Bölüm 20

871 54 0
                                    


Ayıldığımda kafamın arkasındaki yumoş yastığa kendimi bastırıp yorganla sarmaladım.

Tebessümlerin ardından başımı kaldırarak masamın üzerindeki o lezziz ay çöreği kokusunu çektim.

Fakat bir terslik vardı .

Burnuma gelen o hoş koku parfümdü.

Başımı arkaya çevirdiğimde her sabah kahvaltı getiren o uşağı gördüm.

Elini ağzına götürüp.

"Demek uyandınız efendim" dedi.

Ayaklanarak kollarımı birleştirdim ve ona doğru adım attım.

"Efendilerimiz Zeus sizi aşağıda bekliyor, hangi kıyafeti giymek istersiniz?"

Zeusmu ?

Dün yaşananlar hafızamı seyirdiğinde gözlerimi kapayıp olanları düşünmemeye gayret ettim.

Buradan derhal kurtulmak istiyordum.

Hemde derhal!

Kadına bakışlarımı yönlendirip

"Biraz yemek yesem iyi olacak" dedim hüznümü vurgular biçimde.

"Sizi yemek salonunda bekliyorlar "

*

"Kimler ?"

*

"Olimposlular"

Yani diğer tanrılarda .

Demek ki Hadeslede karşılaşacağım.

Onun yüzünü dahi görmek istemiyorum.

Onu hatırladıkca sinirlerim bozuluyordu.

Kafamı sinirle başka yöne çevirdim.

Sabah sabah muhafız zoruyla oraya gitmek istemiyordum. En iyisi kavgadan artık kaçmamalıyım.

Yatağa yönelerek uşağın bıraktığı kırmızı elbiseyi elime aldım.

Aynanın önünde durduğumda 'Hadi ordan ' dercesine bakındım .

Yinemi şalvar atlet giydirmişlerdi bune böyle.

Bıkkınlıkla kırmızı elbiseyi giydim .

Arkamdan beliren uşak korsemi sıkarken 'Kızlarr!!' diye bağırarak makyözleri çağırdı.

Karşılaşmaya hazırdım.

İki sağ iki sol olmak üzere yine peşime taktıkları muhafızlarla yürümeye koyuldum.

Koridordan sağa saparken Hadesi görmemle gulyabani görmüşçesine geri koridora döndüm ve karşıma çıkan en yakın kapıdan içeriye girdim.

Kapıyı tam kapatmayarak önüme döndüm.

Bir kıyafet odası aman ne güzel.

Başımı kapı aralağından onlara çevirerek görmeye çalıştım.

Kesinlikle karşılaşmaya hazır değilim . Söylediklerimi geri alıyorum.

Yanımda gezen o muhafızlar hadesin yürüdüğü yolda dikilmiş baş eğiyorlardı .

Aptallar yanlarından gidişimi bile görmediler.

Hadesin bariton sesini duyduğumda nefes almayı unutmuştum.

Hades yanında resmen teneke ordusu taşıyordu. Onların ayak seslerinden güzel sesi anlaşılmıyordu.

Az önce yanlarımda duran muhafızlar selam verdi.

"Ne arıyosunuz burda. Aylaklığın lüzmu yok . Boş boş gezmeyin etrafta "

Bir demir adam

"Efendim biz..."

Sözünü eliyle keserek

"Size ne dediysem o " başını çaprazlama benim olduğum tarafa çevirip derin bir nefes alıp sinirle demir adamlara döndü.

Onun bu psikopat halleri beni en son öldürecekti.

Acaba benim burada olduğumu biliyormuydu.

"İşinizi iyi yapın yoksa ben size haddınızi bildiririm " Sinirden kusarak sarfettiği sözlere karşılık arkasındaki demir adamlara

'burada dur' işareti yaptı ve benim olduğum odanın kapısına doğru yürümeye başladı.

Ahh aman tanrım ne yapıcam.

Kapıyı felan mı tutsam .

Saçmalama Ayla adam tanrı kapıyı rüzgar ile açıyo isterse kapıyı üstüme yıkar bide bu olmadı deyip üzerime basar.

Kapı kolunu tuttuğunda derin nefesler eşliğinde anlımdaki teri sildim.

Hızlıca kıyafetlerin içine dalarak o anı bekledim.

Bağırma anı ...

Asılı kıyafetleri üzerime tutarak bekledim.

Kapı sertce açıldığında .

Çığlığı bastım.

Hades yüzünü benden yana çevirip.

Ne oluyor lan burada dercesine boş beleş bakındı.

"Yaa!!! Çıkarmısın kıyafet bakıyorum !!" diye tekrar çığırdığımda durumu yeni farketmiş olacak ki

kafasını yana çevirdi.

Arkadan bir ses

"Efendim orada bir şeyler mi oluyor yardım edelim"

Hades serçe başını o tarafa çevirip

"Ne munasebet soysuz " dedi ardından kafasını geri yana doğru çevirip

"Seni yemek salonunda bekleyemeyiz çabuk hazırlan" dedi ve kapıyı açtığı gibi kapatarak çıktı.

Bende refaha kavuşurcasına kendimi yere bıraktım.

Ne büyük rezillik.

******

DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE.. 😘😘😘😘

BEREMİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin