"Dediğim gibi ilgisi olan benim. Onun hiçbir şeyden haberi yok."

"Aklını karıştırmış o zaman. Aklını başına al yoksa-" kaşlarımı kaldırıp devam etmesini bekledim. Devam etmeyeceğini anladığımda ayağa kalkıp masaya doğru eğildim.

"Yoksa ne yaparsın?"

"Onu kovarım. Staj puanını da düşük veririm." kaşlarımı çatıp dişlerimin arasından konuştum.

"Ona böyle bir şey yaparsan ben burada mı kalırım sanıyorsun? Emin ol bu şirketi alabilecek paraya sahibim. Hatta üzerinde oturduğun koltuğa kadar satın alabilirim. Eğer onun zararına bir hareket yaparsan şirketin battı bil. Beni istersen kovabilirsin ama ona dokunmayacaksın. Ne zaman isterse o zaman gidecek ya da ona staj puanını verdiğini söyleyeceksin hemen başka bir yere geçecek." o da  ayağa kalkıp yanıma geldi. Karşımda durup gözlerimin içine baktı.

"Bunu neden yapayım? Ne karşılığında yapayım?" derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Elimi saçlarıma geçirdim. Gözlerimi açtığımda bana iyice yaklaştığını fark ettim. "Seni de onu da kovmayacağım ama tek bir şartım var. Bu akşam sana vereceğim adrese geleceksin ve birlikte güzel bir akşam geçireceğiz."

"Böyle bir şeyi para verip başkalarından iste."

"Çok kesin konuşuyorsun. Geleceksin Louis."

"Harry'nin staj puanını yüksek ver hemen şimdi. Bende akşam istediğin yere geleyim." gülümseyip bilgisayarının başına geçti. Ekranı bana çevirip yüksek bir puan verdi. Onaylayıp bana baktı. Kafamı salladığımda bir kağıda adres yazıp verdi. "İki hafta daha burada kalmak zorundasınız Louis. Bunu biliyorsun." dişlerimi birbirine bastırıp odadan çıktım. Derin nefesler alıp kendi odama geçtim.

"Neden böyle uzun kaldın? Bir şey mi oldu?"

"Hayır staj puanını verecekti benden yardım istedi." gözlerini kocaman açıp bilgisayarından birkaç işlem yaptı. Yanında bekleyip açtığı siteye baktım. Yüksek puanı görünce ayağa kalkıp boynuma sarıldı.

"Louis teşekkür ederim. Teşekkür ederim." kıkırdayıp kollarımı beline sardım. Kulağımın altına sayısız öpücük bıraktı. Kapı bir anda açıldığında Harry geri çekilmeye çalıştı. Kollarımı sıkılaştırıp benden ayrılmasına izin vermedim. Morrn yüzü asık bir şekilde ikimizi süzdü. Sonra sırıttı.

"Louis benim işim çıktı şimdi gidiyorum. Sen akşam 7 gibi gelirsen çok iyi olur." sinirli bir bakış atıp kafamı salladım. Göz kırpıp odadan çıktığında Harry benden tamamen uzaklaştı.

"Akşam bir yere mi gidiyorsun?"

"Bir akşam yemeği yiyeceğiz. İş ile alakalı bazı şeyler anlatacak bana." kafasını sallayıp yerine oturdu. Asık yüzünü tutup kendime çevirdim. "Senin moralin mi bozuldu?" bir süre etrafı inceledi.

"Akşam birlikte olacaktık Louis." avucumu kafama vurup yüzümü buruşturdum.

"Tamamen aklımdan çıkmış. Çok özür dilerim."

"Sorun değil. Yarın yaparız." gözleri dolarken kafasını diğer tarafa çevirdi.

°°°

Büyük bir restoranın önünde durup derin bir nefes aldım. Henüz Harry ile ilişkimiz çok fazla ilerlememiş olsa da kendimi ona ihanet etmiş gibi hissediyordum. İki haftadır güzel zaman geçiriyorduk ve şimdi onun rahat olması için başka bir adamın karşısına oturacaktım. Arabadan inip binaya girdim. Girişte kıvırcık saçlı bir kız beni karşıladı. Onu görünce yine Harry geldi aklıma. Sanki çıktığı varmış gibi. Beni masaya yönlendirip başıyla selam verdi. Gülümsemeye çalışıp teşekkür ettim. Masaya oturduğumda bana gülümseyerek bakan adama düz bir bakış attım.

"Gelmeyeceksin sandım."

"Sadece bir saat kalırım. Bana anlatacak bir şeyiniz varsa anlatın yoksa hiç konuşmayın Bay Morn." menüye bakıp kendime bir şarap istedim.

"Lütfen bana Leo de."

"Siz benim patronumsunuz bu şekilde daha doğru olur." patronu özellikle bastırarak söyledim.

"Ben öyle istiyorum. Lütfen." kafamı sallayıp gelen şarabımı yudumladım. "Seninle arkadaş olmak istiyorum Louis. Sen çok sevimli bir insansın."

"Emin ol gerçekten beni tanısaydın sevimli olduğumu söylemezdin."

"Bana kendini anlat tanıyayım." telefonuma mesaj geldiğinde cebimden çıkardım. Lottie olduğunu görünce sıkıntıyla ofladım.

Lotts: Louis bence hemen Harry'nin yanına gelmelisin. O biraz kötü durumda.

Yutkunamadığımı hissettim. Telefonu cebime koyup ayağa kalktım. "Gitmeliyim. Kız kardeşim rahatsızlanmış. Evde yalnız."

"Benimde gelmemi ister misin?"

"Hayır. Kusura bakmayın. Telafi ederim." hızlıca çıkıp arabama bindim. Lottie'nin numarasına dokunup açmasını bekledim.

"Alo?"

"Neredesiniz?"

"Harry'nin evindeyiz. Kuzeni bugün gelmeyecekmiş beni çağırdı."

"O nasıl? Neyi var?" arabanın hızını artırıp diğer araçların arasından geçmeye başladım.

"Sürekli karnını tutuyor. Karnının ağrıdığını ve hareket edemediğini söylüyor." direksiyonu sıkıp daha da hızlandım.

"Tamam geliyorum. Birkaç dakikaya orada olurum." telefonu kapatıp arabayı evin olduğu sokağa doğru hareket ettirdim. Evin önünde durup koşarak evin kapısına vurmaya başladım. Lottie kapıyı açtığında onu umursamadan salona gittim. Harry koltukta yan yatmış, cenin pozisyonu almıştı.

"Harry, iyi misin? Seni hastaneye götüreyim mi?" Beni ittirip sızlandı.

"Git Louis. Lütfen git." anlamsızca yüzüne baktım. "Yalnız kalmaya ihtiyacım var. İkinizde gidin." Beni ittirmeye devam ettiğinde Lottie kolumdan tutup çıkışa çekiştirdi.

"Onu böyle mi bırakacağız? Olmaz."

"O seni yanında istemiyor."

"Eğer ihtiyacın olursa ara beni. Saat önemli değil. İyi olduğunu haber ver." diye seslendim salona doğru. Sonra mecburen eve doğru yol aldım.

StajyerWhere stories live. Discover now