecekti. Onu ayakta tutan nefretti. Taehyung ondan öyle nefret ediyordu ki, bunu kelimelere dökecek kimse olamazdı. Canını öyle yakmıştı ki, eğer bir gün unutacak olursa, sırtında ki hatırlatıcısını aklına getiriyordu.

Onu bu düşüncelerinden sıyırıp alan, Seokjin'in yanağına kondurduğu hafif öpücüktü. Yeni uyanmış haliyle bile çok güzel geldi Yaehyung'un gözüne. Taehyung gülümseyip öpücük kondurdu dolgun dudaklara.

Seokjin'in kızardığını gören Taehyung, iyice zevk alıyordu bu durumdan. Sıcak boynuna uzandı. Bolca kokladıktan sonra büyük bir öpücük bıraktı. Seokjin dokunuşlarla kaybetmişti bile kendini. Taehyung kızarmış yanakları görünce biraz oyundan zarar gelmeyeceğini düşündü.

Çenesini öptükten sonra, Seokjin'in tişörtünün boyun kısmından omzuna doğru biraz açtı. Beyaz omzuna bastırdı ince dudaklarını. Seokjin'in titrediğini hissetmek, daha da mutlu etti kendisini. Sonra birden geri çekildi. Seokjin kapattığı gözlerini geri açtı.

Bitsin istememişti, onun dokunuşlarını sevmişti. Çatık kaşlarıyla Taehyung'a bakmaya devam ediyordu. Taehyung hiç istifini bozmadan, "bana su getirir misin? Çok susadım da sevgilim."
Seokjin'in kızgın suratı endişeye bıraktı yerini. "Neden hemen söylemiyorsun ki?" Taehyung gülümsedi. "Sakin ol, sadece susadım." Seokjin baş ucunda duran sürahiden, su doldurup Taehyung'un içmesinde yardım etmişti.

Boş bardağı tekrar yerine koyup döndü. "Taehyung iyisin değil mi? Ağrın falan yok." Gözleri parlayarak bakıyordu Seokjin'e. "Yok iyiyim endişelenme. Gel otur şöyle."
Seokjin'in zarif bileğinden tutup kendine çekti. Seokjin de memnunca yer edindi göğsünde. "Taehyung?" Saçlarını okşarken, mırıldandı.
"Efendim?" Seokjin alt dudağını ısırdı. "Biz şimdi sevgiliyiz ya hani."

Taehyung huzurla gülümsedi. "Evet bebeğim öyleyiz," deyip saçlarına öpücük bıraktı. "Peki biz pek birbirimizi tanımıyoruz," diyip kocaman güldü. "Tanışalım mı?"
Gülümsedi Taehyung. Seokjin gerçekten çok tatlıydı. "Tanışalım birtanem, ama bilmediklerimden bahset. İki ay arkadaştık, yakındık. Az çok biliyorum."

"Tamam o zaman en sevdiğim renk mavi, biliyorsun ki hayatımda ki tek varlığım kardeşimdi." Kafasını kaldırdı, kendisini ilgiyle izleyen sevgilisine sundu güzel gülüşünü. "Ta ki seninle tanışana kadar. Şimdi iki varlığım var." Dedi ve tekrar yattı Taehyung'un göğsüne.

"Çok iyi yemek yaparım. Bir gün sana da yaparım olur mu?" Taehyung duyduğu cümleyle ağlamak istedi. Birinin, hayatının merkezi olmuştu. Biri onu gerçek anlamda çok seviyordu. "Senin elinden yemek yemek mi? Ah canlandım sanırım." Gülümsedi. İkiside ailesinden bahsetmedi. Gerektiğini biliyordu Seokjin, bunun için hala hazır hissetmiyordu kendini.

Düşününce bile ağzına o tat, burnuna o koku doluyordu. Kendini lavaboya atmamak, içi dışına çıkana kadar kusmamak için zor tutuyordu. Bu konuyu 11 yıldır hiç açmamış Yoongi ile bile konuşmamıştı. "Sıra sende Taehyung. Ben senin hakkında pek bir şey bilmiyorum. Malum sen benim gibi çok konuşmuyorsun." Kafasını kenara çevirip, göğsüne burnunu sürttü.

Trouvaille ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin