4: "İş adı altında randevu."

2.1K 249 167
                                        

Seokjin sabah rutinlerini halledip, kahvaltı hazırlamak için aşağı inmişti. Ama Yoongi çoktan hazırlamıştı. Nerdeyse her şey tamamdı. Şaşırmaya engel olamadı. "Yoongi sen neden hazırladın ki? Günlerimi karıştırdım ben?" Yoongi derin bir nefes aldı.

"Hayır abi sen, iki yerde çalışmaya başladın. İki aydır nerdeyse ordan oraya koşturuyorsun ve  o gün okulla yurt dışına çıkacağız. Ulusal hukuk konferansı için İtalya'ya gideceğiz ve ben şimdiden telafi etmek istedim. Mezun oldum artık biliyorsun."

Seokjin onun bu hallerine dayanamıyordu. Her sene aynı tarihte kendini sıka sıka bunları hazırlamasına katlanamıyordu.İstemsizce doldu gözleri. Sarıldı kendinden katbekat küçük bedene. "Ben sen değilim abi, senin gibi güçlü değilim. Dünya kadar ağır dertleri taşıyacak güçlü omuzlarım yok."

Seokjin boğazında ki yumruyu umursamadan konuştu. "Benim var. Benim omuzlarım yeter baksana 60 santim." Amacı Yoongi için iyi gelmekti. İçindeki savaşları biliyordu. Acı bir tebessüm sundu abisine. "Yetmez biliyorsun."

Seokjin yutkundu ve saçlarına öpücük bıraktı. "Yetecek yaşadığım, nefes aldığım her saniye yetecek. Seni de, seni de bu dünyaya kurban etmeyeceğim Yoongi."

-

İki aydır hevesle geldiği şirkete, sabah Yoongi ile yaptığı konuşma yüzünden bitkin bir şekilde geliyordu. Taehyung ona sözleşmeye göz atmasını istediğini, müsaitse gelip gelemeyeceğini sormuştu. Zaten buraya Taehyung'u görmek için daha hevesli geliyordu.

Hızlı adımlarla ilerledi. Kapısına gelince derin nefes aldı. Kapıyı kapatıp içeri girdi. İçerde kimse yoktu nasılsa birazdan gelir diye oturup beklemeye başladı. Yirmi dakikanın sonunda gelmeyeceğini anladı. Tam kapı koluna uzandı ki Taehyung sinirle içeri girince Seokjin ile çarpışıp yere düştüler.

Seokjin altta, Taehyung üstündeydi. Kocaman açtı gözlerini. Taehyung ise şaşkındı. Seokjin kalbinin sesini duymaması için içinden dualar ediyordu. Çünkü şu an, iki aydır rüyalarını süsleyen adamla burun burunaydı.

Bir süre birbirlerini izlediler. Seokjin'in sıcak nefesleri Taehyung'un keskin çenesine, Taehyung'un nefesi Seokjin'in dudaklarında can buluyordu. Ona bu kadar yakından bakmak Taehyung'a iyi gelmemişti. Günler geçtikçe sanki daha da güzelleşiyordu.

Saçma dedi içinden Seokjin, saçma dedi Taehyung içinden. Birbirinden habersiz, kalpleri çoktan kabuldu oysaki. "Kaza," dedi Seokjin kısık çıkan sesiyle, Taehyung  Seokjin'e biraz daha yaklaştı. Kalın ve boğuk çıkan sesiyle, "kazaydı." Diyebildi.

Şimdi ikisinin kalbi deli gibi atıyordu. Ama onlar bunu, yere düşmenin sebebi diye kandırdılar kendilerini. İkiside seviyordu ama, ikiside korkaktı. Belki sevemeyecek kadar yaralı. Hayatta onları pek sevmedi bu zamana kadar.

İlk atak Taehyung geldi. Hızlıca üstünden kalktı Seokjin'in. Ürkekçe tutması için elini uzattı. Seokjin bir uzatılan ele bir sahibine baktı. Taehyung tut dercesine kaşlarını oynattı.

Seokjin derin bir nefes alıp uzatılan eli tuttu ve kalktı. Derin bir sessizlik çökmüştü. İkisininde aklında olan tek şey ellerinin elleriyle olan uyumu. Seokjin yavaşça çekti ellerini. Hafif tebessüm edip, "hadi işimize bakalım."

Sessizce işlerine döndüler...

-

İki saatin sonunda işleri bitmiş, Taehyung'un teklifi üzerine kahve içmeye bir kafeye gelmişlerdi. Şimdi ikiside karşılıklı oturuyor, garsonun gelmesini bekliyorlardı. Garsonun gelmesiyle, "iki sade kahve alabilir miyiz?" Garson elindeki kağıda yazdı ve önlerinde saygı ile eğildi. "Peki efendim başka bir istediğiniz var mı?"

Trouvaille ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin